At pazarlığı ve sorulması gereken soru...

Yayın Tarihi: 14/07/15 08:13
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Birisi "UBP maşa olmaz diyor", diğeri "içime sindiremiyorum" diyor, bir başkası "Şafak Nöbetine gelsinler de görelim" diyor.

Her kafadan bir ses çıkıyor, herkes gerek sosyal medyada gerekse de yazılı basında bu konuyla ilgili kafa patlatıyor.

Kurulacağı geçen Perşembe günü büyük bir müjde gibi lanse edilen 'CTP-UBP' koalisyonundan bahsediyorum.

Gittik sonra bir 'at pazarlığına' dönüşen bu süreci, her iki partiden de, kuracakları koalisyondan da zerre medet ummayan birisi olarak Brezilya Dizisi tadında takip ediyorum, onu da yeri gelmişken yazıma ekleyeyim…

Geçen hafta sonu iki partinin ağır toplarının karşılıklı atışmasıyla daha kurulmadan bozulma aşamasına giren bu hükümet ile ilgili tartışmalar sürerken esas sorulması gereken soruyu mecliste temsil edilmeyen Sosyal Demokrat Parti (SDP) Genel Başkanı Tözün Tunalı dün yazılı bir açıklama yaparak sordu; "CTP-DP koalisyonu neden bozuldu?"

Tunalı'ya yaptığı açıklamada CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat'a açıkça şunu da sordu; "Türkiye DP'yi istemediği için mi UBP tercihi yapıldı?"

Dünya görüşü, Kıbrıs sorununa bakışı, özelleştirmeler ve daha birçok konuda nerdeyse tıpatıp ayni olan bu iki partiden neden çok tartışılan UBP kararı alındı?

Tunalı'ya göre gerek CTP'nin başına tekrardan Talat'ın gelmesi gerekse de başbakan ve yardımcısının istifaları Ankara'dan gelen bir emir olabilir.

2013 yılında, seçimlerden sonraki ilk koalisyon görüşmeleri zamanında yaşanan ve Kıbrıs Türk siyasi tarihine 'Alo ben Beşir' vakası olarak geçen telefon hadisesinden de hatırlanacağı üzere, Türkiye Hükümetlerinin KKTC'de kurulacak hükümet çalışmalarına müdahil olması yeni değil.

Hatta kurulacak olan her hükümetin Ankara'dan onay aldığını ve oradan gelen talimatlar yönünde şekillendiğini sadece bu satırların yazarı değil, cümle alem bilmektedir.

Dolayısıyla Tözün Tunalı'nın açıkça sorduğu "DP'yi Ankara mı istemiyor da tercih UBP'den yana kullanıldı?" sorusu oldukça yerindedir.

Tunalı açıklamasında, DP'nin TC Yardım Heyeti ile ilgili yaptığı sert çıkışların bu seçime en büyük gerekçe olduğunu da vurguluyor.

Öyle ya, daha geçen hafta yeni bir vizyon çalışması açıklayan Demokrat Parti, 75 sayfalık o çalışmada hem TC yardım heyetinin KKTC üzerindeki olumsuzluklarına hem de yine elçilik tarafından hazırlanan ekonomik raporlar üzerindeki hesap yanlışlarına dikkat çekmişti.

Dahası, Demokrat Parti'nin 2011 yılında 'yardım heyeti kapatılsın' diye Kuğulu Park'a çadır kurduğu ve imza topladığı hala daha hafızalarda.

Ancak CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat'ın da Serdar Denktaş'ın 'yardım heyeti kapatılsın' şeklindeki açıklamasına destek verdiği, bu yönde bir açıklama yaptığı basına yansımıştı.

Yalnız Talat, söz konusu kurumun 'gözlem heyeti' şekline dönüşmesini de sözlerine eklemişti.

Türkiye'nin bunu nasıl anladığını ne düşündüğünü bilemeyiz ancak elimizde olan şey adanın kuzeyinde kurulmuş en büyük iki partinin kör topal da olsa bire şekilde bir koalisyon çalışması yaptığı gerçeğidir.

Kaderin garip bir cilvesi olarak, bizdeki en büyük iki parti koalisyon görüşmesi yaparken, Türkiye'de de 7 Haziran seçimlerinden en büyük iki parti olarak çıkan Ak Parti ve Cumhuriyet Halk Partisi de koalisyon görüşmesi yapmaktadır.

Birbiri için olmadık lafları eden, mecliste birbirlerinin üzerine yürüyüp kavga eden, hırsızlıkla suçlayan bu dört partinin nasıl olup da koalisyon peşinde olduğunu ben açıklayamam ancak bir gün sebebini öğreniriz diye düşünüyorum.

Bu sürecin sonunda ne olur ne biter hep birlikte izleyip göreceğiz artık…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.