Arınç'la havai fişek

Her ne kadar kendimi Haziran Genel seçimlerine kadar Türkiye'deki siyasi iç çekişme ve gelişmelere ilişkin yazmayacağıma dair tembihlemiş olsam da yemin etmiş değilim…
Öte yandan Köşk'ü Saray'la değiştirip Reis-i Cumhurlukta 'cum-general' devrini bitiren Erdoğan'ın siyaset zirvesinde Atatürk'ün yapamadığını yapabileceğinden de emin değilim…

Zira Atatürk de Cumhurbaşkanı olduktan sonra gelişmeleri gazetelerden öğrenmekten yakınmış ve tüm valileri atamış olsa da İsmet Paşa'ya 'beni buraya siz tıktınız. Evet, yaptığınız budur' demişti…

Bu serzeniş üstelik, Milli Şef'in Türk parasına kendi fotoğrafını bastırmaya karar vermesinden çok önceydi.

Küs öldüler ve kavga mezarda bitti.

**

Kıbrıs İşlerinden de Sorumlu olan Türkiye Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın bizzat kendisi ile ailesine açıkça dokunan Ankara Büyükşehir Belediye reisi Melih Gökçek'in sözleri ardından havaya sıktığı havai fişek ortalığı oldukça renklendirdi…

Böylesi şenlik ve rengi anlamlı bir ahenkle boyama işlerinin ustası Cumhurbaşkanı Erdoğan olup meseleye ne manada dâhil olduğu ya da olacağı henüz bilinmiyor.

Bence "bildiğini" zan ile söyleyen de bilmiyor.

Bunu "Okyanusa" karşı "Havuz'un" kararsızlığından anlamak mümkün…

İşin tuhaf yanı her ikisi de birbirini nûru kararan "Cemaatin adamı olmak ya da olmuş olmak" üzerinden suçluyor…

Şimdi Numan Kurtulmuş'un önünü daha da açan Erdoğan-Arınç uyuşmazlığı dizinine göre ilk ihtilaf 2003 tezkeresi ile başlıyor…

Devamla 2007 Cumhurbaşkanlığı seçimi… Tutuklu vekiller… Gezi Parkı… Diyarbakır Emniyet Müdürü ('Teröriste ağlamayan insan değildir' polemiği)… İmralı Tutanakları… Kızlı-Erkekli Öğrenci evleri tartışması… Türk bayrağının indirilmesi… İzleme heyeti… ve Gökçek'le çatışma…

Velhasıl dün AK Partinin Gül'le birlikte üç büyük kurucusundan biri olan Arınç için 'görevi kötüye kullanma ve suçu gizleme'; Gökçek için ise 'görevi kötüye kullanma ve zimmet' soruşturması açıldı.

Ortalıkta "Acaba Arınç, müstakil kendi sahnesini mi oynamaktadır yoksa Başbakan ile anlaşmalı mıdır?" soruları dolanırken Davutoğlu'ndan gelen ilk değerlendirmeye göre 'Arınç da Gökçek de yanlış yapıyor ve parti içinde de gerekli disiplin soruşturmaları işleyecek…

Cemil Çiçek ve Melih Gökçek gibi mâzinin devrettiği isimlerin AK Parti içerisinde zamanla oluşan ağırlığının sorumlusu doğrudan Erdoğan'dır.

İkisi de vakti zamanında rasyonel olmak gereği 'harcanama-mış'tır.

Her şeye rağmen çıkıp da Egemen Bağış gibi müflis isimlerden kamuoyu önünde zamanında şekva edemeyen Arınç, bugün Haziran ayı sonundaki emekliliğine yakın bir saatte feveran etmektedir.

Kendisinin de zehir zemberek belirttiği gibi Melih Gökçek gibi 'organize işlerin' önünü kesmeye gücü yetmemiştir.

Bülent Arınç yine kendi kelamı ile "hayırla yâd edilmek" istemektedir. Ne var ki hangi "dokuz köyden kovulduğu" şu dakika itibariyle de anlaşılabilmiş değil…

Arınç'ın teşkilatta muteber bir "abi" olduğu, herkesin kendisine "hürmet" ettiği doğrudur. Ancak Arınç, hiçbir zaman kendisini peşinden sürükleyecek nitelikte bir teşkilatçı olmadı.

Esasen tüm "orjinalliği" de budur Sayın Arınç'ın…

**

Seçimlere yaklaşan AK Parti'de kader, "ipler esasen elimdedir" demek isteyen Erdoğan'ın 'faiz çıkışı' ile anlaşılmış, MİT Müsteşarı Fidan'ın yeniden dönüşlü ile de bu, test edilmişti.

Nasıl ki Başbakan, etrafında vekil adaylarının fır fır döndüğü merciin adıdır öyle de tüm bu olup bitenlerin seçimlere yansıyışı Davutoğlu'na kesilir…

Bu iş son tahlilde böyledir…

Fantezi çok: Kim bilir belki de Davutoğlu, başlamak istediği temizliğe Ankara Büyükşehir'den başlar ve bu uğurda Arınç'ı harcamayı –fırsatı bulmuşken- göze alır..!...