Öz'ü arayıp Derya için 'yalan' söyleyen kim?

Belli ki CTP-BG milletvekili Doğuş Derya'nın meclis kürsüsünde sarf ettiği tartışmalı sözlerini "bizden" birileri kendince "tashih ve tesviye" etmeye çalışmış…

Daha Önce "Ahlaksızca… Özür dilesin!" diyen TBMM İdare Âmiri, Türkiye-KKTC Parlamentolar-arası Dostluk Grubu Başkanı Ömer Faruk Öz, önceki gün ikinci bir açıklama daha yaparak KKTC'den telefonla arandığına işaretle Derya Hanım'ın "yerel bir TV kanalına bağlanıp 'ben Türk askerini kastetmedim' dediğini- ilettiler" diyor.

Belli ki TRT-3'te TBMM TV'de konuşan Öz'e "bizden" birileri gereksiz bir "yalan" söylemiş!

Aklınca krizi yumuşatmaya kalkmış…

Niyeti "iyi" midir bilmem ve oturduğunuz yerden de bu öyle çok da kolaylıkla kestirilir bir iş de değildir...

Çünkü Derya Hanımın yerel ya da ulusal herhangi bir kanalda böyle bir açıklaması olmadığı gibi "Ne münasebet diyor ve ekliyor "Öz'ün kendisi özür dilemeli! Bu hareketi, Kıbrıs Türk halkının onuruna büyük bir saygısızlıktır"…

Gerçi Ömer Faruk Öz zaten Derya'nın böyle bir şey söylediğini kendisinin işitmediğini belirterek Derya Hanım'a "metot" öneriyor…

"Basın açıklaması" yoluyla mecliste sarf ettiği sözler için "Türk Askerini kastetmediğini ifade etsin" diyor.

Yani bizden, hatta "kabineden" Öz'ü arayıp "işte efendim söylemiş bir şeyler ama kastetmemiş. Çıkmış düzeltmiş efendim zaten…" tesviyesinin krizi küçültmek yerine daha da büyüttüğü anlaşılıyor…

Öz'ü partisi içinden kim aradı?

Kimler aradı ve gayr-i resmi tarzda özür diledi Doğuş Derya adına?

Yoksa CTP-BG milletvekili Doğuş Hanım partisinden bazıları için bir utanç mı?

**

İş, küçüleceğine şimdi daha da büyüyor…

Rum Basınının "İşte Vekil Budur" başlığından ilham alan Türkiye Basını, sosyal medya hesaplarında konuyu zaten körüklüyor.

Çünkü tabiatında meselenin "küçülme" değil, "genişleyerek büyüme" var.

Derya'nın "74'teki Türkiye askerini kastedip kastetmediği" başından beri önemsizdi…

Hatta sözleri ardından yediği hakaretleri Rum basını bile görmedi!

Yeni, farklı isimlerle bezenmiş Türkiye'den yeni açıklamalar, gidişâtı "İkinci Besleme krizi" safhasına taşırsa şaşırmam…

Ucu açık belirsizlik, bu konuda hem hükümeti hem de hükümetin büyük ortağı CTP'nin Cumhurbaşkanı adayını zora sokuyor. Kesin olan tek şey bu!

**

Ömer Faruk Öz'ün ikinci açıklamasında –bu kapsamda- daha da "ince" ifadeler var!

Öz, "Şu anda bu parti KKTC'de iktidar… Meclis Başkanı da Başbakan da o partiden ve her ikisiyle de gerek hükümetle gerekse meclis başkanı ve yönetimiyle biz Türkiye devleti ve hükümeti olarak çok uyumluyuz… Vekil, bu çıkışıyla esas sıkıntıyı partisine yaşatmış oldu" diyor…

Öz bu hususta haksız değil…

Çünkü kendisine telefonun ucunda "bize zarar verdi" diyen bizzat CTP'liler… Kim bilir belki de CTP'li bazı bakanlardır!

Dışta Anastasiadis'in "masadan çekilişi"ne eklenen içteki "Derya ile Türk askeri krizi", bir kum fırtınası tadında yaklaşan Nisan 2015 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde mevcut Cumhurbaşkanı Eroğlu'nun "yeniden adaylığını" güçlendiriyor.

"Hepimiz Deryayız" diyen CTP'liler belli ki esasen CTP-BG adayı Sibel Siber'i "gönülden" desteklemiyor.

Öz, yaptığı "metot" öneren ikinci açıklamasında bu kaygı ile de bazı sözler sarf etti…

TBMM idare Amiri, "KKTC Meclis Başkanı Siber Hanımla (Derya konusunu) görüştüm. Bu milletvekilinin çıkıp kastının Türk askeri olmadığını açıklamasını bekliyorum. Siber Hanım gerek Türkiye Cumhuriyeti devleti yanlısı gerek Türk askerine olan sevgi-muhabbetini yakînen bilen birisiyim" diyor…

Demek ki Derya Hanım'ın sözleri ardından (sözleri değil, ardından) yaşanan ve açıklamalarla tırmanan ve belli ki yeni meclis oturumlarına da yansıyacağı anlaşılan tartışma öngörülenin aksine dinmeyecek, dallanıp budaklanacak…

Kim bilir belki de içeriği Nisan 2015'in sloganlarından biri haline bile gelebilir…

Dediğim gibi ikinci bir "besleme krizi" maalesef beni şaşırtmaz!