Kusursuz kriz

Yayın Tarihi: 09/06/15 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

"Kardeşi dağda bulunan bir kişinin Cumhurbaşkanı adayı olması AK Parti'nin en önemli mirasıdır"

Hasan Bülent Kahraman

Türkiye seçimini yaptı.

Başkanlık Sistemi reddedildi.

HDP barajı yıktı.

Teorik olarak Erdoğan-sız ve yetki karmaşası içinde kalan AK Parti, 13 yılda girdiği 10'uncu seçimden yine birinci olarak çıkabilse de tek başına iktidarını yitirdi.

Sandık, 90'ların başında doğan yeni nesillerin tatması bakımından pratikte 'iktidar-sızlığa' işaret ediyor…

İktidarsızlığın bedeli muhakkak 'istikrarsızlık' olacaktır.

Demokrasilerde zımnen göze alınan bedel de budur.

**

Sandığın resmettiği şey hem bir mekanizma olarak devlet içinde, hem de bir süredir 'fabrika ayarlarından çıkması' bakımından Ak Parti'deki derin krizin bir yansıması niteliğinde…

Neticeler kâğıt üzerinde matematiksel olduğu gibi siyaseten de kusursuz, sürdürülmesi bıçak üstünde bir krize işaret ediyor.

Değil 'ülkeyi yönetmeye talip' bir koalisyon, her hangi bir şeklî koalisyon dahi Türkiye'de en zayıf ihtimal olarak öne çıkıyor…

Bu, gerçeğe yaslanmayan mevcut koalisyon senaryolarından biri gerçekleşse de, azınlıklı çoğunluklu bir hükümet kurulsa bile (kim tükürdüğünü ne denli yalayacak) her halükârda gidişât bir yıl dolmadan 'erken seçim' demek…

**

Barajı net bir şekilde geçen, hatta yıkan ve "Erdoğan'ı frenleme' konsepti" içinde emânet oylara lâyık olacağını açıklayan HDP'ye karşılık ilk sıcak mesajı 'ben yokum, bu yükün altına girmem' diyen ve krizi mühürleyen MHP lideri Bahçeli oldu.

Ancak siyasette her şeyin bir 'oluru' vardır, MHP bir ters köşe daha çekebilir…

Partisinin oylarını bir önceki genel seçimlere kıyasla yine düşüren ve büyük şehirlerde oyları HDP'ye kaptıran Kılıçdaroğlu bir kez daha mağlubiyetini kutlarcasına 'yaşasın demokrasi' diyor…

Daha geniş okuyanlar için ise HDP yükselişi, yeni Cumhuriyette Kemalist ideolojinin AK Parti eliyle yıkılışının bir başka resmi, bir başka neticesidir.

Ak Parti'de örselenme ve 2'nci Anap-laşma meselesi ise çok daha karışık bir süreçler dizinine yaslanıyor.

Erdoğan-sız bir AK Parti'nin Erdoğan'la bile almadığı oyu almasını beklemek, 21 Milyon oy bandını geçeceğini ummak, sistemi tıkayan esas konu olan Cumhurbaşkanının halkoyuyla seçilmesine karşılık kemikleri henüz çürüyen "Evren Anayasasının" süren geçerliliğini yok saymak demekti…

**

Şimdi Cumhurbaşkanı, hangi koalisyon hükümeti için kime görev verecek de meclis hükümeti onaylayacak ve döviz bu arada yükselmeyecek merak konusu…

Cumhurbaşkanının "45 gün içinde" şerhli yetkisi ilk fırsatta gündeme gelebilir.

AK Parti toplumda karşılığı olmayan "başkanlık sistemi" ajandasını böylece süresiz askıya almış oldu.

HDP, barajı yüzde 5'e indirmek şartıyla AK Parti'nin azınlık hükümetine dıştan destek verir mi? (AKP 2002'de %34'le 363 milletvekili çıkarmıştı, şimdi %40'la 258)

HDP İmralı emri ile geleceğini garantiye almak ister mi?

MHP, ne denli çark eder?

Arınç, vaadi üzerine Gökçek için neler listeleyecek?

Abdullah Gül ne yapacak?

AK Parti, Genel Başkanını değiştirir mi?

Yoksa Davutoğlu, önündeki 'altın fırsatı' değerlendirmesini becerebilir mi?

**

Koalisyon senaryoları içinde kusursuz kriz, Türkiye özelinde adı "zamanı tayin edilmiş bir seçim" şeklinde konsa bile fiilen 'erken seçim' demek… Zira seçim meydanlarında birleşen muhalefet, hükümet kurmaya gelince yan çiziyor.

Koalisyonlu ya da koalisyonsuz ufukta seçim var…

Partilerde seçim neticelerini 'doğru okuyan' kadroların gâlibiyeti dileği ile…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.