Angajman

Yayın Tarihi: 11/11/14 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Türkiye, Doğu Akdeniz'de Barbaros sismik gemisiyle birlikte "bir sınır hakkı olarak" ifade ettiği "Navtex argümanından" doğrudan askerî bir terminoloji olan "angajman kuralı" argümanına sıçradı…

Yani bir süredir boşboğaz tahminlerle konuşan dâhili ve hârici sözde stratejisitler "Türkiye'nin hamleleri" dedikleri analizlerinde hep yanılıyor..!

Türkiye Deniz Kuvvetleri Komutanı Bülent Bostanoğlu, Güney Kıbrıs'la yaşanan gerilimle ilgili, "Angajman kuralları, Başbakanlık tarafından Genelkurmay Başkanlığına, Genelkurmay da Deniz Kuvvetleri Komutanlığına devredilmiş durumda. Biz bu konuda herhangi bir durumla karşılaştığımız takdirde verilen angajman kuralları çerçevesinde hareket edeceğiz" açıklaması yaptı…

48 saatlik bu beyân, bölgede Kıbrıs Sorunu özelinde "hidrokarbon varlığıyla" yükselen gerilimin her geçen hafta yeni bir boyut kazanarak tırmandığını gösteriyor…

Kuvvet komutanının söz konusu kritik ifadelerini Anadolu Ajansı'na hangi soru üzerine yaptığı daha da önemli!

Bostancıoğlu, "Doğu Akdeniz'de Yunan veya İsrail savaş gemilerinin karşı karşıya gelmesi durumunda hangi angajman kurallarının uygulanacağının" sorulması üzerine söylüyor bunları…

Elbette bu "angajman çıkışının" arkasında öncelikle İsrail'in Güney Kıbrıs'la yaptığı, adına da "Onesilus-Gideon" dediği ve birden fazla tekrarla icra ettiği tatbikat var. (MÖ 5'nci yüzyılda kalabalık Pers ordularına karşı savaşmış Kıbrıslı Yunan komutan Onesilus ile yine Tevrat'taki öyküye göre zekâsıyla çok kalabalık bir orduyu alt etmiş Yahudi komutan Gideon).

Yunanistan ise cevâben "Türkiye'nin angajmanına karşı bizim de angajman kurallarımız var. Gerekirse filo göndeririz…" diyor.

Rum radyosunun dün öğle saatlerinde 'sevinçle' geçtiği habere göre Yunanistan'ın milli çıkarlarının savunulmasıyla ilgili bu angajman kuralları, Başbakan ve Bakanlar Kurulu'ndan onaylı olup sadece Ege'yi değil Doğu Akdeniz'i de kapsıyor…

Karşılıklı "angajman ilanlarının" perde gerisinde bir de yeni oluşan "firavun cephesi" ittifakı var…

Yani geçtiğimiz hafta sonu Sisi'nin iki AB ülkesiyle meşrûiyet aradığı, Kahire'de yapılan ve Türkiye'ye karşı Yunanistan, Mısır ve Güney Kıbrıs'ın "müttefik" olarak ilan ettikleri enerji deklarasyonu var…

Firavun Cephesi, İsrail'in de dün resmen dâhil oluşuyla genişledi. Zira Rum ve Yunan hükümetleri şu sıralar Mısır'la yaptıklarının bir benzerini İsrail'le de yapmaya hazırlanıyor.

Buna göre Güney Kıbrıs ile İsrail arasında müstakil bir "Güvenlik İşbirliği Anlaşması" yapılacak…

"Enerji kaynaklarının güvenliğiyle ilgili mutabakat" 2 Aralık'taki Anastasiadis-Netanyahu görüşmesinde masaya şefkatle yatırılacak…

Tüm bunlar Güney Kıbrıs yorumcularına göre Yunanistan'ı bölgedeki en önemli aktör haline getirecek.

Şu halde son krizlerin ardından "Kıbrıslıların küçük düşündüğünü, ağacı görüp ormanı idrakten yoksun olduklarını" söyleyen BM Kıbrıs Özel Danışmanı Eide gerçekten de boş konuşuyor…

Güney Kıbrıs, geçtiğimiz hafta "hidrokarbon ve müzakere" kelimelerini yan yana kullanan ve valizinde "geçici çözümle" geldiği ifade edilen Özel Danışman Eide'yi fırçalamakla kalmadı, adeta kovdu!

BM Danışmanını "şamar oğlanına" çeviren Rum Enerji Bakanı ise ardı ardına yaptığı yeni açıklamalarla "çözüm olmadan Türkiye'ye asla gaz yok. Boru işini unutun" diyor…

Kıbrıs'ın içinde olduğu Doğu Akdeniz'deki yeni "konjonktür" ve karşılıklı askerî "angajmanlar" Başbakan Davutoğlu'nun 5 Aralık'ta Atina'ya yapacağı ziyaretle yeni bir boyut kazanacak…

Çünkü Yunan Başbakan Samaras'la asıl gündem "Kıbrıs ve Angajmanlar" olacak.

Amerika'nın huzur kokulu "hidrokarbonlu çözüm suflesini" yutanlar daha çok yanılır…

Devam…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.