Nerede o 30 Mart heyecanı!

Yayın Tarihi: 07/08/14 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+
Hava sıcak ve 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimlerine "30 Mart yorgunluğuyla" giriyoruz… Fikren ve zihnen…

Ne can hıraç günlerdi…

Herkes neredeyse aile içinde dahi cepheleşmişti… Bir daha öylesi bir siyasi cepheleşme, bu denli yüzeye zor çıkar…

Gazeteciler açısından bereket, 10 Ağustos'ta seçimin ikinci tura kalması ancak buna ancak "Pazar günü kazanacağından emin olduğunu" açıklayan Ekmeleddin Bey inanır…

Belki bir de Erdoğan'ın sert sözleri (aslında hala müşfik sayılır) karşısında sukut-u hayale uğrayan biricik eşi. (ailecek dostmuşlar ya çok bozulmuş madam)

**

Hem nerede o 30 Mart heyecanı!

Referandum sonucu ve gereği ilk kez halkoyuyla seçilecek Cumhurbaşkanlığı seçimleri öyle mi? Sıfır aksiyon…

Özellikle yurtdışında yaşayan vatandaşlarda…

Almanya'da bile katılım bu kadar düşükken KKTC'deki yüzde 12-13'lük "fiyasko katılımdan" bahsetmeye değmez… Kıbrıs İşlerinden sorumlu Beşir Atalay'a geldiğinde sorarız, aksaklık nerede diye…

Anketlere –teknik gerekçelerle- yansımayan yüzde 4'lük toplam yurtdışı seçmenden gelecek oyun 2,5'inin Erdoğan'a gitmeyeceği anlaşılmış oldu…

Bu tablo neticeyi değiştirmeyecek ve fakat yurtdışı oylarda ciddi bir firenin söz konusu olduğu, bu anlamda pek çok organizasyon sorunu olduğu açık…

Erdoğan'ın bu konuda "hoşnut olmadığını" ifade ettiğinden emin olanlardanız…

**

Şu sıralar Ekmel'i ekranlarında sık sık ağırlayan, rövanş ortaklığında "Genel Müdür" olduğu halde kendisini "Yönetim Kurulu Üyesi" zanneden The Cemaat bakınız ne hallere geldi…

Yapayalnız... Pespaye… Ve fazlasıyla nûru kararmış…

Bütün "dünyaya" dalan ve "dadanan" ve fakat bunu kabul etmeyen kişi ve zümreler gibi…

The Cemaat bir avuç polis memur ve âmiri için ağlayıp duruyor… Adaletten, demokrasiden söz ediyorlar… Oysa literatürlerinde "demokrasi" değil belki zâlim eliyle gelmiş bir "şefkat tokadı" kavramı var…

Ancak ya bilmiyorlar ya da "kaderi" oradan okumak işlerine gelmiyor… Kimse yutmuyor bunların "demokrasisini" zaten…

"Demokrasi oyununu" coğrafyada pek yutan da yok laf aramızda!

Yine de bir "Tanzimat türküsü" tadında okunuyor demokrasi… demokrasi…

**

İhsanoğlu fazla pişmiş "münevver" bir adam olduğundan O'na bir de müşârih gerekiyor elbet!

Şerh ehline de bir müfessir vâciptir…

Kılıçdaroğlu, Ekmel'le aynı saatte çıkmamaya özen gösteriyor televizyonlara…

Zira kendisi çatısını şerhle muvazzaf!

Tefsir kısmı da The Cemaatin gazetecilerine biçilmiş bir makrube şu sıralar…

Mesela BUGÜN TV'nin Tarık Toros'u…

Programı kapatırken Ekmel'e -efendim tahammülünüz için çok teşekkür ederiz' diyor…

Bir mahcup ki şu "münevver adam" karşısında…

Tabaka-i avama 'tahammülünüz' için teşekkür, demek istiyor…

Ekmel kâh Arapça hadis, kâh yarı Fârisi darb-ı mesel naklediyor siyaset yaparken…

Hele biri Nazım Hikmet'ten yaptığı Arapça çeviriden bahsedince mest oluyor İhsanoğlu…

Ekmel, ortaokul-lise zamanı adını bile hatırlamadığım bazı tarih ve edebiyat-ı cedide hocalarıma benziyor…

Yani insan o efendiliğine, o içtenliğine içten içe acıyor…

Âdeta eziliyor…

**

Ekmel, Türk aydınından referanslarla temellendirdiği bir felsefe konferansına benzeyen televizyon programlarında konuşurken Erdoğan aynı saatlerde genç basketbol takımlarının sahasız antrenmansızlığından, faiz oranlarına kafayı neden taktığından, paralel dediği yapının Müşerref'le olan konuşmalarını dahi dinlemiş olduğundan, 2023 hedefini tutturmaktan ve Cumhurbaşkanı seçildiğinde Vizyon Belgesinin hangi paragrafından işe başlayacağından söz ediyor…

Aynı dakikalarda… Farklı ekranlarda…


**


Ekmel'in başlarda eski usul, yani TBMM oyuyla seçilecek bir sembolik Cumhurbaşkanı adayı tipolojisinde olduğunu zannetmiştim… Bu hususta yanılmışım…

O tam olarak zavallı bir Türk aydını tipi…

Yani zekâtı ilim olduğu halde yanar-dönerlerden…

Eski…

Efendi…

Ve Cumhuriyet Sanayisi…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.