Somut kriz

Yayın Tarihi: 14/01/14 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+
Bir "günah" bulup "melekleşmek"; bir "suçlu" bulup "yargıç" olmak istiyoruz. Her körlüğümüzü "duyguya" vurmak, her meseleyi "ontolojiye" taşımak genimizde var.

**

Türkiye, tek parti döneminden sonra da "otoriter" oldu. Demokratik bir yapı hiç oluşmadı. Hiç tanışmadığımız bir şeyi 'unuttuğumuzu' varsayıyoruz; Demokrasinin ne tadı ne tuzu, hiçbir zaman hissedilmedi. Sırf bu nedenle adaleti bozan ve birbirini besleyen Kayıt Dışı Ekonomi, Kayıt Dışı Siyaset ve Kayıt Dışı Hukuk, daima usul oldu. Bir monizmden diğerine siyaset kültürü içinde yargı ise daima 'yıldız sopa' oldu.

**

"Erdoğan 'yeniden yargılanmayı' destekleyerek karşı çıktığı askerlerin yanında yer alıyor" diyen BBC, "rövanşın" bittiğine, "uzlaşının" ve "demokrasinin" orta vadede rayına gireceğine mi işaret ediyor? Bu koşullarda 'yeniden yargılama' nasıl sonuç verecek? Cem Uzan gibi herkes 'ben de yeniden yargı isterim' diyerek mızmızlanmaz mı?

**

Özellikle yargıda kendi kadrosu olmadığı için Cemaatle kendi tabiatında 'yararcı' politik ilişki geliştiren Erdoğan, 'kurucu' politik ilişki geliştiren The Cemaat tarafından tam olarak dolandırıldı… Yalnızca çabucak, hızla yol almak isteyenler dolandırılır! Bunu kim yadırgayabilir ki? Erdoğan'ın hala 'kendi kadrosu' yok; sadece şartlara göre 'biat' edecek şüpheliler, bir de bir türlü güvenemediği "kırdıkları" var.

**

'Fidan olayının' ardından tedbir almadığı ya da -işte bu kadro sorunu nedeniyle- tedbir alamayan Erdoğan'ın sürdüğü emniyet teşkilatında gelen yeniler, kimin B kadrosu? Elbette yine 'kurucu politiklerin'. Gezici'ler mesut olsa gerek! Gaz fıskiyesi emri veren ne âmir, ne yardımcı ne de sekreter kaldı! Nasıl bir diktatörmüş ki bu Erdoğan, iki savcı ve ona tabi elit ve dar bir paralel kadroyla sallanabiliyormuş. Gezi'de ilk fitili ateşleyerek çadır yaktırtan amir nereye sürülmüş, bilen var mı?

**

"Her icap ettiğinde en makbulünden bir 'vezir kellesi' vermedik mi?" diyerek iknaya çalışan Tanzimatçılar da iki günde bir 'yargı reformu' yaparlarmış. 150 yıldır yargıda, bitmeyen bir reform var. Herkes eline geçen sopaya kendi cilasını, geleneğe uygun bir şekilde elbet çekecek! 'Çete'yle hesaplaşılacak, tabi ki kurtuluşu yok.

**

"İktidar yozlaştırır. Mutlak iktidar, mutlaka yozlaştırır" demek istiyordu John Dalberg Acton ve ekliyordu; Ne zamanki "modern mutlakçılık" ortaya çıktı, o zaman devlet, her şey üzerinde hak iddia etmeye başladı... Sonradan mağdurlar da bu geleneğe uydu diyor oryantalizm.

**

"Yargı Bağımsızlığı" mevcut aşamada lüks. Çünkü liberal düzende 'tehlikenin öngörülemediği' ortaya çıkarsa Olağanüstü Hal ya da Sıkı Yönetim ilan edilir. 'Mevcut yasalarla baş edemeyiz' denerek. 'Teşhis doğru ve fakat meşruiyeti tehdit eden semptomları gidermeye yönelik palyatif tedavi yanlış' diyenlerle hemfikirim.

**

Son söz; "Referandum" içeriği suya düşen Erdoğan'ın tek çıkış yolu, tüm bunları "idari zeminden" çıkarıp "siyasi bir probleme" dönüştürmektir. 'Özgürlükçü bir vitrin' üretmektir. Aksi halde 10 ileri, 6 geri vitesi göze alarak "vesâyetçi" günleri özleyenler en azından fikren kazanır!

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.