Junker Kıbrıslılarla dalga geçiyor

Yayın Tarihi: 27/03/17 07:30
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Avrupa Birliği'nin mülteci krizinin yükü altında çatırdamaya başladığı hatta yarığın derinleştiği ifade edilse de mental sorun daha dipte yatıyor.

Avrupa, geleceğini 1957 tarihli Roma Anlaşması'nın 60. yıldönümü nedeniyle kutlarken bile sancılı…

Malum geçtiğimiz gün İtalya'da "Roma Bildirgesi" için bir araya gelen AB liderleri, ortak kanaatle "vitrini kurtarmayı" bile zor başardı.

Polonya'nın "bu birlik kaç vitesle yol olacak" itirazları gölgesinde imzalanacak bildiri çoklarının nazarında hedefinden şaştı.

Roma Antlaşması'nın 60. Yıldönümüne Brexit müzakerelerini önümüzdeki günlerde başlatacak olan İngiltere Başbakanı May'in katılmayışı esas burukluk değil.

Birlik, AB'nin temellerini atan Roma Antlaşması'nın 60'ıncı yıl dönümünde Birliğin sözde gelecek 10 yılına yön verecek metne dahi krizsiz imza atamıyor.

Roma bildirgesi geleceğe yönelik 27 ülkeli Avrupa Birliği'nde beraberliğe şeklen bile vurgu yapamıyor.

Zirve öncesi yaşanan ve yönetilmesi çığırından çıkan krizler, Brexit sonrası birliğin hedeflerinin açıklandığı "Beyaz Kitabın" ruhundan da yoksun.

Merkel "güvenlik" ve "güç" diyor ama hayatının yarısını "demir perdenin arkasında" geçiren Konsey Başkanı Tusk'ın umurunda değil…

Ne yapsa görüntüyü dahi kurtaramıyor.

**

Yaşadığı sancının ötesi tüm dünyanın gözünün içine baka baka yaşadığı sarsılışa "daha fazla siyasi entegrasyon" reçetesi biçen birlik oysa bunu bile tam anlamıyla anlatabilmekten yoksun bir görünüm sergiliyor.

Bunun en somut örneği ise-her mevsim Afrika tozu yediğimiz halde- Batı için önemi Hristiyanlığın Avrupa'ya geçtiği coğrafya olmakla sınırlı Kıbrıs hakkında edilen lakırdılar.

"Yüzüncü yılımızı da kutlayacağız korkmayın" diye alelade halkla ilişkilere geçen Avrupa Komisyonu Başkanı Juncker ve İnsani Yardım ve Kriz Yönetiminden Sorumlu Üyesi Stylianides, geçtiğimiz hafta kaleme aldıkları "Avrupa'nın Geleceği" konulu ortak makalelerinde birliğin kendi içinde dayanışmasından ve bunun öneminden söz ediyorlar.

Bunu yaparken üstelik geçtiğimiz yaz aylarında Kıbrıs'ta çıkan yangını örneklemeye çalışacak kadar da küstahlar…

Bilmediklerinden değil. Küstahlıktan!

Makalede uzun bir süre "insanların bekledikleriyle Avrupa'nın verebildikleri arasında bir boşluk olduğundan" söz eden Brüksel'in üst düzey bu bürokratları Avrupa'nın tek başına tüm sorunları çözebileceği varsayımıyla hareket edilmemesi gerektiğini vurguluyorlar.

Ulus devlet konseptine geçen bizzat kendileri olduğu halde ekliyorlar: "Ne de bireysel olarak ulus devletlerin her şeyi tek başlarına yapabileceklerini düşünmemeliyiz".

Utanmıyor, sıkılmıyor yazarken Junker.

Şöyle devam ediyor: "Örneğin geçtiğimiz yaz Kıbrıs'taki büyük orman yangınını ele alın. AB Sivil Koruma Mekanizmasının yardımı bu yangının söndürülmesinde önemli rol oynadı. AB dayanışmasının ve sorunların çözümünde AB'nin anahtar rolünün somut kanıtıydı".

**

Müzakere masasında müktesebata iskemle çeken ve Doğu Akdeniz'de Amerika ile baş edebileceğini varsaydıkça dışlanan -ama buna da çöken Transtalantik işbirliği" kılıfı ile teselli arayan AB ve temsil ettiği Junker, Kıbrıs'ta geçtiğimiz aylarda çıkan yangının Kıbrıs sorununa ilişkin halklarda ne gibi psikolojik hasarlara neden olduğunun dahi farkında değilmiş gibi yapıyor.

Sorunların çözümünde AB'nin anahtar rolünden Kıbrıs'taki yangından bahisle söz eden Junker, koca ünvanlıyla döşediği makale ile adeta bizimle dalga geçiyor.

Trodos'larda net dört gün süren yangın ada ciğerlerini kavururken ilk fırsatta referanduma gitmeyi hedefleyen liderler "bir kova suyu" birlikte atamamıştı oysa…

Bir AB ülkesi başkanı olarak yangın sonrası yaptığı teşekkür açıklamasında "Kıbrıslı Türkler dışında" herkese teşekkür eden Başkan Anastasiadis'in yaklaşımı ise"toplum lideri" dediği Cumhurbaşkanı Akıncı ile birlikte tiyatro seyretmek, konserlerde maziyi yâd etmek; kadeh tokuşturmak, çocuklarla balon uçurmak ve hatta yeni yılda Türkçe ve Rumca toplumlara hitap edebilmek gibi "yıldızların" dizilimine ilham veren ünlü "vitrini" de mahvetmişti.

Junker'in"AB Dayanışmasına misal"diye örneklemeye çalıştığı ünlü yangında yanan şey sadece Ada'nın kadîm ciğerleri değildi.

Biraz da ünlü Yönetim ve Güç Paylaşımıydı kül olan oysa…

"AB adına" iki yıldır dosdoğru gerçekleşmeyen Güven Yaratıcı Önlemlerin ta kendisiydi.

Ama yine de utanmıyor ve böyle yazıyor Junker...

Gavurun hiç utanması yok…

Hiç.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.