Poster tartışan CHP, Kıbrıs'ta da câhil

Türkiye'de Cumhuriyet Halk Partisi, meclisin de kapalı olması münasebetiyle işi gücü bıraktı tam bir aydır "Atatürk Posteri" tartışıyor…

Yok indi, yok çıktı…

Parti Meclisi,Ocak ayı boyunca sırf bunu teâti etmek üzere toplanıp durdu.

Memlekette başka dert yokmuş gibi mevzu, haber bültenlerini işgal etti.

Nihayet müntesiplerinin "Atatürk'ün partisi"iddiasındaki CHP'de poster kabağı, "ispiyoncunun" başına patladı.

Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka'nınanlattığı ama isim vermediği hâdiseye göre CHP'li bir vekil meclisteki odasından "Atatürk posterini" kaldırmış.

Bunu yaparken de "Artık vakti geldi…" mi ne demiş!

Poster krizindeCHP, "ispiyoncu" Ankara Milletvekili Nazlıaka'yı ihraç istemiyle Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk etti.

"Kuşe postere" karşı karar, 54 ''evet'' oyuna karşı, 4 ''hayır'' oyu ile alınmış.

"Mağdur İspiyoncu" şimdi "Bu olay, ismimin Aylin Nazlıaka olduğu kadar gerçek" diyor…

Emine Ülker Tarhan'ın ardından CHP, böylece medyaya verdiği asortik pozlarla dikkat çeken "muâsır bir Cumhuriyet kadınını" da kaybetmiş oldu.

"Nazlıaka" postere kurban edildi.

Böylece Ayşe Arman da önemli bir yıldızını kaybetmiş oldu.

**

CHP, kendisiyle meşgul didişmeleri ile AK Parti iktidarını perçinlerken "demokrasinin bir muhalefet rejimi" olduğu gerçeği dahi artık yâdına değmiyor…

Poster peşinde koşan CHP, dış politikada da öteden beri zır-cahil bir görünüm sergiliyor.

"Sigortacı" yahut bir "eczacı" edasıyla Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğluson Kıbrıs ziyaretinde Kapalı Maraş'ın "öğrenci yurdu" olması tavsiyesinde bulunarak Kıbrıs'taki sempatizanlarını da "hayal kırıklığına" uğratmış, tavsiyesi ile Kıbrıs'ta "sorunun" ne olduğunu zerre kadar bilmediğini ortaya koymuştu.

CHP'nin son Kıbrıs fiyaskosu ise yabana atılır nitelikte değil…

Geçtiğimiz hafta "hükümetten yeterince bilgi alamadıklarını" belirterek sözde birinci elden bilgi almak maksadıyla KKTC'ye gelen CHP'nin Meclis Dışişleri Komisyonu heyeti oldukça tuhaf ve anlaşılmaz bir açıklama yaptı.

Bilindiği gibi zaten CHP'de "Kıbrıs konuşan" dışişleri kadrolarının MHP'den hiçbir farkı yoktur.

Şahindir…

Öte yandan CHP'nin Meclis Dışişleri Komisyonu heyetinin "birinci elden bilgi almak" diyerek geldikleri KKTC'de Cumhurbaşkanı ile ne görüştükleri de doğrusu anlaşılmıyor…

Heyetteki CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz'a göre müzakerelere ilişkin KKTC hükümeti ile muhalefetin farklı yaklaşımları varmış.

Sanırız Sayın Yılmaz, hükümetin KKTC'de Sağ'ı ve Sol'u temsil eden iki köklü geleneksel partiden müteşekkil bir koalisyon hükümeti olduğunu bilmiyor.

Müzakerelerde gelinen son ivmenin harcı olan Ortak Metne imzayı, Kıbrıs'ta Sağ'ın son lideri Derviş Eroğlu'nun attığını da bilmiyor…

Ayrıca CHP, Kıbrıs'taki hangi muhalefetten söz ediyor?

Cumhurbaşkanı Akıncı'nın Partisi TDP mi kastediliyor yoksa "liderinden" ibaret 5 üyeli Demokrat Parti mi?

Yoksa meclis-dışı muhalefet mi denmek isteniyor…

Anlayacağınız karman çorman bir Kıbrıs açıklaması.

Anastasiadis'in şimdiden çok konuşulacağa benzeyen Politis Gazetesi'nde yayımlanan "Mustafa ile Uzlaştıklarımız" başlıklı dünkü röportajı da olmasa CHP'nin hem ne dediği hem de dediği şeyi "dosdoğru" söylemediği varsayılacak…

CHP, Türkiye'de yoluna "posterlerle" devam…