Bir beceriksizliğin adaletsizliğe dönüştürme becerisi daha (2)

Yayın Tarihi: 30/05/16 08:00
okuma süresi: 13 dak.
A- A A+
Geçen haftaki aynı başlık altında seyrüsefer ruhsat harçlarının akaryakıt fiyatlarına yansıtılması çalışmalarının sakıncaları hakkında kaleme almış olduğum yazımda bu konuda uluslararası çağdaş vergi uygulama ilkeleri ile KKTC ekonomisinde dolayısıyla da sosyo-ekonomik hayatınızda yaratacağı çeşitli olumsuzlukları açıklamış ve en önemlisinin vergi adaletsizliği yaratacağını belirtmiştim.

Açıklamalarımdan en önemlisi, İngiliz koloni yönetiminden günümüze kadar gelmiş olan ve motorlu araçlar hukukumuzda halen "seyrüsefer ruhsat harcı" olarak yeralan uygulamanın aslında sadece yol kullanma bedeli olmadığı yakın ilişkilerimiz bulunan Türkiye, Güney Kıbrıs, İngiltere ile birçok AB ülkesinin 2000'li yılların başından itibaren bu terminoloji yerine "Motorlu Araçlar Vergisi" (Motor Vehicle Tax) olarak tanımlama getirdiklerini ve kamu maliyesi biliminde servet vergisi olarak sınıflandırılarak işlem gördüğünü belirtmiştim.

Diğer bir anlatımla, uluslararası vergi hukuku uyarınca kara, deniz ve hava araçları, tıpkı taşınır mallar gibi birer "sicile kayıtlı ekonomik varlık" olarak servet türü kapsamında vergilendirmeye bağlı tutulmaktadır. Devlet siciline kayıtlı olmanın gerekleri, sorumlulukları ve yükümlülükleri ile sahiplerinin bu servetler üzerindeki haklarının korunması hizmetlerine tekrar değinmeyeceğim. Ancak, gerek bu sicil kayıtları tutulması gerekse bu konuda devletin sunduğu kamusal hizmetler karşılığı ile sosyal adaletin ve ekonomik planlamanın yapılması amacıyla tüm ülkeler birçok ekonomik kıymetlere ilişkin servet vergisini uygulamaktadırlar.

Bu konuda geçen haftaki yazımda hükümetin yapmayı düşündüğü uygulama ile ilgili özellikle iki konudaki sakıncaları açıklamıştım. Bugünkü yazımda aşağıdaki diğer sakıncaları ve yaratacağı olumsuzlukları açıklamaya devam edeceğim. Şöyle ki;

  1. Seyrüsefer ruhsat harçlarının zamanında ödenmemesinin nedenleri hakkındaki görüşlerim özetle şunlardan oluşur.

  1. Daha önceleri yıllık seyrüsefer ruhsat harç ödeme süreleri (taksitleri) daha geniş bir zaman dilimine yayılmıştı. Diğer bir anlatımla, bir, üç, altı aylık veya yıllık ödeme dönemleri mevcutken bu ödeme dönemleri azaltılarak altı aylık ve yıllık dönemlere indirilmiştir. Ayrıca, her yıl yapılan artışlar sonucu düzenlenen yüksek miktardaki harçlar birçok vatandaşların ödeme kapasitesini aşmış olduğu için bu yükümlülüklerini ödeyememe durumuna düşürülmüşler ve bir defa daha ayağa kalkamamışlardır.

  2. Seyrüsefer ruhsat harcı tahsil amirliği yetkisi gelmiş geçmiş hükümetler tarafından sadece Motorlu Araçlar Mukayyitliğine şamil tutulmuş olduğu için vatandaşlar kamusal hizmet fonksiyonunu çoktan kaybetmiş binalarda sıraya girip saatlerce beklemek durumunda bırakılması ve başka ödeme alternatifleri yaratılmadığı da bu harçların süresinde ödenmemesine neden olmuştur.

  3. Halkımızın büyük bir kısmının ruhuna işlemiş olan "af beklentisi" ile "denetimsizlik" gerçeği de bu harçların zamanında ödenmemesinde büyük etken olmuştur.

  4. Gelişen elektronik olanaklardan yararlanma yönüne gidilmek suretiyle diğer ülkelerde olduğu gibi internet, bankalar ve Posta Daireleri vasıtasıyla ödeme yapılması yönünde hiçbir düzenleme yapılmadığı için devlete bu harcı süresinde ödemek isteyenler de bu yükümlülüklerinden soğumuşlar işi şansa bırakmışlardır.

  1. Seyrüsefer ruhsat harçları ile ilgili Güney Kıbrıs Rum Yönetimi uygulamalarına baktığımız zaman;

  1. Kayıtlı olan motorlu araçların seyrüsefer ruhsat harçları her yılın Ocak ayının ilk haftasından Mart ayının ortalarına kadar cezasız ödenmesine olanak sağlanmaktadır. Bu konu ile ilgili kesin tarihler her yıl yetkili makam tarafından ilân edilmektedir. Geçmiş yıllarda benzeri uygulama KKTC'de de uygulandığını hatırlatırım.

  2. Kayıtlı araçlar için ilân edilen en son ödeme tarihinden sonra ödeme yapanlar için 10 Euro artı ödenmesi gereken harcın %10'nu kadar ceza kesilmektedir. Bir yıl içinde ödenmeyen harçlar hakkında ayrıca ek cezalar uygulanmaktadır.

  3. Bahse konu ruhsat harçları aylık dönemlerle de ödenebilmektedir.

  4. Seyrüsefer ruhsat harçları aşağıdaki yöntemlerden biri vasıtasıyla ödenebilmektedir.

  1. İnternet üzerinden (elektronik ortamda kredi kartı ile);

  2. Bankalar vasıtasıyla ve/veya otomatik talimatlar yöntemiyle;

  3. Posta Dairesi veya şubeleri vasıtasıyla;

  4. Ulaştırma Bakanlığının ilgili Dairesinden Rumca ve İngilizce lisanslarda düzenlenmiş başvuru formları alınabileceği gibi internet ortamında da temin edilebilir.

  1. 12 Mart 2010 tarihinden itibaren araçların ön camına yapıştırılması gereken seyrüsefer ruhsat makbuzunun yerine kamu yolunu kullanmak için "dolaşım ruhsatı" (circulation licence) ismi altında 6 ay veya 12 ay geçerli olan plaka kullanma zorunluluğu getirilmiştir.

  2. Geçerli araç sigortası ile araç muayene sertifikası olmayan araçlara ruhsat çıkarılmamaktadır. Bu konudaki işlemlerin izlenmesi amacıyla bu konuda bilgi havuzu oluşturulmuş olup ilgili kurumun web sitesinden gerçekleştirilir.

Yukarıda belirtilen benzeri uygulamaları Birleşik Krallık uygulamalarında da görmekteyiz. Nitekim, bu ülkede 24 Mart 2016 tarihinden itibaren seyrüsefer ruhsatlarının (yani, Araç Vergileri – "Vehicle Tax") denetimi çipli (Tax Disc) sisteme geçilmek suretiyle elektronik ortamda izlenip denetlenecek ve ödeme yapmayanlara ağır cezalar kesileceğini bu konudaki ilgili literatürlerde okumaktayız.

Özetle, KKTC'de kayıtlı motorlu araçların çok büyük bir kısmının seyrüsefer ruhsatının ödenmemiş olmasının suçlusu kimdir? Elbette ki son yıllarda gelmiş geçmiş hükümetlerin bu konuya popülizm, siyasi rant, ilgisizlik vs. nedenlerle göz yuman Bakanlar ile yetkililer ve kılavuzlarıdır.

Her konuda olduğu gibi bu konunun bu duruma gelmesi sonucunda devletin vergi kaybına neden olması denetimsizlik de en büyük etkenlerdendir. Bu konunun sadece Polis Genel Müdürlüğünün Trafik Şubesine bırakmak gerçekle bağdaşmaz. Personel bakımından gerekli potansiyele sahip olmayan bu kurum yasadışı eylemlerle ilgilenmekten nasıl zaman ayırsın. Kusur ve ihmal öncelikle Polis teşkilatına yeterli kadro sağlamayan siyasilerdir.

Bu ve diğer konularda çağımızın elektronik kayıt ile iletişim olanaklarından yapılacak yasal düzenlemelerle yararlanılmalı ve hiçbir konu "Allahkerime" bırakılmamalıdır. Bu gün itibariyle hiçbirşey yapılmayacak olsa dahi en azından ödemeyenlerin listeleri çıkarılarak yazılı uyarılmaları sağlanmalı ve 48/1977 sayılı Kamu Alacakları Tahsili Usul Yasası kurallarına istinaden zorla tahsil yöntemlerine başvurulmalıdır. Gerçekten ödeyemeyecek durumda olanlar için adı edilen Yasa'nın taksitlendirme olanaklarından yararlandırılarak taksite bağlanmalıdırlar. Bu konuda adı edilen Yasa Maliye Bakanına 24 aya kadar taksitlendirme yetkisi tanımış olup başvurular için de özel formlar dahi mevcuttur.

Yukarıda belirtmiş olduğum konulara çözüm getirmek için yakınımızdaki ülkelerin uygulamalarını örnek alarak, düzenlemeler yapmak için olanaklar ve yetkiler mevcut iken, dünyanın tersine hareket etmek suretiyle ülkelerin sosyo-ekonomik gelişmesinde büyük önemi olan vergi adaletini bozacak, kontrolü zorlaştıracak ve istismara açık tutacak uygulamalardan vazgeçilmesi ülkemizin kamu maliyesine yapılacak en büyük katkılardan biri olacaktır. KKTC olarak Amerika'yı yeni baştan keşfetmeye gerek yoktur.

Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanının Oto Galericiler Birliği heyetini kabulünde motorlu araçların vergilendirilmesine ilişkin reform yapacaklarını açıklamasını basından öğrendim. Sayın Kemal Dürüst şayet "reform" dediği düzenleme tahsil edemediği motorlu araç vergileri akaryakıta eklemek suretiyle çözmeyi düşünüyorsa buna reform değil çağdaş uygulamaların çok gerisine gitmek demektir. Kendisine bu konuda kılavuzluk yapanlar acaba kimlerdir? Kamu Maliyesi konusunda bilimsel çalışmalar veya uzmanlıkları var mı? Yoksa kahve konuşması mı? Sayın Bakanın yapmayı düşündüğü reforumun acaba hangi ülkelerde uygulandığını bir inceledi mi? Yoksa dünyanın en zeki ve ileri görüşlü kılavuzların ve Bakanları sadece KKTC'de mi bulunuyor? Şayet öyle ise başka ülkelere de telif hakkı bedeli karşılığı bu sistemi satıp bütçeye para kazandırsınlar. Herkes gibi benim de bildiğim "reform'un" anlamı "DAHA İYİ DURUMA GETİRMEK İÇİN YAPILAN DEĞİŞİKLİK'TİR" Bu değişiklik hangi sosyo-ekonomik durumu iyileştirecektir?

Bu değişiklik vergilendirme adaletini ve ekonomiyi bozacağı için buna reform denemez. Türk Dil Kurumu'nun Türkçe Sözlüğündeki "Reformculuk" kelimesinin tanımlaması şöyledir: "Toplum düzeninin daha iyi duruma getirilebilmesi ve sosyal adaletin sağlanabilmesini ileri süren sistem."

Peki, motorlu araçlarla ilgili bu konunun tarihsel süreci ile gündeme nasıl geldi? Hatırlayacak olursak bu konuya Oto Galericiler Birliği uzun süreden beri araç satışlarının beklenen düzeyde olmadığı ve bu duruma neden olan etkilerden bir tanesinin motorlu araçtan alınan yüksek oranda KDV ve fonlar ile harçların fazlalığı konusundaki şikâyetleri ile başlanmıştır. Bu şikâyetlerinde haklılık payları olabilir ancak bu şikâyetlerin giderilmesi vergi adaletinin bozulmasına ve ekonominin olumsuz etkilemesine neden olmamalı.

Bu arada kamu maliyesi konusunda basında yayımlanan çeşitli istatistiki bilgilerde KKTC'de kayıtlı motorlu araçların yaklaşık %35 civarındaki kısmının seyrüsefer ruhsat harçlarının hükümet edenler tarafından tahsil edilemediği konusundaki eleştiriler yeralmaya başlamıştır. Bu eleştiriler üzerine Oto Galericiler Birliği erken tahsilata çözüm getirmek amacıyla hükümetlere sözkonusu formülü üretmek suretiyle vergi tahsilat özürlü hükümetlere görüş belirtmiştir. Bu öneriye geçmiş hükümet resmi bir cevap vermeden iktidardan gittikten sonra, bugünkü hükümet bu önerinin üzerine atlayarak sözde "reform" ve halkın hayatını kolaylaştırmak sloganlarıyla siyasi popülizme bir kez daha ivme kazandırma uğraşına girmişlerdir. Oto Galericilerin vergi tahsilatı konusuna müdahil olup öneri sunmaları sivil toplum örgütü olarak her ne kadar da hakları ise de, bu konuya ilişkin yakın ilgilerini de pek anlayamadım.

Öteyandan motorlu araçlar için ödenmesi gereken seyrüsefer ruhsat harçları veya vergilerin tahsilatı şayet akaryakıt bedeli üzerine litre başı eklenecek miktarın ödenmesi suretiyle bu kadar ekonomik ve adil bir yöntem olmuş olsa idi herhalde tüm ülkeler yıllar öncesinden bu yöntemi uygulamaya geçerler ve zamanlarını bu konuda yasal düzenlemeler ile teknolojik harcamalar yapmazlardı. Yoksa dünyanın en akıllı devlet yöneticileri KKTC'de mi?

Önemli olan her konuda yapmamız gerektiği gibi özellikle AB ülkelerinin ekonomik akla uygulamalarını dikkate alarak ülkemize uygun, denetlenebilir, adaletli ve etkin bir sistemin yürürlüğe geçirilmesidir.

Şayet motorlu araç ruhsat harçları (yani vergileri) için Oto Galericiler Birliği tarafından önerilen ödeme yöntemi uygun ise bu takdirde ödenmeyen emlâk vergilerinin ödenmesi için de su ücretlerine "birkaç kuruş"!! eklenmesi suretiyle çözüm getirilmesi de gerekmez mi? Böylece ilgili kamu görevlileri klimalar altında oturup internette oyun oynarken "vergicikler" de "kuruşçuk" kuruşçuk Maliyenin kasasına akmış olacaktır. Ne güzel beyanat vermiş Galericiler Birliği Başkanı! "litre başına 10 kuruş konması pahalılık getirmeyecekmiş!!" Zaten Maliye Bakanının istediği para akışı değil mi? Kimin umurunda sosyal adalet ilkeleri bozulmuş veya ülke ekonomisi gerilemiş?

Hükümetlerin vergi tahsilat beceriksizliğinin veya ihmalinin vergi adaletsizliğine çevrilmesini kabul etmek mümkün değildir.

Her zaman söylediğim gibi Allah Kıbrıs Türkünü bilgisizlerin ve acemilerin elinden korusun. Nasıl olsa bazı kişisel çıkarlar uğruna halkımızın çoğunluğu uysallaştırılmış ve tepkisizleştirilmiştir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.