Kritik günde kritik ziyaret...

Yayın Tarihi: 20/07/15 09:02
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Bugün 20 Temmuz…

1974 müdahalesinin üzerinden 41 yıl geçmiş.

O gün, 15 Temmuz faşist Yunan Darbesinin yol açtığı bir takım gelişmelerden sonra Türkiye Garanti ve İttifak Antlaşmalarının getirdiği hakla adaya müdahale etmiş ve sonrasında bugün 41.yılına geldiğimiz fiili durum ortaya çıkmıştı.

Bu müdahalenin ve onun getirdiği olumsuz sonuçları size anlatıp, zaten bildiğiniz şeyleri tekrar etmek niyetinde değilim.

Benim vurgulamak istediğim nokta, bu günün, bu küçük adanın bir yarısında 'bayram' bir yarısında ise 'matem' olarak kutlanması durumudur.

Bir yandan, belki de tarihin en olumlu en sonuç alınabilme ihtimali olan müzakere süreci devam ederken, diğer yandan iki tarafta siyah ve beyaz gibi yapılan bu kutlamaların kime ne yararı olacaktır?

Hayır, 'kutlayan kutlar, matem tutan da tutar' diyerek ne kadar devam edebiliriz bilmiyorum.

Bizim içimizde kutlayanların, kutlamayanlarla kavgası ne kadar daha sürecek ve sonunda bize ne yararı olacak onu da bilmiyorum.

Ancak bildiğim şey, devam etmekte olan ve bahar havası tadında giden müzakerelerin bir sekteye uğraması ihtimaldir.

Malumunuzdur, bugün Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'da bu kutlamalara icabet edecektir.

Haberin Cuma günü yansımasından sonra, Rum tarafında kıyametler koptuğu da bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır.

Nereden bakarsanız bakınız, Erdoğan'ın bu ziyaret sırasında iki dudağının arasından çıkacak olan her lafın son derece büyük önemi vardır.

Rum Basını ' Erdoğan iyi devam eden müzakere sürecini havaya uçuracak' şeklinde yaygara yaparken, ayni Erdoğan'ın özellikle Annan Planı döneminden yaptığı çıkışlarla Kıbrıs sorununda bilindik Türk tezlerinin dışına çıkarması hala hafızalardadır.

Ancak Erdoğan ve onun AK Parti'si, özellikle 2008'den sonra eski 'şahin' politikalara dönerken, 'Besleme' krizi ile başlayan Kıbrıslı Türklere sürtüşmesinin nelere gebe olacağı bu ziyaret öncesinde zihinleri kurcalamaktadır.

Kısacası, Erdoğan'ın bugün yapacağı ziyaret son derece kritik bir dönemde son derece kritik bir anlam taşımaktadır.

Eğer Rum Basınının korkuları gerçek olur da süreç yapılacak olan açıklamalarla havaya uçarsa, bu durumda Kıbrıs sorununun çözümü ile ilgili son treni de kaçırmış olabilir miyiz diye düşünmek pek de saflık olmaz.

Peki, son dönemde özellikle muhalefet tarafından 'Kıbrıs'ı satıyor' şeklinde bilindik milli dava jargonları iler saldırılan Erdoğan, ileri, süreci daha da hızlandıracak olumlu bazı kritik açıklamalar yapabilir mi?

Bunu elbette bugünün sonunda çok daha iyi görme şansına sahip olacağız ancak fazla umutlu olmak için pek de sebep yok.

Son dönemde, muhalefet tarafından özellikle 'Kürt açılımı' konusunda hem milliyetçi kesimler hem de HDP tarafından çok eleştirilen; seçim sonrası hala daha kurulamayan ve muhtemelen Kasım ayında bir erken seçim olma ihtimaliyle sıkıntılar geçiren Erdoğan'dan bir açılım beklemek mümkün mü?

Soruyu daha açık sormak gerekirse, Türkiye'de hala daha 'milli dava' diye düşünülen hassa Kıbrıs Davasında yeni bir tartışmaya girmek Erdoğan'ın işine gelir mi?

Yoksa şimdiki durumun devamı en iyisi mi?

Yani, 20 Temmuz gelir geçer, 21 Temmuz olur, müzakereler devam eder, gideceği yere kadar gider mi?

Öte yandan, son günlerde gerek KKTC'de kurulan geniş tabanlı hükümet, gerekse de hellim tescili konusunda iki taraf arasında varılan mutabakat sonrasında Kıbrıs sorununda zaten pişmekte olan 'yemeğin' artık servis aşamasına geçmesi an meselesi olabilir…

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın son açıklamasında da vurguladığı 'aylar içinde çözüm mümkün' lafı gerçeğe dönüşür mü?

Bekleyip göreceğiz…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.