'Demirtaş' farkı

Yayın Tarihi: 08/08/14 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+
Selahaddin Demirtaş'ı şu sıralar 'ince dudaklı, Marksist yazar sevgili' yapan CNN TÜRK'ün imam hatipten aforozlu Tarafsız Bölgesi'nde izlerken -bir kez daha- takdir ettim…

Çünkü Demirtaş, 'Yeni Türkiye'nin' muhakkak en parlak ve kalıcı sîmalarından biri…

Cumhurbaşkanlığı seçim süreci ve propaganda, kamuoyuyla daha sağlıklı bir şekilde tanışmak anlamında en çok O'na yaramış gibi görünüyor…

Çünkü konuşurken "ne söylediği" duyuluyor… 'Ekmekçi' İhsanoğlu gibi bir de alt yazı geçmek gerekmiyor haber montaj masalarında…

Demirtaş'ın sesi net…

Vurgusu da sadece "ilkeleri"…


**

Yaklaşık sekiz yıldır vekil olan Demirtaş fazlasıyla genç…

Bunu içinde bir 'Zaza' olarak doğduğu davaya rağmen Ahmet Kaya ile hiç tanışmamış olduğundan, (Kaya, başörtülülerin haklarını bugün hâla yazıp-çizen kepazelere karşı savunurken Demirtaş henüz fakülte talebesiydi) ya da Şivan Perwer'i bir Avrupa konserinde 'canlı performans' dinlemek nasip olmadığından anlıyoruz…

Gençliğine rağmen "Cumhuriyet mapusu" da görmüş biri fakat Demirtaş…

Tüm çekirdek ailesi hukuk okumuş, avukat olmuş…

Hatta -sanırım kız-kardeşlerinden biri –genetik mağduriyet dürtüsüyle- kazanıp okumaya başladığı tıbbı terk etmiş ve hukuk fakültesine geçmiş…


**

HDP adayının Diyarbakır'ın bir köyünde hala "sınıf öğretmenliği" yapan eşi ise, siyasal vurgusunda altını daima çizdiği ilkelerine fazlasıyla uygun biri. (Ekmel'inki gibi "kokona" değil).

Çünkü 'eğer kazanırsan, demiş 'ben Köşk'te, Çankaya'da yaşamam, öğretmenliğe Diyarbakır'da devam ederim…

Aslında Demirtaş'ın TBMM'ye girdiği ilk zamanlarda iki yıl kadar denemişler Ankara'da yaşamayı…

Fakat Ankara'nın demir perde soğukluğunda tuhaf şeyler yaşamışlar…

Karısı mesela asansöre binerken selam verdiği kimseden 'size de günaydın…' yanıtını hiç alamamış… (Cumhuriyetin maymun muamelesi çektiği Kürtler az mı çektiler)

Oturdukları apartmanın 'kapıcısı' söz gelimi Demirtaş ailesinin aynı yaşta olan çocuklarıyla parkta oynamasına izin vermiyormuş! Artık Ankaralı "burjuva bir 'kapıcı" olduğu için…


**

Demirtaş geçtiğimiz akşam çok önemli birkaç noktaya temas etti -acaba viski içmeye de başlasam mı diye düşünen- imam hatiplinin soruları karşısında…

Kuru Erdoğan düşmanlığının yersizliğine bilakis değinen Selahaddin, biz Kürtler "ezilmenin de ötesinde" idik diyor ve çok şükür artık "sadece ezilen" bir kesimiz artık şeklinde ekliyor. (Son geçen yasayı tebrik ediyor)

Demirtaş, seçimin 2'nci tura kalması durumunda kendisine 'ne yapalım' diye sorması muhtemel kendi seçmenine "gidin Erdoğan'a verin, diyemem… Aksi halde bana, hani sen ilkelerden bahsediyordun, diye sorarlar ve ben buna yanıt veremem, diyor…


**

Tüm bunlar…

Başta İhsanoğlu gibi münevver bir muhafazakârın Cumhuriyetin kurucusu CHP'nin 'kurtuluş' diyerek sarıldığı muhterem bir "çatısı" olması, Demirtaş'ın temsil ettiği çizginin bugün duruş ve söylemiyle Türklerin dahi dikkatini çekmesi sadece ve sadece "Erdoğan'ın varlığı" ve "başarısı" sayesindedir…

Bitmemiş, birbirine karışmış işler ise "muktedir siyasal devamına" bağlıdır…

Reis-i Cumhurluğu herkesten çok hak eden Erdoğan'ın fiilen yıktığı Kemalizmle birlikte yeni Türkiye'nin beş adım ileri, üç adım geri olsa da tekamülünü hep birlikte seyredeceğimize inananlardanım…


**

Türkiye'nin halkoyuyla seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Erdoğan'nın ilk turdan gelen kâhir gâlibiyetini can-ı gönülden tebrik ile ilk fırsatta başta AK Partiyi makaracı kukaracı "münafıklardan" temizlenmesinin önünü açmasını; partiyi Anayasayı değiştirecek bir güce (gerekirse baskın bir erken genel seçimle) taşımasını; vizyon belgesinde ortaya konan tüm paragrafların Cumhuriyetin 100'üncü yıl parantezine yetişecek surette tertibini; Kürt Sorununu daha da cesur adımlarla, sürüncemesiz ve korkusuz ilerlemesini; demokrasinin nursuz The Cemaat ortaklığıyla aldığı yaranın telafisini dilerim…

Atatürk'ün siyasal rekorunu beş yıl sonra aşacak olan Erdoğan'a sağlık ve sıhhat dilerim…

Önce Kürt, ardından Kıbrıs Sorununu çözmesini başarabilecek bir Cumhurbaşkanı, nihâi bir Türkiye-İsrail barışı gerek-meksizin Nobel'i hak eder…

Erdoğan, 10 Ağustos gecesi itibariyle "yeni Türkiye" dediği vizyonun gereklerini mecburen yapmak zorundadır…

Çünkü tarih –benim olduğumun aksine- Erdoğan hakkındaki "hihai hükmünü" hala bekletmektedir

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.