İyi niyet: Biz de bayrak indirelim!

Yayın Tarihi: 24/06/16 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+
"Nereye gittiğini bilen adama bütün dünya yol verir"

Ralp W. Emerson

Ciddi hayal kırıklığına uğradık.

Bu, ne GSM'lerin kullanılabilmesi gibi duvara toslayan Güven Yaratıcı Önlemlere benzer ne de Güney Kıbrıs'taki seçim sonuçlarının anlamına… Cumhurbaşkanı Akıncı'nın İstanbul'daki BM İnsani Zirvesi'ne katılımı ile yaşananlara da benzemez.

Bu doğrudan insanla, tabiatla, halklarla, ortak vatanla ilgilidir.

Trodos'larda net dört gün süren yangın ada ciğerlerini kavururken bu yıl referanduma gitmeyi hedefleyen liderler daha evvel de dediğimiz gibi "bir kova suyu" birlikte atamadı.

Anastasiadis'in Türkiye'nin yardım teklifine fiilen anlamı red olan yanıtı değil; içte Kıbrıslı Türklerle hiçbir surette yangına yönelik işbirliği yapamaması, korkması, çekinmesi, hatta yangın için gönüllü başvuran 200 Kıbrıslı Türk'e de 'sadece 20'nizi kabul edeceğiz' yaklaşımıdır her şeyi mahveden…

Bu noktada Cumhurbaşkanı Akıncı'nın konuyla ilgili yaptığı son açıklamasında geçen "Beni dönüp kimse aramadı…" ifadeleri ise hem irdelenmeli hem de bu şekilde "açıkça" yazıldığı için sorgulanmalı…

Yapıtlığı teşekkür açıklamasında "Kıbrıslı Türkler dışında" herkese teşekkür eden Başkan Anastasiadis'in yaklaşımı; birlikte tiyatro seyretmek, konserlerde maziyi yâd etmek; kadeh tokuşturmak, çocuklarla balon uçurmak ve hatta yeni yılda Türkçe ve Rumca toplumlara hitap edebilmek gibi "yıldızların" dizilimine ilham veren "vitrini" de mahvetmiştir.

Adanın Güney ile Kuzey liderliği "ortak kimyasına" rağmen işbirliği yapamamıştır. Bu da olası çözüme yönelik kişiler nezdinde zaten var olmayan, kırılgan "inancı" da özellikle Kuzey'de yıkmıştır.

Dünya Bankası, liderlere olası çözümde Kıbrıs Türk Kurucu devletinin ilk beş yılda ekonomik olarak "çökeceğini" sunsa bu kadar yıkıcı olamazdı!

Esas tablo ardından bundan sonra Kıbrıs'ta liderlerin yapacağı her sözde sosyal etkinlik ve "hoş foto servisi" dalga konusu olmakla kalmayıp yadırganacaktır da…

Vicdanı sızlatan alenîlik, siyasi propaganda yoluyla kolay kolay unutturulamaz. Yanan ağacı söndüremeyen liderler, hangi yüzle fidan dikecek?

Trodos'larda küllenen uluslararası aktörlerin de samimiyet testinden kaldığı Kıbrıs Sorunudur.

Türkiye'nin yardım teklifinin reddi değil, asıl mesele budur…

Ayrıca Kıbrıslı Türklerin dışlanarak -yani "yardım istekleri" yok sayılarak- Kuzeyinde sözde "işgalci" olan Türkiye'nin Güney'de yangına müdahalesi de bambaşka bir resim olacaktı. Türkiye'den gelen 3 numaralı "borulu" suyun ardından belki de diplomatik çevreler yangın müdahalesine –gülümseyerek- "4. Barış Harekâtı" diyecekti.

Türkiye, "Ormanlar ortak değerledir" vurgusu ile Fransa'dan bir gün uçak bekleyeceğinize kırk dakikalık mesafeden gelelim, dedi.

Güney Kıbrıs'ın ise tuhaf yanıtı yangını söndürmek üzere kullanılacak suyun "Kıbrıs Cumhuriyeti" suları (Larnaka)'dan alınmasını istemesi; olası ikmalde Kuzey'deki Ercan Havalimanı'nın kullanılmaması gibi -İsrail benzeri- "insani" yardıma, "siyasi" şart koşan bir tutum sergiledi.

Hala biri çıkıp pratikte "sorti" işini de anlatmıyor: Eğer maksat yangını söndürmekse- Güzelyurt'tan su almanın olası Türkiye müdahalesinde daha avantajlı olacağı malum…

**

Bu hikâyede anormal olan sadece Güney'in bu tutumu değildir.

Kıbrıs Türk tarafının, Türkiye'nin Orman Bakanlığı üzerinden yaptığı teklife "Şartlı Kabul" diye verilen ve "diplomatik" şaheser niteliğinde yazılan yanıtı da ilk anda kavrayamadığı anlaşılıyor…

Yangın işini "yormada" en ilginci yine bazı CTP'li arkadaşlar… Onlara artık 'serbest radikal' de denemiyor maalesef… O nedenle bu konuya pek girmeye takat kalmadı.

**

Şimdi komşu "ulusal yas" ilan etti. Cumhuriyet bayraklarını yarıya çekti. Bizde bayrak indirelim.

Hep övündüğümüz o ünlü "iyi niyet" ispatı olur!

Doğrudur: "Cihan yansa, dünya kül olsa umurum değil" diyen Anastasiadis her şeyi mahvetti…

Ama Kıbrıs Türk tarafı da şaşkınlık veren "ısrarının" dayanılmaz "kör edici" etkisi nedeniyle hayal kırıklığına uğramıştır.

Nitekim "illa olsun", "illa olsun" diyerek başarsaydık buna "zafer" diyecektik. İlk akşam da üstelik bunun antrenmanını yapmaya başlamıştık.

Şimdi biraz da "başaramadığımız" için "insanlık" demekteyiz.

İnsanlık diye "Kıbrıs Sorununa" derler…

Önceki Başkan Hristofyas'ın başını, Mari"deki Evangelos Florakis Deniz Üssü'nde meydana gelen patlama yakmıştı. Babasını "Şahali" ailesinin büyüttüğü Anastasiadis'i de Trodos felâketi yakmışa benziyor…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.