Marazi toplumun 'Ödünç Para'sı...

Milliyet Gazetesi yaklaşık bir aydır adada da basılıyor. Öyle olunca da yerel gündeme ilişkin sıkı haberler yapıyor… Kıbrıs Temsilcisi 'Sefa Karahasan' imzalı dünkü haberi görünce gözlerim âdeta yerinden fırladı.

Okurken önce son İngiliz Valisi Sir Charles William James Orr'un 1918 yılında bastırdığı "Cyprus Under British Rule" adlı 'kahredici' anılarını yazdığı eseri geldi aklıma…

Sonra da Kıbrıs Türk siyasal yaşamının bir dönüm noktası olan ünlü 'Besleme' krizi…

Milliyet'in Türkiye'deki baskısına ön sayfadan da giren şok edici haber, bir yandan da bana CTP Genel Başkanı Talat'ın 'marâzi toplumuz, terapiye ihtiyacımız var' sözlerini anımsatıyor…

Şu halde garâbet şu ki Sayın Talat, kendi tespitini kendisi yıkıyor!

Bir başka ifade ile: yıllardır bilinen o sosyolojik izahının hakkını, sisteme mağlup santimantal bir şövalye misali bizzat veriyor.

**

Ele aldığıma göre 'utana, sıkıla' bahsetmek üzere olduğum şu haberi hatırlatmam gerek değil mi?

Yalanlanmayan, yalanlanamayan habere göre;

Türkiye'den gelen –ve içme suyu yanında aslında Tarım ve politikalarını da dönüştürmesi beklenen- suyu, parti ve hükümet programı ile 'biz yöneteceğiz' diyen ve medyaya da bu konuda 'milli davranmayı' tavsiye eden Talat, Türkiye'den -tarımdaki ödemelerin sıkışıklığı nedeniyle- 50 Milyon TL "ödünç para" istemiş!

Evet, yanlış duymadınız: 'ödünç'…!

Kimden?

'Kıbrıslı olduğu için bizi en iyi O anlar zannederim' diyerek ağırladığı Kıbrıs İşlerinden de Sorumlu TC Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş'ten…

Genel Başkan nezdinde 'Suyu DSİ yönetsin' diye öneren Türkeş, zannederim bir hayal kırıklığıdır!

"Devletten devlete" ilişki içinde nereye oturduğu anlaşılmayan "Ödünç para talebi" karşısında Türkeş -eğer gülmedi ise- ne düşünmüş, ne hissetmiştir doğrusu tahmin edemiyorum. Sanırım Cumhurbaşkanı Akıncı'nın "dâimi kardeşlik tabii değil… Yavru büyümek ister" tadındaki sözleri gelmiştir aklına…

**

Haberin sarsıcı içeriğine devam edelim;

'2016 yılı içerisinde geri ödemek şartıyla' 50 milyon TL ödünç istemine karşılık Ankara, üç yıldır el atılmayan "tarımdaki reformları yapın, ne parası!" demiş özetle…

Allahtan bu kadarı ifade edilmiş! Ya da sadece bu kadarı yazılmış!

Hani suyu yönetirken tarımı da 'ödünçle' dönüştüreceğiz ya!

**

Bakın haber nasıl bitiyor: "_Ankara'nın, daha önce de tarım için Ziraat Bankası aracılığıyla KKTC'ye 30 milyon TL 'emanet' arpa-buğday fonu sağlamış, 2013 yılına kadar iktidardaki KKTC hükümetleri arpa ve buğdaya ilişkin ödemelerini bu fondan yapmış, bunların satışının ardından da parayı yerine koymuştu. Ancak 2013'ten sonra bu paranın "sıfırlandığı" ve yerine konulmadığı, Ankara'nın da buna sert tepki gösterdiği belirtiliyor. Öte yandan Ankara'nın KKTC için hazırladığı son ekonomik raporda, KKTC hükümetlerinin gerekli reformları yapmaları gerektiğine dikkat çekilirken, Ankara'nın verdiği sözlerde durduğu ancak KKTC hükümetlerinin reform adımlarını atmadığı belirtiliyor. Raporda, 'Bu durum, ahde vefa ilkesine uymadığı gibi, bir güven sorununa da yol açabilecek niteliktedir' uyarısında bulunuluyor_"

**

Anlaşılan halen Türkiye ile imzalayacağı ekonomik program işini siyaseten halledemeyen 'reform hükümetinin' literatür dışı yeni icadı 'ödünç'…

Ya da 'Emanet'…

İngiliz Vali Orr, yazının başında andığım ünlü eserinde "1907 yılına kadar ada, zorunlu giderleri gelirini aşan ve her yılsonunda babasından açığı kapatacak miktarı alan bir delikanlıyla karşılaştırılabilirdi. Açıkçası eğer babası delikanlımıza sabit ve düzenli ödenek verseydi gencimiz, sıkı bir iktisat, kabiliyet ve basiretle kazanma kapasitesini çoğaltıp bakmakla yükümlü olduğu kişileri daha konforlu yaşatabileceği büyükçe bir miktarı her yıl tasarruf edecekti" ifadelerini kullanır.

Bu sözler "Besleme" krizi yaşanmadan tam 95 yıl önce yazıldığı halde "Besleme krizinin" tüm unsurlarından da acıdır.

Ve fakat;

KKTC'nin yeni 'ödünç' istemi; sadece güncel olduğu için değil, yeni bir 'besleme' krizini tetiklemesi bakımından daha da feci bir gelişme..!