Pabucu dama atılanlar…

Yayın Tarihi: 15/05/15 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

"Pabucu Dama Atmak" ya da "Pabucu Dama Atılmak" deyimi, hikâyesi nedeniyle gerçekten de enteresanmış…

Ve fakat günümüzde dahi sık kullanılan deyime ilham veren uygulama bugün yaşamıyor!

Okuduğumda beni şaşırtan rivâyete göre bu deyim, Osmanlı Esnaf Teşkilatı'nın disiplini içinde ortaya çıkmış bir uygulamayı anlatıyor…

Eskiden her esnaf teşekkülünün bir "kethüdası", yani devlet namına ilgili meslek dalının inceliklerini, kanunlarını, yönetim biçimini, esnafın çalışma düzenini ve özellikle de kamu adına "dürüstlüğünü" bir manada "kalitesini" denetlermiş…

Esnaf ile kethüda arasında bir de "yiğitbaşı" denilen, bilir-kişi konumunda bir esnaf temsilcisi de bulunurmuş…

Zanaatına hile karıştıranları tespit etmekle görevli muteber "yiğitbaşı", kethüdaya bildirilir ve gerekli cezaî işlemlerin başlatılmasında kritik bir rol üstlenirmiş…

Bir nevi kalite-kontrol mekanizması…

Çarşıda zanaatkârın yaptığı işte ihmal, hile pek sık görülmezmiş ama özellikle "ayakkabı imalatı" işinde şikâyetler sık olurmuş…

Kısa sürede eskiyen bir ayakkabının kullanım hatası mı, yoksa üretim hatası mı olduğu sık sık tartışma ve şikâyet konusu edilmeye başladığı devirlerde, çürük çarık yapılan, çabuk sökülen yahut delinen ayakkabılar nedeniyle kethüda efendi, sık sık çarıkçılar yiğitbaşısını çağırıp tahkikat yaptırır olmuş…

Eğer bir imalat hilesi söz konusu ise ilgili usta çağırılır, esnafın ileri gelenleri, yiğitbaşı ve diğer meslek temsilcileri huzurunda kethüda tarafından tekdir edilir, (azarlanır) aldığı ücretin de müşteriye iâdesi muhakkak sağlanır, kadılık dava konusu olan ayakkabı da "kullanılmaması" için dama atılırmış…

Bu dama atma, fırlatma geleneği mühim bir mesele imiş…

Öyle ki bir esnafın yaptığı ayakkabının dama atılması o usta için en büyük ayıp ve meslekteki şeref ile itibarını sıfırlarmış…

Bu uygulama, bütün esnaf teşkilatı için bir genelleme niteliğinde olup birisi hakkında "pabucu dama atıldı" denilmesi artık o işten ekmek yemesinin zor olduğuna işaret sayılır, esnafın bu titizlik ile iş görmesi temin edilirmiş…

Yani "pabucu dama atılan" yanarmış..!

Yazıldığına göre bu uygulamanın bir Anadolu feylesofu olan; siyasetçi ve esnafa birbirinden nâdide öğütleri ile tanınan; aynı zamanda debbağların (dericilerin) piri sayılan Âhi Evrân'dan kalma olduğu, daha o zamanlarda da hatalı malzeme üreten zanaatkârın, Âhi Şeyhi tarafından meclisten çıkarılıp pabucunun tekke damına atıldığı ve evine yalın ayak gitmeye mecbur bırakıldığı da rivâyet olunur…

Dam demişken;

Şimdi "dam üstünde saksağan vur beline kazmayı" misâli; müflis 'kral' politikacılardan ziyade, bence asıl bizim mesleğe, 'kralcı' gazeteciliğe, köşe-ciliğe, topyekun medya-cılığa esnaf işi bir "kethüda", şöyle makbulünden bir "yiğitbaşı" lazım...

Ne yapsa "dam" görmeyen bizim türlü çeşit "pabuçlar" her devirde, her mevsimde, her iklimde konforla gezinirler maşallah…

Dam lazım…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.