Ağaçlar kurtulsun da 'koşullu' dikkat baki

Yayın Tarihi: 22/06/16 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+
"Perişan halime hiç kimselerden olmadı imdad

Benim arz etmediğim şah, vezir, pâdişah kaldı"

Rıfat Efendi

Piri Reis'in Bin 500'lerin başında kaleme alarak bir geniş versiyonunu da Kanuni Sultan Süleyman'a sunduğu Kitab-ı Bahriye'de Kıbrıs'ın için "böyle yeşil ada görmedim…" diye yazar.

Kıbrıs'a mahsus ne demek istendiği bugünkü satıhta anlaşılmayan "Yeşil Ada" şöhreti de tâ bu dönemlerden gelir.

Oysa pratikte "kuraklık" denerek anlatılmak istenen "su problemi" nedeniyle tarih boyunca ada, nice insansız zamanlar geçirmiş, asıl tabiat "Göç Yasası"nı işletmiştir.

Özellikle İngilizler, Akdeniz'in Sicilya ve Sardunya'dan sonra üçüncü büyük adası olan Kıbrıs'ı yönettikleri dönemde adanın ilk 50 yıl içinde çölleşeceğini defalarca raporladılar.

Hatta bu konuda 1870 doğumlu Sir Charles William James Orr, 1918 yılında bastırdığı "Cyprus Under British Rule" adlı eserinde "vurdumduymaz tavırları nedeniyle Kıbrıslıların" doğal yangınlarla kıyaslanmayacak derecede "ağaç düşmanı" olduğunu açık açık yazar.

Sir, "Bilinçsiz ve bencilce yapılan ağaç kesimlerinden" söz eder ama İngilizlerin Dünya Savaşları için adadan kesip kesip gemilere yüklediği "kıyımlardan" söz etmez.

Yeşil'in her tonuna rastlandığı modern öncesi öykülerde tasvir edilen Kıbrıs'ta Roma döneminde de "maden ve bakır aşkıyla" ağaçların katliama uğradığı yazılıdır.

**

Yangınlar da insanlar kadar olmasa da adamızı kelleştirmiştir.

Nicesi meşhurdur.

Lügatte yangınların coğrafi alanda maddi hasarlara neden olmasından ziyade, orada yaşayan canlılar ve ekolojik denge üzerinde son derece olumsuz etkileri olduğu vurgulanır.

Bizde ise durum Kıbrıs Sorunu nedeniyle daha da karmaşıktır.

Konu ekolojinin ötesindedir.

Kıbrıslılar, Trodos'un rüzgârından ortak yararlanıyorlar ama yanan Trodos ciğerleri için "statü endişesi" ile bir kova suyu birlikte atamıyorlar.

Yanan sadece Ada'nın kadîm ciğerleri değil, yanan biraz da ünlü Yönetim ve Güç Paylaşımıdır…

Yaklaşık on aydır bir türlü fiilen gerçekleşmeyen Güven Yaratıcı Önlemlerin ta kendisidir.

Her yaz ya Kuzey ya da Güney'de çıkan orta\ büyük ölçekli yangınlar ardından küllenen Kıbrıs Sorunu, bu yıl ilk kez açıklanacak "ortak uzlaşılarla" bir referanduma gidebilir mi?

Umulan budur…

Yangınla birlikte Cumhurbaşkanı Akıncı'nın "işbirliği çağrısı"nın nazikçe reddi ile Fransa'dan, İsrail'den hatta İtalya'dan dahi Güney Kıbrıs'a yangın için müdehale devam ediyor.

Yangın ve statü meselesi, tamamen Anastasiadis'in cesur davranamayışından kaynaklandı.

Türkiye'nin "helikopter hazır" teklifine verilen koşullu kabulün de ardında bu temkin var.

"Yanlış anlaşılmasın oradaki Denizlerden su bile almayız" diyebilen bir Sözcü'leri varken gecikmeyle, yaşanan diplomatİk tedirginliğe şaşırmamak gerek!

Daim egemenlik gölgesi altında Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Rumların bu gidişle akıbeti, son tahlilde Soli ile Vunililerin unutulmaz inatları ile yok oluşa sürüklenişi hikâyesine dönecek.

Mari patlamasında kuzeyden elektrik almayı kabul etmişken, şimdiki yangında da kuzeyden yardımı red ile Türkiye'den gelen çağrıya verilen yanıtta da "siyasi pozisyon" koruma endişesi gözleniyor. Eğer öyle olmasa idi Kuzeyden araçlar 48 saat önce Güneye geçer ve Türkiye de uluslararası müdehale ekibine ardından dahil olurdu. Yine tersten bir süreç zorlaya zorlaya şerhli yaşanıyor.

Hüsn-ü niyet, zor zamanlarda "ortak hareket etmekle" ölçülür.

Diplomasi enstrümanında buna "krizleri fırsatlara çevirmek" denir.

"Özen" ve "dikkatin" kalıcı hasarı sayılmazsa söylenmesi gereken "ağaçlar kurtulsun da nasıl kurtulursa kurtulsun"..

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.