'Stratejik Derinlik'teki Kıbrıs ve Akıncı

Yayın Tarihi: 07/05/15 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Davutoğlu, Ak Parti ile Türkiye'nin Dış Politikada pek çok konuda çok yönlü kaydığı ekseni Erdoğan'ı aşan bir teorik kudretle tek başına temsil eder… Hariciyede ilk kez Abdullah Gül ısrarıyla var olduğu günden beri Davutoğlu, Türk Dış Politikasının önce danışmanı sonra bizzat mimarı oldu.

Korkmayınız "müfettişi" de kendisidir.

Hatta Suriye konusunda da belirleyici, zannedilenin aksine Erdoğan inadı değil, Davutoğlu'nun teoriye dayanan zımni teşvikidir.

Bir süredir de Türkiye'de kendisine, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın varlığı ve reis-i cumhurluktaki stili nedeniyle 'gölge başbakan' denmektedir.

Peki, Türkiye Dışişleri Bakanı kimin gölgesidir?

Elbette Davutoğlu'nun.

Bilindiği gibi Davutoğlu'na mahsus ünlü 'sıfır sorun' politikasının eleştirilişi de hala çoğu kez tam câhilane sürmekte...

Bu hususta en son Türkiye, Mustafa Akıncı'nın Cumhurbaşkanı seçilmesi ile KKTC ile de kavga etmesini başardı, denerek sosyal medyada dalga mevzusu olmuştur.

Oysa başından beri 'sıfır sorun' denilen şey, 2011'e kadar ekonomik işbirliği vurgulu 'Ortadoğu'daki diktatörlerle 'sıfır sorun' demekti ve o günden sonra coğrafyada Arap Ayaklanması başta olmak üzere Sünni İslam yayı dâhil pek çok şey değişmiş, hiç giremediği kontrolden çıkmış ve dönüşmüştür.

Ancak Davutoğlu'nun tartışmalı ünlü eseri Stratejik Derinlik'te anlattığı Kıbrıs, tam da Şubat 2014'te ortaya çıkan ve ABD Başkan Yardımcısı Biden'in ada çıkarmasıyla sarsılıp hala tartışılan Ortak Açıklama'nın en önemli mimarı olan Davutoğlu'nun gayretleriyle pekişmektedir…

Ortak Açıklama ile birlikte ve tam olarak nedeniyle Davutoğlu'nun Kıbrıs'a ilişkin ayağını bastığı yerin hala Stratejik Derinlik'te anlattığı Kıbrıs mecra'sında olduğu kanaatindeyim.

Dışişleri Bakanlığı'nın son yılında Kıbrıs'ta Ortak Açıklama'ya imza atan Davutoğlu, bizimkilere boşu boşuna "bu Kıbrıslı Türklerin hayrına, direnmeyiniz…" demiş değildir!

Davutoğlu'nun, yurtdışında da farklı dillerde okutulan eseri Stratejik Derinlik'te anlattığı Kıbrıs, sadece ana hatları ifade eden ruhuyla değil, lafzıyla da Davutoğlu'nun zihninde geçerliliğini sürdürüyor.

Özal hükumetinin izlediği politikanın ilk "Yeni Osmanlıcılık" adımları (ki bu kavram Türkiye'nin 74 Kıbrıs çıkarmasına atıf yaparak ilk kez Yunanistan'ın dillendirip Batı'ya sıçrattığı bir şeydir) olarak yorumlanmasına mukabil Stratejik Derinlik'te Davutoğlu, Özal'ı 'Bir Tanzimat paşası' gibi görür ve Kıbrıs'a dair de Ortadoğu, Doğu Akdeniz, Ege, Süveyş Boğazı, Kızıldeniz ve Körfez üzerinde hesap yapan hiçbir küresel ve bölgesel güç Kıbrıs'ı ihmal edemez der ve ekler: "Türkiye'nin Kıbrıs ve Ege Politikası Soğuk Savaş konjonktürü çerçevesinde yeniden gözden geçirilmelidir".

Çünkü Malta ve bazı Kuzey Afrika ülkelerinin AB'ye kabulü ile Akdeniz'e kayacak Avrupa etki alanına karşı ABD'nin askeri ve diplomatik denetim mekanizmalarını kurmak istediği ve bu çerçevede Kıbrıs'ta yeni barış insiyatifleri alacağı ve Kıbrıs meselesinin çoktan yeni unsurlarıyla yeniden Annan Planı dönemi sonrası muhakkak ısınacağını, Rusya'nın da denklemi karıştıracağını açık açık çok çok önceden yazan Davutoğlu, 'Kıbrıs'ı Türkiye'nin stratejik kördüğümü' olmaktan Şubat 2014 Ortak Açıklama çabaları ile çıkarmış gibi görünmektedir…

Daha iddialısını ifade etmek icab ederse: Bu kör düğüm, biri aksini açıkça söyleyip, ikna etmedikçe çözülmüş gibidir…

Şimdi Sayın Akıncı'nın "Dört boyutlu" siyasetinde yâd etmediği "anavatan bağlılığı" nedeniyle KKTC'de bir "eksen kırılmasını" ifade eden bir figür olarak ortaya çıktığı belirtiliyorsa eğer, bence bu kırılma olsa olsa simetrik bir ahenk neticesi gerçekleşmiştir.

Zira Türkiye Dış Politikası Stratejik Derinlik'te çoktan kırıldı. Bu, Kıbrıs'a Şubat 2014 Ortak Açıklama metni ile yansıyarak somutlaştı.

Buna rağmen "KKTC'de Akıncı ile gelen kırılmanın nesi Davutoğlu ufkuna mani, muzır ya da belirsizdir?" sorusu ortada durmaktadır.

Srebrenitsa katliamını Osmanlı'nın Avrupa'dan son tasfiyesi olarak nitelendiren Davutoğlu, Ortak Açıklama'nın menfaatimize olduğunu ifade etti.

Şu halde Sayın Akıncı'nın seçilişi de Stratejik Derinlik'e münasip hatta fevkalade isabetli demektir.

Zira Cumhurbaşkanı Akıncı, Davutoğlu'nun Stratejik Derinliğiyle asimetrik değil, simetriktir...

"Stratejik Derinlik" ortadadır ve Kıbrıs'a dair ufku da diğer bahislerinin aksine halen geçerlidir.

Evrakı da Ortak Metin'dir.

Değişen tek şey Türkiye-Mısır, Türkiye-İsrail ilişkilerinin Doğu Akdeniz'de enerji piyasasını attığı risktir…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.