Verginin yansıması

Yayın Tarihi: 26/06/17 08:00
okuma süresi: 9 dak.
A- A A+

En basit ifade ile "vergi" kamu hizmetlerine harcanmak için hükümetin, belediyelerin yasalara istinaden doğrudan doğruya veya mal ve hizmetlerin bedelleri üzerine koymak suretiyle dolaylı olarak kişi, işletme ve kurumlardan tahsil ettiği paradır.

Pek tabidir ki işletmelerin ve kurumların devlete ödedikleri vergilerin, duruma göre, tümü veya belli bir kısmı üçüncü kişilere aktarılmaktadır. Diğer bir anlatımla vergi bilincinde verginin yasal yükümlüsü tarafından ödenen bir verginin fiyat mekanizması aracılığı ile kısmen veya tamamen başka kişilere, işletmelere ve kurumlara aktarılmasına "verginin yansıması" olarak tanımlanır.

Devletlerin temel bir kurumsal finansman aracı türündeki vergileme olayı, vergilerin kamusallık özelliğine istinaden halkın sosyal ve ekonomik hayatı üzerinde kendiliğinden iki yönlü olmak üzere "yeniden dağıtım etkisi" yaratmaktadır. Bu "yeniden dağıtıcı etkileri" nedeniyle vergiler, özellikle son yarım asırdan günümüze gelişme kaydetmiş olup gelişmekte olan ülkelerin sosyo-ekonomik amaçlarının da kullanılan en önemli araçlardan biridir.

Vergileme ilkeleri ve mekanizmaları dikkate alınarak vergilerden çeşitli sosyal ve ekonomik amaçları gerçekleştirmek için yeterli düzeyde ve etkin bir şekilde yararlanabilmenin esas koşulu, çeşitli vergi türlerinin değişik durumlarda ve zamanlarda yaratacağı etkileri ve değişken faktörlerinin gayet iyi bilinmesi ve değerlendirilmesi gerekir.

Özellikle vergi borçlusu durumundaki yükümlü vergiye karşı tutum ve davranışını belirlerken ekonomik sosyal mali, siyasi, kültürel ve pek çok unsurun etkisi altında kalmakta, vergiye karşı kişisel ve toplumsal davranış meydana getirmektedir. Vergi yükümlüsünün vergiye karşı tutum ve davranışını belirleyen ve doğrudan yükümlüye ait unsurlar veya özelliklere ilâveten yükümlünün dışında, vergileme işlemlerinin kamusal bir yük oluşturmasından dolayı meydana gelen iki önemli olay daha mevcuttur. Bunlar;

  • "vergi yükü"
  • "vergi yansıması"

Vergileme olayında ikinci tarafı oluşturan devletin veya kamu kuruluşunun vergi konusuna bakışı, vergiden beklediği fonksiyonlar ve vergilendirme yetkisi ile adalet anlayışı gibi hususlarda verginin sosyal ve ekonomik hayat üzerindeki konumunu ve halkın kamusal hizmetlerden yararlandırma düzeyi önemli rol oynamaktadır.

Yukarıda açıklamaya çalıştığım gibi, temel vergileme ilke ile prensiplerine bağlı olarak vergi yükü, vergide yansıma olayını da dikkate alarak ortaya konan vergilerin ve bütün bir vergilendirme sisteminin halkın sosyo-ekonomik yaşamı üzerindeki etkileri, iyi ve uyumlu bir vergi sisteminin oluşturulması ile vergilerden çeşitli amaçlar için yararlanmanın düzeyini saptamaktadır.

Bahse konu anlayış kapsamında vergilemenin etkileri aşağıda iki kısımda özetlenmiştir.

  • "vergi yükü": Kamu giderlerini karşılamak üzere, ödeme güçlerine göre, karşılıksız olarak ve yasal bir zorunluluk altında devlete nakden yapılan ödeme vergi tanımını oluşturmaktadır. Bu vergileri ödeyenler bakımından bir mali yük olarak algılanmaktadır. Devletin temel varlık nedeni olarak kendini meydana getiren topluma yeterli düzeyde sağlık, eğitim, ulaşım ve altyapı gibi kamu hizmeti sunma zorunluluğu, devlete bu hizmetin bedelini toplumdan kamusal bir yükümlülük olarak alması hakkını vermektedir. Nitekim bu konu Anayasamızın "vergi ödevi" başlıklı 75.'nci maddesinde yeralmıştır.

Uluslararası vergi literatüründe "vergi yükü" tanımı, devletin ve Belediyelerin vergi, resim, harç, fon gibi dolaylı ve dolaysız vergiler yanında sosyal güvenlik fonlarına ödenen primleri ve katkı paylarını da kapsar.

Her ne kadar da bu kural devlete vergilendirme yetkisi vermek ve vergiye bir yasallık kazandırmakta ise de vergi yükümlüsü bakımından vergi, herşeye rağmen onların kullanılabilir gelirinin azaltılmasına neden olduğu şeklinde algılanmaktadır.

Yükümlülerin vergiye karşı tutum, davranış ve reaksiyonlarını etkileyen bir başka unsur ise "vergi yükü" dür. Vergi yükü, kişilerin veya işletmelerin ödedikleri vergilerin onların gelir, harcama ve servetinde meydana getirdiği azalma şeklinde tanımlanabilmektedir. Bu durumda vergileri ödeyenlerin varlıklarında meydana getirdiği azalma miktarının çeşitli maddi değer ve oran ilişkileri şeklinde ortaya konularak, bu azalma sonucu çeşitli ekonomik, sosyal ve mali değişkenlerdeki etkisinin (verginin alındığı taban, matrah, oranlar, ödeme şekli ve süreleri) hükümetler tarafından çok iyi değerlendirilmesi gerekir. Ayrıca, vergi yüküne maruz kalan kişilerin ve işletmelerin de bu fedakârlıklarına karşılık hükümetlerinde eğitim, sağlık güvenlik ve ulaşım gibi hizmetleri de halka sunması zorunluluğu da gözardı edilmemesine özen gösterilmelidir.

  • "vergi yansıması": Ödenen vergilerin yükümlüler üzerine yerleşinceye kadar kısmen veya tamamen başkalarına aktarılmasıdır. Bir verginin ilk ödeyicisi veya yasal yükümlüsü, onu mutlaka yüklenen kişi veya işletme değildir; çünkü birçok durumda yasal yükümlü ödediği vergiyi kısmen veya tamamen başkasına aktarmaktadır. Bu "aktarma" gümrük, fon, KDV vb. dolaylı vergilerde olmaktadır. Gelir ve Kurumlar Vergisi gibi dolaysız vergi türleri vergi yükü olarak başkalarına aktarılması vergi hukukunda mümkün olmamakla birlikte bazı işletmeler ödedikleri bu tür vergileri mal ve hizmet maliyetlerine eklemek suretiyle tüketicilerden karşılama yönüne gitmektedir.

Diğer bir anlatımla, "vergi yansıması" vergi yükünün yasal yükümlülerden başka kişilere aktarılmasına yol açtığından, vergi hukuku bakımından önemle incelenmesi gerekli bir konuşur.

Verginin yansıma olayı sonucunda vergi yükleri yasal yükümlülerden nihai yükümlülere (tüketicilere) doğru aktarılmış olacağından gerçek yükün saptanması ancak yansıma olayının yönü kapsam ve etki derecesinin belirlenmesiyle mümkündür. Bu durumda yansıma olayının gözönüne almadan ekonomideki gerçek vergi yükü hakkında sıhhatli bir sonuca varmak mümkün değildir.

Genel de verginin yansıma olayı birbirine bağlı üç safhada gerçekleşmektedir. Bunlar sırasıyla "vurgu", "aktarma" ve "yerleşmedir".

Verginin yükümlü üzerinde yaptığı ilk olumsuz etkiye "vurgu" denir. Bu olumsuz etkidir ki yükümlü bir verginin bir kısmını veya tümünü başkasına aktarmaya yönlendirmekte ve böylece yansıma olayı aktarma şeklinde başlamaktadır. Bu durum karşısında aktarılan vergi, yükümlüler arasında nihai tüketiciye kadar devam eder ve vergi yükü bu kesim üzerinde kalır ki bu olaya da "yerleşme" denir.

Bu nedenle, yansıma olayının derecesinin veya miktarının kesin olarak belirlenmesi oldukça güçtür.

Ancak, vergi yansımasına etki yapan unsurlara bakılarak, yansımanın yön ve şiddeti hakkında fikir sahibi olunabilir. Yansımayı etkileyen çok türlü unsurlar arasında en önemlileri verginin türü ve vergilendirme yöntemidir. Verginin türü bakımından dolaylı vergiler, dolaysız vergilere kıyasla daha geniş kapsamlı olduğundan yansıması daha kolay olur. Yansımanın şiddeti ise piyasanın tekelci veya rekabet türünde olmasına (arz ve talep elastiklerine) göre değişiklik arzeder.

Özetle, bugünkü yazımda vergi biliminde "vergi yükü" ve "vergi yansıması" konulara yervermesinin nedeni, ülkeyi yönetenler ile onların kılavuzlarına vergi hukukuna ilişkin hiç de kolay bir iş olmadığını, bu konuda uzmanlık ve güncel mesleki bilgi ve tecrübe sahibi olmaya mutlak ihtiyaç olduğunu bir kez daha belirtmektedir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.