Doğruysa (!) eğer, helal olsun...

Yayın Tarihi: 02/10/14 08:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

2010 yılı sonunda "Türkiye'nin nükleer aşkı Avrupa'yı şaşırtıyor" başlıklarıyla haberler dolanıyordu piyasada…

Bu haberleri dikkatle okuyan 'açık istihbaratçılar' da içeriğinde "Rus teknolojisi kötüye çıktı..!Alman gazeteleri, Türkiye'de hükümetin nükleer enerji santrali inşaa etmekteki kararlılığını şaşkınlıkla izliyor" dendiğini hemen fark ediyordu.

Oysa Türkiye'de nükleer çalışmalar, bu teknolojiye sahip olmayan çoğu Avrupa ülkesiyle eş-zamanlı olarak, "Atom enerjisinin barışçı amaçlarla kullanılması" konusunda düzenlenen 1. Cenevre Konferansı'ndan hemen sonra 1955'te başlamış ve bilindiği kadarıyla daTürkiye için sadece "nükleer enerji santrali yapılması"aşamasındaydı…

**

Almanların on yıldır zaman zaman işledikleri "Türkiye Nükleeri" konusu,geçtiğimiz ay gündeme gelen 'Alman dinlemeleri' ardından esas konusu IŞİD olan BM Genel Kurulu Toplantısı öncesi piyasaya sürülen yeni bir haberle sarsıldı…

Yani 'sarsılan' sarsıldı! Yoksa meraksızlara hava hoş…

İki hafta önce, 22 Eylül sabahı Ünlü Die Welt Gazetesi, Türkiye'nin gizli bir nükleer silah programı yürüttüğünü öne sürdü.

Bunu gazetede yazan bir muhabir değil…

Yazan 1982-88 yılları arasında Federal Alman Savunma Bakanlığı'nın Planlama Bölümü'nde çalışan Hans Rühle adlı kişi…

Merkel nâmına 'dinlemeleri' gerekçelendirdiği anlaşılan Hans'ın habere konu olan yazısında"Alman Haber Alma Teşkilatı BND'nin Türkiye'yi dinlemesi için Türkiye üzerinden Irak ve Suriye'ye giden radikal İslamcı militanları, uyuşturucu kaçakçılığını ve Kürt militanları gerekçeler arasında gösterdiği bilinir. Ancak çok az bilinen ve dinlemeler için daha iyi bir gerekçe var: O da bir süreden beri Erdoğan'ın işaretlerini verdiği nükleer silah sahibi olma isteği…" deniyor…

Allah Allah..!

Türkiye'nin nükleer silah üzerinde çalıştığının şimdiye kadar haber konusu olmadığını hatırlatarak gazetecilere de çatarak devam eden derin devlet yazarı Hans, "İran'ın atom programı ve Kuzey Kore'nin nükleer silahlarla yaptığı provokasyonlar hep haberlere konu oluyor. Ancak Türkiye'nin atom silahı üzerinde yaptığı gizli çalışmalar basında hiç yer almadı. Oysa Batılı ülkelerin istihbarat teşkilatları bu konuda hemfikirdirler" diyor…

Makalede, Türkiye'nin kendisine model olarak İran'ı aldığı belirtilirken, -doğal olarak- Tahran'nın'sivil atom programı' adı altında nükleer silah sahibi olmayı amaçladığı yaniTürkiye'nin de İran'ın stratejisini uyguladığına dikkat çekiliyor…

**

Farkında olmadan Ak Parti propagandası yaptığını hisseden Hans, bunuanladığı an da benim gibi okuyucular için bir tedbir alıyor…

Türkiye nükleer programı uygularken gerekçe olarak; ekonomininbüyüdüğünü ve bunun için de daha fazla enerjiye ihtiyaç duyulduğunu öne sürdüğünü dillendiriyor ve meseleyiTürkiye'nin nükleer santral için Rusya'nın yanı sıra Japonya ve Fransa ile yaptığı nükleer santral anlaşmalarına getiriyor.

Bununla sınırlı değil Hans'ın Die Welt'tekinumaraları!

Şapkadan tavşanı çıkaran Rühle, Türkiye'nin adı geçen ülkelerle yaptığı anlaşmalarda gerekli uranyum miktarının temini ve atık maddelerin geri alımı konusunda kendisini sınırlamaktan kaçındığını,Türkiye'nin yapılan anlaşmalarda kasten bu iki konuyu gündeme getirmediği, BND'nin elindeki bilgiye göre, Erdoğan'ın emriyle 2010 yılında uranyum zenginleştirme tesisi kurduğunu, BND'nin elinde ayrıca, Türkiye'nin çok miktarda santrifüj bulundurduğuna dair bilgilerin de olduğunu ve Türkiye'nin santrifüjleri Pakistan'dan temin ettiğinin tahmin edildiği,zira Dönemin Pakistan Başbakanı Navaz Şerif'in Türkiye'ye 1988 yılında nükleer çalışmalar konusunda ortaklık teklif ettiğini, nükleer atıklardan kurtulma konusu tüm dünyada büyük sorun olarak görülürken, Türkiye'nin yakıt çubuklarını elinde tutmak istediğini söylüyor…

Vatansever Rühle yazısını Alman politikacılara seslenerek bitiriyor: "Almanya'nın ortağı bir ülke çok açık biçimde bölgesinde nükleer silahlı bir güç olmak istiyorsa Almanya'nın bu durumu dikkate alması ve tepki vermesi gerekir. İsrail'in nükleer güce sahip olduğu biliniyor. İran'da da nükleer güç gelişiyor. Bu durum ülkesinin süper güç olmasını isteyen Türkiye Cumhurbaşkanı'na nükleer silahlanmaktan başka bir seçenek bırakmıyor. Aksi takdirde, Türkiye bölgede ikinci güç olarak kalır ki bu durum Erdoğan'ı hiç de memnun etmez"…

**

Vallahi helal olsun…

Yani eğer Hans 'maaşlı' bir Ak Parti propagandacısı değilse ve söyledikleri doğru ise Türkiye'ye helal olsun…

Sevgili Hans!

Erdoğan eğer, bölgede Rusya'ya rağmen İsrail ve İran'a karşı bu işlere girdi ise billahi gönülden helal olsun…

Ve eğer O'nu bu arada size 'satan' biri olduysa da belasını bulsun!

Bu iddiaların bizim ancak gurur duyacağımız şeyler…

Zannederim anlamıyor ve bilmiyorsun..!

Seni gidi Ortadoğu câhili 'öteki' herif!

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.