Beratlı, Şeyh Nâzım yazısıyla 'namus' kurtardı

Noam Chomsky

Eski Vekil, Araştırmacı Tarihçi-Yazar Dr. Nazım Beratlı, geçtiğimiz hafta sonu kaleme aldığı köşe yazısıyla hepinizin 'namusunu' kurtardı…

'Hepinizin' derken kimin namusunu?

Tabi ki "donanımsız" Kıbrıs Türk aydın ve entelektüellerinin namusunu…

Dünyadaki en ünlü Kıbrıslı Türk olan Şeyh Nâzım Kıbrısî'nin Solunum yetmezliği gerekçesiyle apar topar hastaneye kaldırılışı karşısında bir şey 'yazmak' gerektiğini içten içe hisseden ama bu kez açıkça ne 'uyduracağını' bilemeyen köşe yazarı aydınlarımızı Şeyh Efendinin adaşı Beratlı, "Kıymeti bilinmeyen, halkımızın ey büyük evlâdı! Senin için ben dahi 'Bolşevik-çe' duâ ediyorum" deyince bu takımın 'namusu' kurtuldu ama ne hikmetse söz konusu satırlara en çok hayret eden yine bu bizim 'aydınlar' oldu…

Tabi okumuş-yazmış insan, kılcallarına 'folklorik pozitivizm' denen moda, kültür tarihinden de muaf bütün bütün mono bir surette enjekte olunca, birbirinden farklı dilleri konuşan 'tespihli' müritlerin hastane koridorlarında birikerek ellerinde -sanki de- bir takım ezoterik metinlerle bir şeyler okuduğunu, sağa sola huşûyla üflediğini görünce fazlasıyla 'yabancı'laşıyor olsa gerek…

Ünlü gazeteci Serhat İncirli, Kıbrıs Sorununda gelinen yeni ivmede bir Güven Artırıcı Önlem olarak aynı köyden olan "Şeyh Nazım, Rum Başpiskopos Hrisostomos ve eski adıyla mürit Cat Stevens buluşsa iyi olur" dediğinde de garipsemiştiniz…

Tabi "yurttaş" denen zevât, üzerinde yaşadığı toprağa ilişkin aidiyetini fedakâr anası, mücahit babası, merhumiyetten özlediği dedesi, en çok da sadece adını bildiği büyük büyük babası ile nenesinden ibaret zannedince Şeyh Nazım'ın en azından kültüre ait yerini Emevî Halifesi Muâviye döneminde İslam'ın ilk deniz seferi olan Kıbrıs çıkarması perspektifinde kavraması zor oluyor…

**

Beratlı'nın "Kırk yıllık yazılarım içinde en çok okunan ve en çok tavsiye edilen yazım oldu" dediği " Şeyh Nazım- eI Kıbrisî El Hakanî" başlıklı 'namus kurtaran' yazısında Şeyh'le arasında geçen ibret dolu diyalog dikkat çekiciydi…

"Şurada bir manastır olsa, merakından gider; sonra da okkayla yazı yazarsın. Bizim dergâhta yılan mı var ki kapıdan girmeye korkuyorsun?" demiş Şeyh Efendi, Lefke'de karşılaştığı adaşı Beratlı'ya…

"Kültür kültür diye yere göğe sığma… Sonra da burnunun dibindeki tarihten kalma dergâhı, yanı başımızda yaşayan feylesofu hiç merak etme" şeklinde yazan Beratlı "O yok olacağına inanmıyor: Hakka yürüyecek! Doksan senedir, aşkla aradığı yere… Ama eğer 'yürürse' o istediği yere, bilin ki yalnız Kıbrıslı Türkler değil, bütün İslâm dünyası da bir modern zamanlar evliyâsını yitirecek" diyor…

**

Ne diyelim… Mücadele Lideri Dr. Fazıl Küçük'ün, vakt-i zamanında büyük bir zevkle Halkın Sesi Gazetesi'ne bizzat attığı "Komünist Şeyh Nazım" manşetleri utansın…

Onu 'irtica' diyerek belki de siyasal bir tehdit görüp yurdundan sürmüş 'medfunlar' utansın…

Yani "eşeklik" bir beladır ki giriftâr olmayan bilmez…

Donanımsız, meraksız, hissiz ve önyargılı sözde aydınımız, entelimiz napsın!