'Hoca dönemi' ve ajanda

"Siyasal iletişim açısından sarı kart, bir daha faul yapma (seni başkan yaptırtmayacağız dedirtme) demek olduğu gibi bir daha yaparken daha usturuplu yap (yeni Anayasayı yaparken Başkanlık dışında çaremiz yok) demek de olabilir… Başkanlık'la ilgili tartışmanın dayandığı sıkıntı entelektüel değil; halkın bunu henüz istediğini zannetmemesi ile ilgili. Pratiğe dayanan, hukuka yaslanan problemleri nedeniyle bu konu muhakkak dirilir"

Türkiye'deki seçimin en önemli yönlerinden biri Başbakan Davutoğlu'na artık kolay kolay 'gölge başbakan' denemeyeceğidir…

Davutoğlu, kabinenin başına partisine en çok oyu getirmiş Genel Başkan sıfatıyla oturacak.

Bu manada AK Parti'de "Davutoğlu döneminin" henüz başlayacağını anlamak zor değil…

Bazı 'temizlik çalışmalarına' girişti ise de henüz eli bulaşık suyuna bulaşmadı Davutoğlu'nun…

Zaten buna takat de yoktu.

**

Şu halde yine de 1 Kasım zaferi hakkında saray cephesinden görünen şey "asıl oyun kurucunun Erdoğan" olduğu yönündedir.

Her halükarda Haziran seçimleri AK Parti açısından bir sarı kart niteliğinde…

Bu kabul ediliyor.

Fakat 'Haziran mesajı alındı' derken ne denmek istendiği belirsizdir…

Bu belirsizlik, 'başkanlık sisteminin' bir hedef olarak Kasım için meydanlarda dillendirilmese de parti programına yazılmış olmasından bellidir…

Siyasal iletişim açısından sarı kart, bir daha faul yapma (seni başkan yaptırtmayacağız dedirtme) demek olduğu gibi bir daha yaparken daha usturuplu yap (yeni Anayasayı yaparken başka çaremiz yok) demek de olabilir…

Başkanlık'la ilgili tartışmanın dayandığı sıkıntı entelektüel değil; Bunu halkın istemeyişi ile ilgilidir.

Yani henüz "istediğini zannetmesi" dosdoğru organize edilemedi demek istiyorum.

Davutoğlu döneminin işte yeni "dertlerinden" biri de en kısa sürede bu olacaktır.

Başkanlık konusu dipte uzun süre kalamaz, muhakkak yüzeye sıçrar…

Bu konuda ısrar, orta-uzun vadede pratikte yaşanacak aksaklıklara –haklı olarak- dayandığı için (yani reis-i Cumhur halk oyuyla geldiği için) konunun büsbütün kapanacağını düşünmüyorum...

Davutoğlu dönemine Fidan'ın milletvekilliği krizi ile bir dönüm noktası olarak Dolmabahçe Mutabakatı krizlerini unutmadan giriyoruz.

**

Bunun ötesinde Davutoğlu döneminin tüm analizlere yansıdığı gibi ajandasında buzdolabına konan Çözüm süreci ile yeni Anayasa var.

Yani 10 yıldır olduğu gibi.

Anayasaya dair fark şu ki olası yeni Anayasa çalışmaları, parlamentodaki güçlü HDP varlığı nedeniyle bu kez komitede CHP'nin tıkayışına toslamayabilir.

2010 referandumu sonrası 2011 Genel seçimlerindeki oylarına yeniden kavuşan AK Parti ile Türkiye'nin dertleri yine aynı velhasıl…

Oy oranı da problemler de 2011.

Dileriz patinaj olmaz.

Bu hususta umudumuz, 1 Kasım'ın esas anlamının Gezi parantezinin (yeni dalgalarla süren seçim atmosferinin) kapanarak 2023-100'üncü yıl hedefine gitme ihtimalinin yeniden doğuşudur.

Davutoğlu döneminin anlamı bu olsa gerek.

Olmalı…

Ve gerek.