Liderlere düşen sorumluluk...

Yayın Tarihi: 11/09/15 08:06
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Çarşamba günü Atlılar Köyünde bir etkinlik düzenlendi.

Birleşik Kıbrıs Partisi (BKP) ile Güneyin en büyük iki partisinden birisi olan AKEL'in düzenlediği etkinlik maalesef bölge halkının tepkisi nedeniyle amacına tam olarak ulaşamadı.

Bana göre bir kırılma anı olan bu etkinlik için çok şeyler yazılabilir ve de söylenebilir.

Çorbada tuzum olsun diye iki kelam edeyim diye bu yazıyı yazıyorum.

Elbette orada en sevdiklerini kaybeden insanlarımızın yaşadığı acıları bizim bilmemize imkân yoktur.

Ancak bu durum empati yapmamızı engellemez.

Orada 127 masum insan, faşist EOKA-B çetelerinin insanlık dışı katliamına uğramışlardır.

Aynı faşist EOKA B'nin o dönemde öldürdüğü Rum sayısı binlerle ifade edilmektedir.

15 Temmuz 1974 darbesi ile başa gelen bu eli kanlı faşist grup sadece Türkleri değil Rumları da katletmiştir.

Bu bağlamda AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu'nun etkinlik sırasında sar ettiği 'öldürülen Rumların hesabının tüm Kıbrıslı Türklere kesilemeyeceği gibi öldürülen Türklerin de hesabı tüm Rum toplumuna mal edilemez' lafı son derece önemlidir.

Ayrıca doğrudur da.

Zaten doğru olduğunu düşünmüyorsak hiç barışmayalım, boşuna müzakere etmeyelim.

Etkinlik için zamansızdı, erkendi şeklinde gelen eleştirilere katılmıyorum.

Ben bu işlerin zamanı olduğunu düşünenlerden değilim.

Tarihe bakacak olursak, Almanya 1933'ten itibaren sistematik olarak Yahudileri baskı altına almış, 1942'den itibaren de toplama kampları kurarak gaz odasında yok etmiştir.

Tarihin bu en büyük soykırımında toplamda hayatlarını kaybeden insan sayısı resmi rakamlara göre 7 milyon civarındandır.

Bazı gayri resmi rakamlara göre sayı 17 milyona kadar çıkmaktadır.

2.Dünya Savaşı'nın bitiminden 25 yıl sonra, 1970'te, zamanın Federal Almanya Başbakanı Willy Brandt yaptığı Polonya ziyaretinde, Yahudilerin Almanlara karşı direndiği tek yer olan, yaklaşık 2 milyon Yahudi'nin hayatını kaybettiği Varşova'daki Yahudi Gettosunda bulunan anıt mezarı ziyaret etmiştir ve dünyanın gözü önünde gözyaşları içinde yere diz çökerek tüm Yahudi halkından özür dilemiştir…

Brandt'ın anıt önünde yere diz çökmüş ağlarken çekilen fotosu hiç kuşku yok ki tarihin en çarpıcı fotolarından biri olmasının yanı sıra tarihin en çarpıcı anlarından birisidir de…

Soykırım ile özür arasında geçen süre sadece 25 yıldır.

Ne oldu sonuç olarak?

Almanya ile İsrail dost birer devlet halinde, geçmişin acılarını affederek yaşamaya devam etmektedirler.

Elbette ki yaşananlar unutulamaz, kaybedilen en değerli varlıklar bir daha asla geri gelemez ama hayat bir şekilde devam etmektedir.

Atlılar'daki eylemin tek eleştirilecek tarafı iyi organize edilmemesi olabilir.

Bunu dün bir açıklama yapan BKP de dile getirmiştir.

Bazı eleştiriler de o acılı insanların fikirlerinin alınmaması için yapılabilir ancak bu katledilen insanlar tüm toplumun, hepimizin kayıplarıdır, ortak acılarıdır.

İşi kişiselleştirmenin kimseye bir fayda getirmeyeceği açıktır.

Bu minvalde bana göre yaşanılan bir kırılma anıdır ve bundan sonra iş dönüp dolaşıp iki toplumun liderine düşmektedir.

İki lider biraz da tartışmalı bir şekilde açılan bu yoldan ilerlemeli, bu acılı insanların hassasiyetlerini de göz önüne alarak bir özür dileme sürecini başlatmalıdırlar.

Bakınız, kimse bu insanlardan yaşanılanları unutmasını isteyemez.

Belki affetmelerini de bekleyemez ancak en azından her iki toplumda da bu acıları yaşayan insanların üzüntülerini hafifletecek bazı girişimler yapılabilir.

Bunlardan bir tanesi Güney Afrika'nın Apartehid yönetimi sonrası kurulan ünlü 'Hakikat Komisyonları' benzeri bir yapı olabilir.

Konunun uzmanı değilim ancak gerçeklerin tüm çıplaklığı ile anlatılması, toplumların bu konuda birbirleri ile yüzleşip özür dilemesi, amaç edilen barış ve uzlaşı için hayati önem taşımaktadır.

Yoksa böyle kin ve nefret duyguları içinde, geçmişin hesaplarını görmeden kurulacak bir düzen eninde sonunda yıkılmaya mahkûmdur.

Dolayısıyla, bu konudaki sorumluluk özelde iki lidere, genelde de tüm topluma düşer.

Ancak bu konunun özelden başlamaya ihtiyacı olduğundan, iki lideri bu konuda adım atmaya çağırıyorum.

En az müzakereler kadar önemli olan bu konuda tabuları yıkacak adımlar atılmalı, belirli bir metodoloji izlenip, bir özür dileme süreci acilen başlatılmalıdır diye düşünüyorum.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.