Kamu iç mali kontrol gerekliliği

Yayın Tarihi: 16/05/16 08:00
okuma süresi: 13 dak.
A- A A+
Geçtiğimiz haftanın gündemi arasında yine kamuda bir yolsuzluk, yani zimmete para geçirme haberi yer almıştır. Basında yer alan habere göre Gazimağusa hastahanesinde çalışan bir kamu görevlisinin halktan devlet adına tahsil etmiş olduğu yaklaşık 400.000 TL olduğu tahmin edilen bir meblağı zimmetine geçirdiğini ve bu yolsuzluğun meydana çıkmasında bir vatandaşın ihbar etmesi neden olmuştur. Hatta, bu yolsuzluğa ilaveten dünkü basında Gazimağusa Hastahanesinde ilaç alımları konusunda da yolsuzlukların olduğu haberi yeralmıştır.

Sevgili okurlarım; hatırlayacağınız gibi çeşitli kamu kurumlarında görevli bazı kamu görevlilerinin zimmete para geçirme yolsuzlukları neredeyse her ay basının gündemini oluşturmaya devam etmekte ancak buna karşın, hangi iktidar olursa olsun bu eylemlerin önlenmesi yönünde herhangi bir düzenleme yapmamaktadır. Bunun başlıca nedeni yıllardan beri gerek yazılı gerekse görsel basında sürekli tekrarlamaya çalıştığım iç mali kontrol veya denetim sisteminin oluşturulmaması gelmektedir. Diğer bir anlatımla, iktidarlar bu yolsuzlukların meydana gelmesine dolaylı olarak bir tür olanak sağlamaktadırlar. Bu konudaki lakayıtlığın ve ilgisizliğin nedenini anlamak mümkün değildir. Nasıl oluyor da hükümet edenler vatandaşların devlete vergi, resim ve harç veya hizmet karşılığı ücret olarak ödemiş oldukları paraların bazı açıkgöz veya cüretkâr kamu görevlileri tarafından zimmete geçirilmesine izin veriyorlar?

Kontrolün veya denetimin olmadığı yerde adaletten bahsetmek de yersizdir. Adaletin sağlanması için mutlak etkin ve sürekli iç kontrol veya denetime gerek vardır. Bu gibi konular için "cek-caklara" gerek yoktur. Hükümet edenler başka hiçbirşey yapmadan öncelikle kısıtlı bütçe gelirlerinin güvenliğini sağlamalı ve bu küçük ülkede kamu parasına sahip çıkmalıdırlar. Bu konuda önlemlerin alınması polisin ve yargının da dolaylı olarak yükünü azaltmış olacağından hükümet edenlerin bu konuda yapacakları düzenlemeler israf veya fuzuli harcama olmayacaktır.

Elbette ki, bazı kamu görevlilerinin zimmete geçirttikleri kamu parası miktarı bir günde gerçekleşmiyor. Bu tür eylemlere ilişkin kullanılan yöntem veya yöntemler artık sürekli bir sisteme dönüşmekte ve en açık hale gelmektedir ki bunun mevcut koşullarda meydana çıkması ancak bir kazai işlem veya ihbar sonucu gerçekleşmektedir. Hâlbuki bunun sürekli iç denetim sayesinde caydırıcı olması ve olay meydana gelmeden önlenmesidir.

Kamuda mevcut personel kadrosu fazlalığına ve denetimle ilgili bu kadar devlet kurumu (Başbakanlık Denetleme Kurulu Maliye Teftiş ve İnceleme Kurulu ile Sayıştaylık) varken bu kurumlardan neden yararlanılmıyor? Şayet yararlanılmıyorsa o zaman bu kurumların mevcudiyetine ne gerek vardır? Konu, bu kurumların personel ve lojistik desteğe ihtiyaçları var ise neden bu destekler sağlanmıyor? Hükümetlerin bu hususta ellerini tutan mı vardır? Dâhili mali kontrol veya denetim (internal audit) bugün Bakanlar bünyesinde zorunlu hale getirilmiştir. Neden mi? Bakanların tahsil ettikleri paraların usulüne göre elde edildiğini ve amaç doğrultusunda kullanıldığından ilgili Banka yönetim kurullarının ve Merkez Bankası'nın emin olmalarını sağlanmasıdır.

Dünyada yeralan çağdaş gelişmeler doğrultusunda yönetim anlayışı da değişmekte olduğundan kamu yönetimleri kendilerini sürekli yenilemektedir. Bu gelişmeler ışığında KKTC'nin refah düzeyinin artırılması, daha etkili ve verimli çalışan bir kamu yönetiminin oluşturulması temel bir politika olarak kabul edilmesi gerekirken bu konuda gelmiş geçmiş hükümetler bu güne kadar gösteriş nitelikli bazı çalışmalar yapmış olmalarına rağmen hükümet edenlerin bu konuya inançları ile ciddi anlamda istekleri olmadığı için kamu iç mali kontrol düzenlemesine ilişkin yapmış olmaları için yapmış oldukları çalışmalar Meclisin el değmemiş tozlu dolaplarına atılmıştır.

Esasında konu ile ilgili "miş" olarak yapmış oldukları çalışmaların nedeni, KKTC ve TC arasında 5 Kasım 2009 tarihinde imzalanan ve 23 Aralık 2009 tarihli ve E-1291-2009 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla onaylanan "Ekonomik ve Mali İşbirliği Protokolü'nün "Kamu Mali Sisteminin Güçlendirilmesi" başlıklı kısmında öngörülmüş olan kamu maliyesindeki şeffaflığın, hesap verebilirliğin ve yolsuzluğun önlenmesine ilişkin yasal düzenlemelerin gerçekleştirilmesi amacıyla hazırlanan Kamu İç Mali Kontrol Yasa Tasarısı zamanın Bakanlar Kurulu tarafından Meclise sevkedilmiş ve tozlu raflarda yerini almıştır.

Bu tasarının Genel Gerekçesinde amaç, "KKTC'nde kapsamlı şeffaf ve verimli bir kamu iç mali denetiminin oluşturulması ve gerçekleştirilmesini sağlamak" olarak belirtilmiştir. Ancak, son yıllarda iktidara gelen hükümetlerin birçok programlarında birkaç satır ile yerverilmiş olan bu konuya maalesef gerekli önem ve ivedilik verilmemiştir. Denetimle ilgili olarak bu yasa tasarısı bugün geçmiş olsa dahi bunun uygulanabilirlik olanağı en az iki veya üç yıllık süre sonunda mümkün olabilir.

Örneğin, TC'deki "5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu" 2003 yılı sonunda çıkarılmış ve 2006 yılından itibaren yürürlüğe girmiştir. Bu kanunun yürürlüğe girmesiyle iç kontrol sisteminin kurulması tüm kamu kurum ve kuruluşları bakımından zorunlu hale getirilmiştir. Diğer bir anlatımla, iç kontrol sistemi zorunluluğu sadece genel bütçeye dâhil gelir kaynaklarına şamil tutulmamış bu zorunluluk Belediyeler, Kıb-Tek dâhil olmak üzere tüm kamu kurum ve kuruluşlarını da kapsamıştır.

Maliye biliminde "iç kontrol" aşağıdaki gibi tanımlanmıştır.

  • "İç kontrol" faaliyetlerin yasalar kapsamında belirlenmiş politikalara ve mevzuata uygun yürütülmesi, kaynakların etkili, ekonomik ve verimli bir şekilde kullanılması, varlıkların korunması, mali ve mali olmayan bilgilerin güvenirliğinin sağlanması amacıyla yönetim tarafından geliştirilen her türlü organizasyon, yöntem ve süreçler ile iç denetimi kapsayan mali ve mali olmayan kontrolleri ifade etmektedir.

Bu konudaki tanımlamadan sonra "kontrol" ile "denetim" kelimeleri arasındaki çok ince anlam ayrıntısına da değinmek istiyorum.

  • "Kontrol" veya "Teftiş", birşeyin gerçeğe ve aslına uygunluğu bakımından yapılan resmi inceleme veya araştırmadır.

  • "Denetim", bir görevin yürürlükteki mevzuat veya öngörülmüş olan veya genel kabul görmüş esas, kıstas ve prensipler kapsamında yürütülüp yürütülmediğini saptamak için yapılan resmi araştırmadır.

Bu tanımlamalar arasındaki çok küçük anlam farklılıkları elbette ki esas amacın gerçekleştirilmesine engel oluşturmamaktadır.

Her iki işlemin amacı yapılan işlemlerin ve ifa edilen görev ve sorumlulukların yürürlükteki yasaların veya mevzuatın öngördüğü kurallar çerçevesinde yapılan yönetsel işlemlerdir. Yapılan kontrol veya denetim sonuçları yetkililere iletilmek amacıyla rapor hazırlanması zorunlu olduğu kadar, rapor içeriğine göre de yetkililerin de gereğini yapmaları da zorunludur.

  • Kamu İç Mali Kontrolün veya Denetimin Amacı Nedir?

  1. Kamunun gelir, gider, varlık ve yükümlülüklerinin etkili, ekonomik ve verimli bir şekilde yönetilmesini;

  2. Kamu yönetimlerinin yasalara ve diğer düzenlemelere uygun olarak faaliyet gösterilmesini;

  3. Her türlü mali karar ve işlemlerde usulsüzlük ve yolsuzluğun önlenmesini;

  4. Karar oluşturmak ve izlemek için düzenli, zamanında ve güvenilir rapor ve bilgi edinilmesini;

  5. Kamuya ait mal varlıklarının kötüye kullanılması ve israfını önlemek ve değer kaybına karşı korunmasını;

Sağlamaktır.

  • Kamu İç Kontrol veya Denetimi Sadece Mali İşlemleri mi Kapsar?

  • İç kontrol, sadece mali işlemleri kapsamamakta, ayrıca yönetimin ilgili kurumun üstlenmiş olduğu amaçları yerine getirmiş olup olmadığını, hedeflerine ulaşıp ulaşmadığını, kaynak kullanımını etkileyen konuları da kontrol etmektir.

  • İç kontrol sistemi sadece ön mali kontrolden ibaret olamayıp kontrole tabi yönetimin yürüttüğü faaliyet ve süreçleri de içerecek şekilde yönetimin bütününü kapsayan bir mekanizmadır.

  • Yukarıda belirtmiş olduğum İç Kontrolün veya İç Denetimin çeşitli özelliklerine ilişkin belirtmiş olduğum tanımlamalara ve hedeflere ilaveten aşağıdaki özellikler de mevcuttur.

  1. İç Kontrol veya Denetim geleceğe yönelik ve iyi uygulamayı geliştirme hedefiyle yapılır.

  2. İç Kontrol veya Denetim risk odaklı metolojisi olup, risk içeren faaliyetlere öncelik verilir;

  3. İç Kontrol veya Denetim sistematik ve sürekli olup görev verildikçe değil, yıllık plan ve programlar kapsamında yapılır;

  4. İç Kontrol veya Denetim sadece mali mevzuata değil, sistemi, performansı ve bilgi teknolojisini de kapsar.

İç Kontrol veya Denetim görevinde olanların başarılı olmaları için sürekli eğitim ve mesleki gelişime tabi tutulmaları zorunlu olup görevlerin, mesleki etik kuralları kapsamında icra edilmesi gerekir. Görevlilerin düzenleyecekleri raporların açık ve delillere dayandırılmış olması yanında uluslararası genel kabul görmüş standartlara da uygun düzenlenmesi zorunludur.

Her yönüyle iç kontrol veya iç denetimin önemini göstermek amacıyla yapmış olduğum açıklamalardan da anlaşılacağı üzere hükümet edenlerin bu konuda ciddi ve etkili önlem almalarına hiçbir yasal engel olmadığı gibi bu konuda bahse konu yasa tasarısının yasalaşmasını beklemek de gerekmez. Önemli olan niyettir ve iç kontrol veya denetimlere bir an önce başlanmalıdır. Yasa tasarısının onaylanması ancak konuya daha da kurumsallaşma sağlayacaktır.

Özellikle kamuda mali kontrol veya denetim konusunda hiçbir önlem almamak sadece mevcut yolsuzlukların artmasına neden olacağı gibi hiç şüphesiz KKTC'nin sosyo-ekonomisi daha da kötüleşecektir. Birçok kişinin ne pahasına olursa olsun her şeye sahip olma istemi ve ihtirası devam ettiği hükümetlerin de iç kontrol veya denetim konusunda önlem almadıkları sürece KKTC'deki her türlü yolsuzluk ve usulsüzlükler daha da hız kazanacağı gibi genelde kayıtdışı ekonominin boyutu da büyüyecektir.

Gerek Türkiye, Güney Kıbrıs, AB, gerekse tüm demokratik ülkelerde olduğu gibi iç kontrol veya denetimlere gerekli önem acilen verilmelidir. Nitekim 2009 yılından bu yana imzalanan TC-KKTC Ekonomik İşbirliği Protokollerinde kamuda iç mali kontrol yasasının gerekliliğine sürekli vurgu yapılmasına rağmen özellikle iç mali kontrol veya iç denetime halen hiç önem verilmemektedir. Bunun en açık kanıtı hükümet eden siyasilerin kontrol veya denetim gibi kurumsallaşmış işlemler pek işine gelmediği için altına imza koydukları protokollerin içeriğine hiçbir mantıksal gerekçe göstermeden bu yükümlülükleri yerine getirmemektedirler.

Şayet KKTC AB ülkesi mevzuatına dâhil olmuş olsa idi TC'nin bize ne kadar hoşgörülü davrandığı daha iyi anlaşılacaktı. Dileğim her vesileyle TC'ni suçlu veya artniyetli göstermeye çalışan bazı çevrelerin Troykanın Güney Kıbrıs hükümetine ne gibi yaptırımlar uyguladığını özellikle Rum yetkililerinin veya kamu görevlilerinin ağızlarından dinlemeleridir.

Geçtiğimiz gün bir gazetemizin manşetlerinden bir tanesi "YASAK YOK DENETİM HİÇ YOK" başlığını taşıyordu. Buna aşağıdaki eklemeyi yapmak suretiyle daha da anlam kazandırmak istiyorum. Şöyle ki; "YASA OLSA DA OLMASA DA HİÇ DENETİM YOK" bu gerçeğin dayanağı ise hiçbir iktidarda hertürlü denetimin uygulanmasında gerçek anlamda siyasi iradenin bulunmayışıdır.

Umudum, inşallah bugünkü hükümet bu konuda gerekli ciddiyeti gösterir ve en azından mali yolsuzlukların önlenmesi için gerekli önlemleri süratle alır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.