Mahalli ile Kıbrıs

Ünlü sima (diğer unvanları çok yer kaplıyor) Hüsnü Mahalli, dün gazetemizin –çok tutulan- konuk Genel Yayın Yönetmenliğini yaptı…

Bu nedenle Kıbrıs Sorununda yürütülmek istenen müzakere sürecinin "yeni ekseni" şeklinde nitelendirilen ve 2014 Şubat ayında ortaya çıkan Ortak Açıklama metni ardından yazmış olduğum köşeyi –değişen bir şey olmadığı- için yineliyorum…

Hatırına… Hatırasına..

O günlerde Mahalli, bu günlerdeki Kıbrıs'ı anlatmıştı ama biz Ortak Açıklama heyecanı içindeydik…

****

Pek çok filtreden geçmiş kariyerindeki ikinci doktorasını Siyaset Biliminde efsane Profesör, merhum müsteşrik Toktamış Ateş'e sunalı nice olan ünlü Ortadoğu Uzmanı Gazeteci Hüsnü Mahallî, "bir görüşelim de sana Arap usûlü bir kebap ısmarlayayım" dedi, geçtiğimiz akşam…

'Aha dedim içimden, yemekten sonra katiyen ayvayı' yedik… Çünkü imtihana çekecek, "ne var ne yok, bir numara var mı Kıbrıs Sorununda?" diye sual edecek… Yani nezâketen soracak… 'Adam yerine koymak' şiârı olduğundan…

'Gözün açık mı yoksa bir kenarda uyuyor musun, kendine gel' el-ensesi durumu…

**

Mahalli ile sohbetin birinci kaidesi 'atlas' bilgisidir…

Yani 'büyük laflar' etmek istiyorsan en evvel 'harita' bileceksin. Ceddine uzanan kişisel hâtıratından hatta varsa trajedilerinden sıyrılmasını öğreneceksin. Öyle hep oturduğun yerde Dışişleri kalemlerinde yazılmış metinleri okumaktan beynin sulanır da kısırlaştığını hissedersen şöyle bir dışarı çıkıp 'sahada' nabız yoklayacaksın.

Düzenli atılan 'yalanları' daima ve peşi sıra işitmekten artık yorulmuş olduğunu kabul eden beynin zamanla usandığından ifade edilenleri 'bâri gerçek kabul edeyim' bedbinliğine her an düşebilirsin çünkü…

Mahalli'ye göre zor olan işinde 'en evvel bunu 'ezber' edeceksin.

**

Mesela Kıbrıs Sorunu hakkında 'âkil' geçineceksen siyasi-politik-stratejik taramaların, atıfların, temennilerin, duaların, gerçeklerin, yalanların velhasıl esas resme bakışın yalnızca içinde bulunduğun; anandan doğduğun için hasb-el kader yaşadığın ya da sonradan gelip atıp tuttuğun dar coğrafyandan kafanı uzatmayı becereceksin…

Adadaki kadîm sorunla ilgili tahlillerin sadece KKTC, Güney Kıbrıs, Türkiye, Yunanistan eh bir de adettendir garantör İngiltere ve bunların ettiği 'laflar' ve işaret ettiği o dakikaya mahsus 'remizlerle' sınırlı olmayacak.

Tüm coğrafyada dönen dolaplara, güçler dengesinin tuttuğu safa önce başkalarının gözünden bakacak, dinleyecek sonra belki bir tahlile -kabiliyetin nispetinde- gireceksin.

**

"Filistin Sorunu çözülürse, Kıbrıs da belki çözülür. Heyecan yapma…" dedi acı ile gülümseyerek Doktor Mahalli yemekten sonra…

"İngiliz yaratığı' olan Filistin, Kıbrıs, Keşmir ve Karabağ sorunları hala çözülecek kıvamda değildir. Kıbrıs'ta oyalantı bitmez" diye de ekledi…

Çünkü diyor Mahalli, batı için Kıbrıs, Filistin misali bellek kodunda tarihi bir mittir…

Doktor şöyle devam ediyor: "Şam yolunda İsa'nın 'kendisine görünmesiyle' bağnaz bir Yahudi olarak çıktığı yolda kiliseye katıldı Aziz Pavlus... Sonra Tarsus'a geldi, İsevîliği yaymak için Anadolu'yu dolaştı ve nihayet Kıbrıs'a gelerek "misyonerliği" Girne-Bellapais Manastırı'nda kurumsallaştırdı. O nedenle kategorik Batı için Kıbrıs Filistin gibidir, dedim…"

Eee Nasıl yani?

Eee dedi, sen Kıbrıs'ta Osmanlı varlığını unuttun diye o koca Azizini ve O'nun batı için temsil ettiği derin manayı unutacak mı sandın!

**

Mahallî, güncel-politikte sözlerini şöyle tamamladı Orta Doğu'nun tarihe damgasını vurmuş liderleriyle en özel anılarını yazdığı masasının der-kenarında: "Petrol her yerde var şâki kardeşim! Gazze kıyılarındaki hidrokarbon, çatışmalı Kıbrıs parseller cennetini cebinden çıkarır! Yüz yıldır Ortadoğu'da, bulunduğu günden bu yana petrol, kan ve candan başka ne vakit saadet getirdi? Ne Türkiye için ne de Batı'nın Kıbrıs'ta çözüm gayretinden elde edeceği bir şey, 'hala vardır' denemez.."

**

Böyle işte…Kebap da şiş de böyle bizim 'Doktor' için…

Anlayana…