Muharrir, Edib, Fıkra, Makale (Öcüler Terminolojisi-2)

Yayın Tarihi: 10/01/14 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+
Bu eski öcü'ler "Muharrir" ve "Edib" şeklinde öncelikle ikiye ayırmışlar ortalık yerde yazanları. Yazmak kolay bir dantelciliktir belki ama yazıda "Muharrir" olmak başka, "Edîb" olmak başka! Bu iki öcü terminolojisi, bugün kayboldu ve yerini toptan "köşe yazarı" namına bıraktı yerini. Her yazı yazan 'yazar'dır ancak her yazılan 'yazın' değildir, diyoruz bugün… Roland Barthes, "Yazmanın Sıfır Derecesi" adlı yapı-bozan eserinde, yayım organlarında yazan yazarların 'yazar' olmadıklarını etraflıca anlatır.

**

Osmanlı öcüleri de şöyle derler; 'Muharrir' gazetede yazan kişidir ve 'muhâbir' den farklıdır. Muharrir veri aktarır, yorumlar, oysa bir 'edîp' için mesele 'dil'dir ve onu sanata dönüştüren üslubûdur. Yani, Tolstoy, Savaş ve Barış'ı Napolyon Savaşları ile ilgili bilgi vermek için yazmamıştır. Hugo, Sefiller'de dönemin Fransa'sını aşağılamak için bir üslup peşine düşmemiştir. Edip sanatçı, muharrir ise bir mesele ekseninde fikir yazan kişidir. Biri, dil yoluyla kalıcı olmak ister, diğeri unutulmak pahasına derhal anlaşılmak! (Öcüler, "Şeyh-ül Muharrir" derlermiş bugünkü Genel Yayın Yönetmenlerine, Gazeteciler Cemiyeti Başkanı'na da "Şeyh ül Muharrirîn")

**

Bir de 'Köşe Yazısı-Yazarlığı' davası var. Eskiler, gazetede basılan bugünkü "Köşe Yazıları"na "Fıkra" derlerdi. Ancak bu fıkra, kısa hikâyelerle güldürmek maksadını güden o 'fıkra' değil.

"Fıkra" en muteber ve gazetecilikte en mühim kalem işidir. Edebi tür içinde kısmen yeri olan, yani bir kanaati, bir haberi ya da herhangi bir alanda düşüncesini belirten yazılar "Fıkra" türünde yazılardır öcüler literatüründe. Yazarlarına ise "Fıkra Yazarı" denir… Bugün buna "köşe yazısı, yazarı" diyoruz. Bir yazarın herhangi bir konu veya günlük olaylar hakkındaki görüşlerini, düşüncelerini ayrıntılara inmeden kısaca anlattığı, gazete ve dergilerde yayımlanan kısa fikir yazılarına Fıkra dermiş öcüler. (Fıkrada okuyucu sabrı max 400 kelimedir). Fıkra muharririn, dilerse gündelik, dilerse kişisel konularını, özel ve güzel bir üslupla, kanıtlama gereği duymadan yazdığı kısa, günübirlik yazıdır. Amaç, siyasî, kültürel, ekonomik, toplumsal konuları çok defa 'eleştirel' bir bakış açısıyla anlatarak kamuoyunu yönlendirmektir. Okuyucu ile sohbet de edebilen bu yazılar, bugün "köşe yazıları" şeklinde ifade ettiğimiz o 'yuvarlak' şeye tekâbül eder. Fıkralar, edebi manada 'deneme' türüne taslak sayılır ve sanat öğeleri daha azdır.

**

"Karantina" adlı bu köşede icra edilmeye çalışıldığı gibi fıkralara bugün bazen "makale" de deniyor ki bu da maalesef akademiden yayım hayatına asortik olsun diye ithal edilen yanlış bir kavramdır. Makale, tanımı gereği -esas görüşü desteklemesi için- alıntılarla derlenen, kişisel görüşün sadece 'son' ya da 'önsöz'de olduğu, bilimsel maksat ve metotla kaleme alınan, günübirlik olmayan, dipnotlu ve kaynakların mutlaka listelendiği yazılardır. Makale ne kadar çok alıntı barındırırsa, o kadar makbuldür. Dolayısıyla bir fıkraya, yani köşe yazısına makale demek de bugünün öcülerine ait bir gaf.

**

Fıkra ile Makalenin, Muharrir ile Edibin 'yazar' denerek tek bir kelimeye indirgendiği günümüz matbuâtı, öcülerimizi korkutacak kadar birbirine girmiş. Bizler öcülerin inceliğine inanmıyoruz artık. Öcüleşiyoruz sadece!

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.