Manasız "davet-ret" pinponu

Google'daki Search'e göre Güney Kıbrıs'ı en son "AB içinde kumda oynayan çocuk" şeklinde niteleyen bir Egemen Bağış, aktif siyasetten silindi…

Ne var ki Doğru Akdeniz'de demirli Kıbrıs'ta "egemenlik hakları"na ilişkin şu hidrokarbonlu günler, doğrusu tam da O'na göre günler…

"Büyük dede Makarios entrikacılığı" soy-kütüğünden gelen Rum elitler de esasen Bağış'ın zamanında bu kantarası topuzundan kaçmış ettiği büyük büyük laflara doğrudan cevap vermez, "Egemen"e gülerlerdi…

Onlar Merkel'in "Güney Kıbrıs'ı AB'ye almakla hata ettik" nedâmetine de gülerlerdi gerçi…

Yakînen biliyorum cidden Bağış, Rumlar için bir fıkra tadındaydı…

Bizden bazı millet de artık Ak Parti içinde dahi dişe dokunur bir itibarı kalmayan ama vaktinde Kıbrıs için kükreyen cinaslarıyla 'Egemen'in laflarını "değerli" sanırdı…

Kıbrıs'a dair tek bir "İsrail" lafı etmeyen Egemen'e yazık oldu…

Entelektüel kişiliğiyle yeni Başbakan Davutoğlu'nun da "ketûm hışmı" nedeniyle artık Egemen yok ve olmayacak…

**

Egemen'e dair "hiç de gereği yok" cinsinden lakırdılarım işin nostaljik "makarası"…

Gelelim rahatsızlık veren son tabloya…

Rumlar Türkiye'nin Kıbrıs'a ilişkin nârin barış çağrılarını, davetlerini ve orta yolu arayan nezâketini her seferinde misliyle terslenmeye devam ediyor…

Doğrusu uluslararası diplomasiye riâyetle edilen bu "barışçıl" söylemler beni artık rahatsız ediyor. Çünkü Rumlar, her davete bin beter bir argümanla yanıt veriyor.

Sıkıcı çağrı ve ret trafiği aralıksız sürüyor.

**

Şimdi yeniden çöken Müzakere masasını, Ortak Açıklama ile Şubat 2014'te kuran mimarlardan olan dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Başbakan olduktan sonra Eylül ayında geldiği KKTC'de Cumhurbaşkanı Eroğlu ile bir basın toplantısı düzenlemiş ve "Türkiye Başbakanı" sıfatıyla Yunan mevki-daşı Samaras'a nazik bir çağrı yapmıştı…

Kendisinden yaklaşık iki hafta önce yine ilk dış ziyareti için KKTC'ye gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Bu BM ne işe yarıyor. Ara Bölge'de hiçbir şey olduğu yok işte!" açıklamalarına mukâbil Kıbrıs'ta taraf Yunan Başbakan Samaras'a gıyabî hitabında Davutoğlu, "birlikte önce Güney'e gidelim, çay içelim, sohbet edelim. Sonra Kuzey'e gelelim, yine birlikte olalım. Gelin beraber burada barışı inşa edelim" demişti…

Davutoğlu'nun "çay davetine" yanıt icabetle gelmedi…

Üstelik zehir yanıt, Davutoğlu'nun muhatabı Samaras'tan değil, alt düzeyde Dışişleri sözcülüğünden yapıldı!

Yunan Dışişleri, "Türkiye önce Kıbrıs'ta mahkûm olduğu AİHM tazminatını ödesin. Ardından askerini çeksin, sonra çayı demleriz, bakarız" dedi meâlen yaptığı açıklamada…

Volkan Bozkır'ın geçtiğimiz haftalarda yaptığı Kıbrıs ziyaretinde Lokmacı Kapısı'nda "AB Bakanı" olarak söylediği "Berlin duvarının yıkılışının 25'inci yıl dönümünü idrak ettiğimiz bir dönemde, bu kapıyı görmek beni çok üzdü. Kıbrıs'ı bölen bu duvar utanç vericidir" klişesine ise Rumlar, "O duvarı biz mi inşa ettik de Türkiye adına utançtan bahseden sensin…" demekten elbette çekinmedi!

Rumların Türk Dış politikasındaki "nezaketine" verilen son kahredici yanıt ise Dışişleri Nâzırı Mevlüt Çavuşoğlu'na geldi…

Rum Başkan Anastasdiadis'e olduğu kalp ameliyatı nedeniyle telefon ederek "geçmiş olsun" dileklerini ileten Çavuşoğlu, Selanik'te görüştüğü Yunan mevki-daşı Venizelos'a New York'ta tedavi gören Anastasiadis'i beraber ziyaret etme teklifinde bulundu.

Çavuşoğlu, ardından da birlikte adayı ziyaret ederiz dedi.

Bu nâzenin teklife de yanıt elbet geldi.

Rum Yönetimi Sözcüsü Hristodulidis, "Yunan ve Türk Bakanların Güney Kıbrıs'ta teması söz konusu dahi olamaz" demekle kalmadı hakaret-âmîz bir surette Çavuşoğlu'na "Larnaka Havalimanı'ndan gelirsen hoş gelirsin" diyerek de ekledi…

**

Hâsılı vakti zamanında Egemen Bağış'ın darb-ı mesel tadında ettiği koca laflara gülümseyen Rum elitler, Türkiye'ye karşı cevabî "arsızlıklarını" sürdürmeye bugün de devam ediyor… Herkesin tarafı, cephesi ve "Kırmızı Çizgileri" belli… Bu lüzumsuz laflar daha ne kadar gidip gelecek…

Hayır, yani manası nedir, demek istiyorum?