Doğu Akdeniz'de CHP'yi anlamak

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "akıl almaz" denerek yaptığı son Doğu Akdeniz açıklaması çok popüler…

Birçok ülkenin zengin petrol ve doğal gaz kaynakları nedeniyle Doğu Akdeniz'de yer aldığını söyleyen Kılıçdaroğlu, sadece Türkiye'nin bu bölgede yer almadığını ifade etti.

Ortalık karıştı.

Herkes bir yanıt çekiyor.

Kılıçdaroğlu'na tepkiler ilginç!

Mesela Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, "Sayın Kılıçdaroğlu bizim ve KKTC'nin haklarını koruyan Fatih, Yavuz ve Barbaros'u Yunan gemisi sanıyor herhalde" diye çıkışıyor.

AK Parti Sözcüsü Çelik, "bu ölçekte bilgisizlik CHP adına da kabul edilemez bir durumdur" diyor.

Sayın Fatih Dönmez de benzer şeyler söylüyor.

**

Tabi bizim kalebend-liğimiz Doğu Akdeniz olduğundan adımız gibi bildiğimiz literatür gereği bu numaraları yutmamız öyle çok kolay değil!

Bu tartışmaya da siyaseten bakacak değiliz.

Çünkü çoğumuz önceki şartlanmalarımıza göre tavır alıyoruz. Eğer hazırlıksız insanlar isek ortama, rüzgâra uyuyoruz. Fakat birtakım tecrübeler geçirmişsek bir işin arkasında ne olduğuna dair kafamızda daha açık şeyler olabilir.

Kamuoyu çoğu kez birtakım haberlerin ne olduğuna dair aslını bilme şansına sahip değil. Biz birçok şeyi, artık toplumda tesir uyandırması imkânsız olduğu zaman öğreniriz.

Bu dünyanın her yerinde böyledir.

Şimdilik buralar sıcak ve Doğu Akdeniz'de herkesin ayranı kabarmış durumda…

Hükümettir ana muhalefettir. Birbirini suçlar. Mugalata yapar vesair.

Berisi gerisi propaganda.

**

Kılıçdaroğlu tam olarak "Doğu Akdeniz'de zengin petrol var, doğal gaz yatakları var. Amerika orada, Yunanistan orada, Kıbrıs Rum Yönetimi orada, Mısır orada, Katar orada... Hepsi orada. Bir tek devlet yok, Türkiye! Niye yok? Başarılı dış politika güdüyorlar sözde. Niye yok? Hangi gerekçeyle yok Türkiye orada?"demiş…

Kılıçdaroğlu'nun Kıbrıs konularında nice gafı malum. Ve fakat bu tespit'söylenecek şey değilse de' tam olarak doğru!

Türkiye "burada" olmadığı için 'biz de varız' demeye gelmedi mi gemileri ile zaten?

Yani herhangi bir masada olmadığı için!

Yani "dışlandığı" alanda sahayı dengelemek için.

Daha "Albayrak" bile enerji Bakanı değildi. Bu sondajlar başlayacaktı.

**

Daha gerisi var.

Türkiye'nin İsrail'le arası iyi idi. "One Minute" yoktu. Mavi Marmara tantanası kopmamıştı.

Bu gaz meselesinin sözde ciddiyeti o zaman da vardı.

Hatta bilahir AB'nin tek "komünist" lideri Rum Başkan Hristofyas AB dönem başkanlığını falan üstlenmek üzereydi.

Namı 'baron' Sinirlioğlu, dışişlerine hâkimken neden İsrail ile Doğu Akdeniz konusunda oturup anlaşmadık?

Açık, gizli…

Bizi kim, hangi kadrolar aracılığı ile durdurdu bu konularda…

En acı soru şudur: Bugün, dönemin Bağlantısızlar Hareketi ile tâ Makarios'tan beri Filistin'e destek veren Kıbrıs Rum Yönetiminin İsrail ile Doğu Akdeniz'de el ele kol kola ne işi var?

Bunu kimin havsalası alabiliyor!

"Müflis"Çipras'ın üçlü dörtlü enerji zirvelerinde verdiği o fotoğraflardan bugünlere geldik.

**

Bu kadarı bir şey değil.

Beteri var!

Sünni İslam yayı haritada kendini şekillendirmişken; daha Arap baharı fırtınası kopmamışken; yani eski NASA çalışanı merhum Mursi yaşar ve iktidarda iken…

Demek isteriz ki her şey -Şam'da namaz kılabilecek kadar ala- güllük gülistanlık iken "kardeş" Mısır ile aslı astarı suni bir gerilim meselesi olan Doğu Akdeniz ve parselleri konusunda Türkiye'nin daha o zamandan anlaşma-mış olması garip değil mi?

Neden bugünlere geldik?

Bunlar yaldızlı dış politika yazarları tarafından bile -Kıbrıs özelinde- dosdoğru irdelenmiş, meseleler değildir.

Türkiye'de hükümet cephesinin CHP'ye Doğu Akdeniz tepkisi tutarsız.

Ce-Ha-Pe başka bir şey diyor…

Çünkü gerçekten de Türkiye'nin Akdeniz'e kıyısı olan ülkelerin ekonomik lideri olacağı tartışılmıyor muydu?