Bandırma Vapuru'ndan 'Baldır bacak' bayramına

Yayın Tarihi: 20/05/14 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+
Bir zamanların, bugünlerde unutulan tabiri ile "Baldır Bacak Bayramı"ydı dün…

90'ların ortasına kadar Türkiye halkı, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı kutlamaları ve bu kutlamaların okullarda, caddelerde, stadyumlarda sergilediği manzaralar nedeniyle bu tabiri ısrarla, yıllarca kullanmıştır. Yani 19 Mayıs'ı 'Baldır Bacak Bayramı' şeklinde nitelemiştir.

Eskilerin -bugünlerde dede olan- nesli, bunu iyi bilir ve hatırlarlar.

Bu tabir, o kadar popülerleşmiştir ki; Türk basını manşetlerinde 'baldır bacak bayramı' ifadeleri yer almış, hatta siyasilerin de içinde yer aldığı renkli polemiklere dönüşebilmiştir.

O kadar tutmuştur anlayacağınız bu "Baldır Bacak" muhabbeti!

"Baldır Bacak" işi, halk kitlelerinin nüktedân dilinden tâ bürokrasiye sıçramış; gerek solcu, gerek sağcı olsun, tören alanlarında kırmızı halıların üzerinde yürüyen ve 19 Mayıs Cumhuriyet gençliğinin 'baldır bacak' şovlarını izleyen bürokratların da keyifli fis-koslarına neden olabilmiştir.

Onlar da tıpkı halk gibi birbirlerine 'harbiden baldır bacak bayramı yahu bu…' diyerek gülümsemişlerdir.

**

Esasen 'Gençlik ve Spor Bayramı' adıyla kutlanan bu ulusal bayramın bugünkü adı, 12 Eylül Darbesinden sonra "Atatürk'ü Anma" kısmı eklenerek değiştirilmiş ve nispeten bu 'baldır bacak' muhabbetine bir tedbir alınmak istenmiştir. Atatürk'ün adı, bu 'baldır bacak' işine bir son verir şeklinde düşünülse de millet 'baldır bacak' demeyi sürdürmüştür.

**

19 Mayıs, bu halk tabiri nüktenin dışında meşhur "taka" Bandırma Vapuru vurgusuyla da yâd edilir...

"Atatürk, Samsun'a âtıl bir vapurla mı yoksa birinci sınıf bir gemiyle mi çıkmıştır? Vapurda Atatürk'e eşlik eden eş-rütbede askerler de var mıdır?

Atatürk'ü Vahdettin mi bizzat Anadolu'ya yollamıştır, yoksa kendisi mi risk alarak (Çanakkale'de olduğu gibi) bir meçhule yürümüştür?".

Bir taraf; Ata'yı Samsun'a bir tür peygamberâne hicret zorluğu ile (malum pusulası da bozukmuş ya vapurun) gittiğini -ilkokulda öğrendiğimiz gibi kırık dökük bir salla âdeta- savunurken; diğer taraf, tam tersini iddia etmiştir.

Bu vahim tartışmalar nihayet sona ermiş ve Cumhuriyet Gazetesi bile geçtiğimiz yıllarda "hakikati" yazabilmiştir.

**

"Samsun'dan Önce Bilinmeyen 6 Ay" isimli eser, meraklısı için Samsun'a çıkışı belgelerle ortaya koyar: Dönemin Harbiye Nâzırlığı'na gönderilen 15 Mayıs 1919 tarihli belgede, Mustafa Kemal'le birlikte 47 askerin daha yer aldığı, bunlardan 6'sının üst düzey subay, 16'sının subay ve 25'inin de er olduğu belgeleniyor...

Belgelere göre Mustafa Kemal, İstanbul'dan kaçmamış, hatta İngilizler'den gizli olarak dahi yola çıkmış değildir. Bilakis İstanbul hükümeti, "vapur için" İstanbul'u işgal altında tutan İngilizlerden vize almıştır. Üstelik "bin Osmanlı akçesi" harcırah da tahsis edilmiştir.

**

Söz konusu bilgilerin "belgelerle" yer aldığı kitabın yazarı Alev Coşkun, sıradan bir isim değil: Cumhuriyet Gazetesi'nin CHP milletvekilliği yapmış, bakan olmuş hatta 2004'e kadar da Yönetim Kurulu Başkanlığını yapmış biri… Dolayısıyla yazdıkları gazetenin de görüşü... Şaşırmayın ama İlhan Selçuk'un da kitap için bir "önsözü" var girişte…

**

Bandırma'nın "külüstür haline" gelince; Artık resmî tarih bile bu yalanı çıkardı literatüründen… Böylesi hükümetçe sevk edilen bir gemini "pusulasızlığı" Anıtkabir'deki müze salonlarında bile imâ edilmiyor artık…

Sultan Vahideddin tarafından seçilerek, âdeta padişah yetkileriyle donatılan Mustafa Kemal'i taşıyan Bandırma Vapuru, "devleti" temsil ediyordu…

Ve elbette gıcır gıcırdı…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.