Kayıtdışı ve gayri yasal gelirlerin vergilendirilmesi (1)

Yayın Tarihi: 07/03/16 08:00
okuma süresi: 15 dak.
A- A A+

Gün geçmiyor ki KKTC gündeminde bir usulsüzlük, yolsuzluk, kaçakçılık, kriminal olay ve trafik kazası yeralmamış olsun. Bu olayların sıklığına ve vahametine bakıldığı zaman hiç de küçümsenemeyecek olaylar olduğunu görmekteyiz.

Bu olayların nedenleri ve niçinleri hakkında neredeyse hergün gerek basın mensuplarının gerekse konularında uzman kişilerin yazılı ve görsel yorumları ile görüşlerine hiç önem gösterilmediği gelmiş geçmiş tüm hükümet edenler tarafından bir tür gelenek haline dönüştürülmesi KKTC'nin bugünkü duruma gelmesinde en büyük nedeni oluşturmuştur.

Elbette ki tüm gayrıyasal olayların veya kayıtdışı işlemlerin hergün hızla artış göstermesinin en önemli etkenlerinden biri ise KKTC'deki mali ve idari DENETİMSİZLİKTİR. Bu konuda ben ve benim gibi bu ülkeyi gerçekten seven kişiler defalarca görüş ve önerilerde bulunmuş olmalarına rağmen maalesef hertürlü denetim işlemlerin özellikle siyasilerin büyük bir kısmını ve onların kılavuzlarını rahatsız ettiği için bu konuda herhangi bir önlem almamayı bir tür marifet kabul etmektedirler.

Kişisel tecrübelerime istinaden, denetim türü ne olursa olsun, denetimi benimsemeyenler bu ülkenin ciddiyetine inanmamakta ve her işlemi kendi ikballeri için gerçekleştirmektedirler. Özellikle son günlerde KKTC'de yaşanan hukuksuzluklar karşısında polisimizin başlattığı tahkikatları basından dikkatle ve memnuniyetle izlemekteyim. Kanımca, bu tahkikat iki başlık altında ele alınmalıdır. Bir tanesi sağlık mevzuatına aykırı hareket edilip edilmediğinin saptanarak konunun adli mercilere havale edilmesi, diğeri ise suç gelirleri dolayısıyla kayıtdışı kalan gelirlerin vergilendirilmesi suretiyle devletin almaya hakkı olan vergilerin cezaları ile birlikte ve gerekirse mal varlıklarını Kamu Alacaklarının Tahsili Usulü Yasası kuralları uyarınca zorla tahsil edilmesini geçekleştirmektedir.

Yine basın haberlerinden öğrendiğime gören Mali Polis ekibi de konunun mali bakımdan incelemeye başlamıştır. Bu ekibin yetiştirilmesinde, karınca kararınca katkısı olan bir kişi olarak kendilerinden ricam, gayrıyasal kürtaj faaliyetlerinde yeralan kişilerin öncellikle tüm banka ve finans kuruluşlarındaki kişisel hesaplarına veya ailevi müşterek hesaplarının dondurulması ile taşınır ve taşınmaz mal varlıkları ile şirketlerdeki hisselerine veya diğer finansal enstrümanlarına mahkeme kararıyla acilen el konulması ile başlanmalıdır.

Vergilendirme konusuna değinmişken Mali Polisimizin eğitim çalışmalarının tamamlanmış olması dolayısıyla 26 Haziran 2011 tarihinde Polis Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenmiş ve konularında uzman kişiler tarafından sunulmuş olan Tebliğlerden bir tanesi de tarafımdan sunduğum Tebliğimi hatırladım. Yazılı sunmuş olduğum bu Tebliğimin başlığı "Suç Gelirlerinin Önlenmesinde Mali Mevzuat Eksikliği" idi. Bu Tebliğimde aşağıdaki hususları ifade etmeye çalıştım.

"Özet

Globalleşen ve hızla değişen dünyamızda hızla artış gösteren suç gelirlerinin ülkelerde yarattığı sosyo-ekonomik ve terör eylemlerinin olumsuz etkilerini önlemek amacıyla demokrasi ile yönetilen devletleri çeşitli önlemler almaya zorlamıştır. Bu önlemlerin başarı ile sonuçlanması amacıyla devletler kendi iç mevzuatlarında yapmış oldukları düzenlemelere ilaveten bu konuda oluşturulan uluslararası istihbarat ve mücadele birimleri ile işbirliği yapma konusunda andlaşmalar imzalamışlardır. KKTC 'de bu konudaki yasal düzenleme çalışmaları 1999 yılında başlamış olup devam etmektedir. Düzenlemelerin en etkin şekilde uygulanması ve kamu maliyesine de gelir kaynağı sağlanması amacıyla bu konuda oluşturulan Kurula Gelir ve Vergi Dairesi temsilcisinin de dâhil edilmesi halinde birçok kayıtdışı gelirlerin vergilendirilmesi sağlanacaktır."

Tebliğimin giriş kısmında ise şu görüşlere yervermiştim.

"Giriş

Son çeyrek asırda dünyada sürekli artış gösteren ve halk dilinde "kara para" olarak adlandırılan suç gelirlerinin aklanması ve dolayısıyla terör eylemlerinin de finansmanının önlenmesi amacıyla demokratik ülkeler tarafından çeşitli önlemler alınmakta ve bu konuda oluşturulan uluslararası kuruluşlar ile devletler karşılıklı andlaşmalar imzalamaktadırlar.

Ülkeler suç gelirlerinin aklanmasını önlemek amacıyla çalışmalar yaparken ayni zamanda yaptıkları yasal önlemler ve uluslararası andlaşmalara ilâveten kendi ülkelerindeki kamu kurum ve kuruluşları ile diğer ilgili kurumlar arasında işbirliğini, koordinasyonu ve yardımlaşmayı sağlamak amacıyla bu konudaki mevzuatı da uyumlaştırmış ve dünyada meydana gelen değişikliklere paralel bu düzenlemeleri daha da etkinleştirmektedirler.

Bu konuda büyük mesafeler almış olan Anavatanımızdaki çalışmalara 1990 (bindokuzyüzdoksanlı) yılların başında başlanmıştır. Nitekim, 17.02.1997 tarihinde Mali Suçları Araştıran Kurulu (MASAK) T.C. Maliye Bakanlığı bünyesinde kurulmuştur. Faaliyetlerini sürdürmekte olan MASAK yapmış olduğu birçok düzenlemelerle etkinliğini büyük çapta geliştirmiştir. Bu arada diğer uluslararası andlaşmalara ek olarak T.C. Avrupa Konseyi bünyesinde hazırlanan "Suçtan Kaynaklanan Gelirlerin Aklanması, Araştırılması, Ele Geçirilmesi ve El Konulmasına ilişkin Sözleşmeyi de imzalamıştır. Ayrıca, T.C. bugüne kadar sadece mevzuatını düzenleyip uyumlaştırmakla kalmamış, bu konularda 30'a yakın ülke ile "Mutabakat Muhtırası" ve birçok ülke ile de "Çok Taraflı İşbirliği Andlaşmaları" imzalamıştır."

Avrupa Birliği Direktifleri paralelinde düzenlenen bu uluslararası sözleşmenin "Özel Araştırma Yetkileri ve Teknikleri" başlıklı 4'üncü maddesi, mahkemelerin ve diğer yetkili makamların banka ve mali veya ticari kayıtların gösterilmesi veya bunlara el konulmasını, ilgili delillerin toplanmasının kolaylaştırmasını emretme yetkisi ile teçhiz olunmaları için gerekli olabilecek yasal düzenlemeler ile diğer ilgili önlemleri almalarını ve işbirliği yapmalarını zorunlu tutmakta ve gizlilik gerekçesiyle bu kurallara riayet etmekten kaçınamayacaklarını kurala bağlamaktadır.

KKTC mevzuatına bakıldığı zaman bu konuda 4/2008 sayılı "Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Yasası" 29 Ocak 2008 tarihinde yürürlüğe konmuş ve 55/1999 sayılı "Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesi Yasası" yürürlükten kaldırılmış olduğunu görmekteyiz. Bu Yasanın yürütülmesi Para, Kambiyo ve İnkişaf Sandığı İşleri Dairesinin yetkisine verilmiş ve bu konuda "Mali Bilgi Edinme Birimi" oluşturulmuştur. Bu Birimin elde edeceği bilgileri değerlendirmek, incelemeler yapıp bulguları Hukuk Dairesine ve diğer ilgili mercilere aktarmak üzere "Suç Gelirlerinin Aklanmasını Önleme Kurulu" oluşturulmuştur".

Yasal Tanımlar başlığı altında belirtmiş olduğum konuya ilişkin bazı önemli tanımlar ise şöyle özetlenmiştir.

Yasal Tanımlar:

Tebliğime konu olan mevcut mevzuatın ilgili maddeleri aşağıda belirtilmiştir.

Suç Gelirleri Aklama Suçu

4/2008 sayılı Yasa'nın 4(1). maddesi "Suç Gelirini Aklama Suçunu" şu şekilde tanımlamıştır:

"Bir yıl veya daha fazla hapis cezası gerektiren bir suçtan kaynaklanan mal varlığını yurt dışına çıkaran, yurt içine getiren, tasarrufunda bulunduran veya gayrimeşru kaynağını gizlemek ve meşru bir yolla elde edildiği konusunda kanaat uyandırmak maksadıyla, çeşitli işlemlere tabi tutan veya iştirak herhangi bir kişi suç gelirini aklama suçunu işlemiş olur."

Diğer bir anlatımla, "suç geliri" veya "mali suç geliri" yani yasadışı yollardan veya eylemlerden yani yolsuzluk suçlarından dolayı elde edilen gelir veya servetlerin kaynağının gizlenmesi ve niteliğinin değiştirilmesi suretiyle yasal görüntü kazandırılarak ekonomik sisteme sokulmasıdır. Mali Eylem Gücü'nün (FAFT'IN) bu konuda tanımladığı suçlar, Tebliğin 6. Paragrafında açıklanmıştır.

Suç Gelirini Aklama Suçunun Cezası

Bahse konu Yasa'nın 21(A). maddesi, suç gelirini aklama suçu işlemiş veya bir suça iştirak eden herhangi bir kişi suç gelirini aklama suçunu işlemiş olur ve mahkumiyeti halinde 500.000,- TL'na kadar para cezasına veya 15 yıla kadar hapis cezasına veya her ikisine birden çarptırılabilir.

Suç Gelirlerinin Aklanmasını Önleme Kurulu'nun Oluşumu

Adı edilen Yasa'nın 17. maddesi uyarınca Kurul, aşağıdaki 5 kişi ve temsilcilerden oluşmuştur;

Bakanlık Müsteşarı;

Para Kambiyo ve İnkişaf Sandığı İşleri Dairesi Müdürü;

Gümrük ve Rüsumat Dairesi temsilcisi;

KKTC Merkez Bankası temsilcisi;

Polis Genel Müdürlüğü temsilcisi.

Kurulun Görev ve Yetkileri

Kurul'un görev ve yetkilerini düzenleyen bu Yasa'nın 18. maddesi uyarınca kendisine aktarılan bilgileri değerlendirmek, bilgi ve belge istemek, bilgi ve belgelere dayanarak gerekli işlemlerin yapılmasına karar vermek; ciddi bulgu ve delillerin varlığının saptanması halinde durumu Hukuk Dairesi'ne intikal ettirmek ve tedbire konu mal varlıklarına elkoymaktır.

Ancak, sözkonusu 18. madde içeriği incelendiğinde ". . . . . . . . . . . . . . bilgi ve belgelere dayanarak gerekli işlemlerin yapılmasına karar vermek" gibi açık olmayan bir yetkiye rastlarız. "Gerekli işlemlerin yapılması"ndan ne amaçlanmıştır? KKTC'de yerleşmiş (mukim) olanların kayıtdışı, yani yolsuzluk suçu dolayısıyla elde edilen gelirlerin vergilendirilmesi için ilgili Daire'ye bilgi, bulgu ve delillerin iletilmesi zorunluluğu var mı?

Gayriyasal Yollardan Elde Edilen Gelirlerin Vergilendirilmesi

24/1982 sayılı Gelir Vergisi Yasası'nın 2. maddesi, KKTC sınırları içinde yerleşmiş gerçek kişilerin (mukim olanların) bir takvim yılında yurtiçinde ve dışında, her türlü kaynaktan elde ettikleri gelirlerin vergiye tabi olduğunu; 4(1)(h)(i) maddesi kurulları ise vergiyi doğuran olayın yasalarla yasaklanmış olmasının vergi yükümlülüğünü ve vergi sorumluluğunu ortadan kaldırmadığını açıkça kurala bağlamıştır.

Diğer bir anlatımla, "yasalarla yasaklanmış olması tanımı yolsuzluk tanımı ile ayni anlamı taşımakta olup yasal veya gayriyasal yollardan elde edilen mal ve hizmet gelirlerinin veya teslimlerinin yürürlükteki vergi mevzuatına tabi olması gerekir.

KKTC'deki Kayıt Dışılık:

Kayıtdışılığa yani yolsuzluk suçlarının işlenmesine neden olan unsurların başında kişisel çıkarlar, aşırı para hırsı, yasal başlıklar siyasal kayırmalar, düşük yetenekli kamu hizmetleri ve KKTC'deki gelmiş geçmiş hükümetlerin yanlış ekonomik politikaları, sınırlamaları, yüksek sosyal güvenlik ve vergi oranları, halkın adalet ve hükümete karşı güven duygusunun kaybedilmiş olması ile denetimsizlik ve hesap verebilirlik ilkelerinin olmayışı gelmektedir. KKTC'deki kayıtdışılık genellikle ekonomik ve işgücü olarak iki başlık altında yeralır ve birbirine destek oluşturur.

Kayıtdışılık, kamu maliyesinin temelini oluşturan vergi gelirlerini azaltır, rekabet ilkelerini zayıflatır, rüşveti teşvik eder, ekonomik plânlamanın temelini oluşturan milli gelirin gerçek olarak hesaplanmasını engeller ve kara paranın yani suç gelirlerinin aklanmasına zemin oluşturur.

"Suç gelirleri" denildiği zaman bunları iki grupta toplamak mümkündür. Birincisi şiddet içermeyen ve haksız yere veya yasadışı eylemlerden gelir elde edenler, ikincisi ise şiddet içeren eylemlerden elde edilen gelirler. Acaba KKTC'de yerleşmiş olanların (mukimlerin) birinci grup kapsamındaki işlemlerden dolayı elde edilen gelirleri de kayıtdışı işlem olarak bu kapsama girmekte mi veya girmeyi gerektirmemekte mi? Bu konudaki amaç ve eylem dikkate alındığında terminoloji farklılıkları ayrı olsa dahi sonuç aynıdır.

KKTC Vergi Hukukundaki Bilgi Edinme ve Yardımlaşma:

Vergi kayıplarını önlemek ve vergi adaletini gerçekleştirmek amacıyla 27/1977 sayılı Vergi Usul Yasası'nın 8. maddesi, "başta tüm kamu görevlileri olmak üzere, tüm Kaymakamları, Emniyet Amir ve Memurları, Belediye Başkanları, Muhtarları ve Kamu Kuruluşları Vergi Yasaları'nın uygulanmasında, uygulayıcı memurlara ve komisyonlara ellerindeki bütün olanaklarla kolaylık göstermeye ve yardımda bulunmaya zorunlu tutmuş" olmasına rağmen KKTC'de bu konuda sürekli ve sistemli bir yardımlaşmanın, bilgi toplama havuzunun veya kurumlararası mevzuatla düzenlenen iletişim ile koordinasyonun kurulduğunu söylemek mümkün değildir.

Ayrıca, bu Yasa'nın 93. maddesi, "Gelir ve Vergi Dairesine Bilgi Toplama Arşivi oluşturmasını ve bu amaçla sözkonusu arşivden kimlerin ne şekilde yararlanacağının Maliye Bakanlığı tarafından yapılacak yasal düzenleme ile saptanacağını" kurala bağlamış olmasına rağmen bu konuda 1977 yılından beri ilgili Yasa'da herhangi bir mevzuat düzenlenmemiştir.

Yolsuzluk veya Haksız elde edilen Gelirlerin Vergilendirilmesi:

Gelir Vergisi Yasası'nın 30. ve 38. maddeleri, "Vergi Dairesine tüm yükümlülerden veya yükümlü olmaları gerektiğine kanaat getirilen kişilerden servetlerine ilişkin yazılı beyanda bulunmalarına ve yükümlülerin bu beyanlarındaki aşırı zenginlemeleri dikkate alınarak vergi incelemesi için yetkiler öngörmüştür." Bu inceleme sonunda elde edildiği halde "vergisinin ödenmediği saptanan gelirler, 27/1977 sayılı Vergi Usul Yasasındaki ceza kuralları saklı kalma koşuluyla, incelemenin yapıldığı yıldan bir önceki vergilendirme dönemi içerisinde kazanılmış gelir sayılır ve bu miktar üzerinden vergi tarh, tahakkuk ve tahsil edilir."

Diğer bir anlatımla, bu kural birçok kişinin ve siyasinin bilmediği ve halk tanımı ile "nereden buldun?" yöntemi ile gelirlerin ortaya çıkarılmasıdır. Vergi terminolojisinde bu vergilendirme yöntemine "Servet Beyanı Esasında Vergilendirme" olarak tanımlanmaktadır.

(HAFTAYA DEVAM EDECEK)

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.