Pabucu dama atılanlar
"Pabucu Dama Atmak" ya da "Pabucu Dama Atılmak" deyimi, hikâyesi nedeniyle gerçekten de enteresanmış
Ve fakat günümüzde dahi sık kullanılan deyime ilham veren uygulama bugün yaşamıyor!
Okuduğumda beni şaşırtan rivâyete göre bu deyim, Osmanlı Esnaf Teşkilatı'nın disiplini içinde ortaya çıkmış bir uygulamayı anlatıyor
Eskiden her esnaf teşekkülünün bir "kethüdası", yani devlet namına ilgili meslek dalının inceliklerini, kanunlarını, yönetim biçimini, esnafın çalışma düzenini ve özellikle de kamu adına "dürüstlüğünü" bir manada "kalitesini" denetlermiş
Esnaf ile kethüda arasında bir de "yiğitbaşı" denilen, bilir-kişi konumunda bir esnaf temsilcisi de bulunurmuş
Zanaatına hile karıştıranları tespit etmekle görevli muteber "yiğitbaşı", kethüdaya bildirilir ve gerekli cezaî işlemlerin başlatılmasında kritik bir rol üstlenirmiş
Bir nevi kalite-kontrol mekanizması
Çarşıda zanaatkârın yaptığı işte ihmal, hile pek sık görülmezmiş ama özellikle "ayakkabı imalatı" işinde şikâyetler sık olurmuş
Kısa sürede eskiyen bir ayakkabının kullanım hatası mı, yoksa üretim hatası mı olduğu sık sık tartışma ve şikâyet konusu edilmeye başladığı devirlerde, çürük çarık yapılan, çabuk sökülen yahut delinen ayakkabılar nedeniyle kethüda efendi, sık sık çarıkçılar yiğitbaşısını çağırıp tahkikat yaptırır olmuş
Eğer bir imalat hilesi söz konusu ise ilgili usta çağırılır, esnafın ileri gelenleri, yiğitbaşı ve diğer meslek temsilcileri huzurunda kethüda tarafından tekdir edilir, (azarlanır) aldığı ücretin de müşteriye iâdesi muhakkak sağlanır, kadılık dava konusu olan ayakkabı da "kullanılmaması" için dama atılırmış
Bu dama atma, fırlatma geleneği mühim bir mesele imiş
Öyle ki bir esnafın yaptığı ayakkabının dama atılması o usta için en büyük ayıp ve meslekteki şeref ile itibarını sıfırlarmış
Bu uygulama, bütün esnaf teşkilatı için bir genelleme niteliğinde olup birisi hakkında "pabucu dama atıldı" denilmesi artık o işten ekmek yemesinin zor olduğuna işaret sayılır, esnafın bu titizlik ile iş görmesi temin edilirmiş
Yani "pabucu dama atılan" yanarmış..!
Yazıldığına göre bu uygulamanın bir Anadolu feylesofu olan; siyasetçi ve esnafa birbirinden nâdide öğütleri ile tanınan; aynı zamanda debbağların (dericilerin) piri sayılan Âhi Evrân'dan kalma olduğu, daha o zamanlarda da hatalı malzeme üreten zanaatkârın, Âhi Şeyhi tarafından meclisten çıkarılıp pabucunun tekke damına atıldığı ve evine yalın ayak gitmeye mecbur bırakıldığı da rivâyet olunur
Dam demişken;
Şimdi "dam üstünde saksağan vur beline kazmayı" misâli; müflis 'kral' politikacılardan ziyade, bence asıl bizim mesleğe, 'kralcı' gazeteciliğe, köşe-ciliğe, topyekun medya-cılığa esnaf işi bir "kethüda", şöyle makbulünden bir "yiğitbaşı" lazım...
Ne yapsa "dam" görmeyen bizim türlü çeşit "pabuçlar" her devirde, her mevsimde, her iklimde konforla gezinirler maşallah
Dam lazım
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.