Eide'nin açıklamaları...

Yayın Tarihi: 24/07/15 08:06
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide ve Özel Temsilci Lisa Buttenheim önceki akşam saatlerinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyini Kıbrıs konusunda gelinen son durum konusunda bilgilendirdi.

Haberi gece yarısından sonra düştüğü için Eide'nin açıklamaları dünkü basınımıza yansımadı.

Bana göre Eide'nin açıklamaları, belki bilindik jargonlar içinde kendi iyi niyetini kendi lafları ile besler görülebilir ancak satır arasında ettiği şu laf oldukça dikkat çekicidir;

"Pazartesi günü yapılacak olan liderler görüşmesini iple çekiyorum."

Demek ki bizim Eide bu işlerden benden beter heyecanlanmış, görüşme ister…

Doğrusunu söylemek gerekirse adam haklı da…

Filhakika, BM Güvenlik Konseyinin 5 daimi ve de 10 geçici üyesinin "artık zaman kalmadı", "fırsat kaçırılmasın" "taraflar arasındaki yeni ve samimi tonunu fakındayız ve alkışlıyoruz" gibi çok cesaret verici kelamlar ettiğini söyleyen Eide, bu kadar laftan sonra açıkça heyecanını belli ediyorsa bunda bir hikmet vardır diye düşünmek istiyorum.

Biliyorsunuz, Rum tarafı görüşme sürecine 'zaman sınırlaması' getirilmesi konusuna karşı çıkıyor.

Bunun sebebini anlamak çok da zor değil.

Eğer bir zaman sınırlaması konur, o süre sonunda bir plan ortaya çıkmak zorunda kalır da iş referanduma giderse, Rum tarafının bir kez daha 'hayır' deme lüksü asla olamaz.

Basında görüyorum, bazıları 'bakın göresiniz olası bir referandum da yine hayır diyecekler' diye yazıp çiziyorlar.

Bence boşuna konuşuyorlar, bunun olması mümkün değildir zira iki kez hayır demeyi kimse kimseye açıklayamaz.

Hal böyle olunca, bir gazeteci söz konusu 'beylik' sorusunu bilgilendirme sonrası Eide'ye yöneltmiş, 'herhangi bir zaman limiti konuşuldu mu' diye sormuştur.

Eide de cevaben "bir zaman limiti olmaması konusunda hem liderler, hem ben hem de ekibim ayni görüştedir" demiştir.

Eski Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu'nun süreç ile ilgili yaptığı hemen tüm açıklamalarda 'zaman limiti olmalı' lafı geçerken, şimdilerde olmaması için 'fikir birliğinde' olmak değişen bir Kıbrıs Türk politikası olarak nitelenebilir.

Bu noktada geçen hafta adaya gelen AB Komisyonu Başkanı Juncker'in şu açıklamasını hatırlatmak gerekiyor.

Ne demişti Juncker?

"Uzlaşmaktan korkmayın. Biz her gün AB'de birçok konuda tartışıp, uzlaşı arıyoruz, buluyoruz."

İşte o yukarda Eide'nin söylediği ve BM Güvenlik Konseyinden alkış alan 'yeni ve samimi ton' budur.

Müzakere dediğiniz şey bir 'al-ver', bir 'kazan-kazan' işidir.

Alırınız, verirsiniz ve bu işin sonunda her iki taraf da kazançlar elde ederek amacına ulaşır.

Bir tarafın çıkar diğerinin zarar ettiği bir anlaşmanın yaşama şansı sıfırdır.

Ve yine ne dedi Eide?

"Taraflar basit problemler yerine resmin bütününün farkındadırlar."

Yani 'at pazarlığı' yerine, bu işin sonunda ulaşılacak anlaşmada kim ne kazanacak, toplumlar ne kadar bu işten fayda görecek noktasıdır bu.

Ve bu şekilde, iyi niyetle, samimi şekilde, karşılıklı saygı çerçevesinde giden bir sürecin eninde sonunda başarıdan başka bir meyvesi olamaz.

Benim şahsi görüşüm uzun süredir müzakere masasında pişirilen yemeğin servis edilme aşamasına gelmiş olması ihtimaldir.

Cumhurbaşkanı Akıncı'nın yaptığı "masada görüşülmeyen hiçbir şey kalmadı" açıklaması bunu doğrular niteliktedir.

Önümüzdeki aylarda ortaya bir plan çıkması ve ardından bir referandum beklenebilir.

Ağustos ayı, gerek BM gerekse de AB diplomatlarının tatil yapma ayıdır.

Dolayısıyla o ay biz ölümcül sıcaklarla uğraşırken, Kıbrıs sorununda da yaprak kıpırdaması zor ihtimaldir.

Ama sıcaklar bitip, Eylül ayı geldiğinde, Kıbrıs'ta değişim rüzgârlarının esme ihtimali son derece yüksektir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Ulaş BARIŞ yazıları