Amaç 'üzüm' yemektir...

Yayın Tarihi: 24/09/15 10:48
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Derinya Kapısı ile ilgili dünkü haberimiz gündeme bomba gibi düştü.

Resmi makamlar tarafından 'yalanlanmayan' haberden sonra, diğer sorunlu kapı olan Lefke Aplıç'ın da daha evvelden öngörüldüğü şekilde açılacağı müjdesini de aldık.

Bu kararı da selamlıyorum…

Ancak başından yazayım da aradan çıksın;

Kuzey Kıbrıs'ın içinde bulunduğu özel durumdan dolayı böyle konularda konunun birden fazla muhatabı vardır.

Uzun lafın kısası, bu konu ülke sınırı ile ilgili bir konu olduğu andan itibaren işin içine askeri makamlar da girer.

Ne kadar isterseniz itiraz edin ne kadar isterseniz eleştirin, askeri makamların bu konulardaki hassasiyetleri dikkate almak zorunludur ve bu meselede de bu böyle olmuştur.

Dün konuyla ilgili konuştuğum çok değerli bir büyüğüm bana süreçle ilgili en öz ve sade gerçeği söyledi;

"Bu konularda amaç bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek olamlıdır…"

Durum tam da böyledir.

Ve maalesef Derinya sürecinde, hem de çözüm yanlısı bazı dostlardan sert eleştiriler gelmiş, Cumhurbaşkanı Akıncı ile askeri makamlar ısrarla karşı karşıya getirilmek istenmiştir.

Ama Cumhurbaşkanı ve ekibi, son derece olgun, son derece samimi bir tavırla, konunun bütün muhatapları ile sağlıklı bir iletişim kurmuş ve nihayetinde 'üzüm yenecek' noktaya ulaşılmıştır.

Sadece Derinya değil, Aplıç Kapısı konusu da karşılıklı hassasiyetler dikkate alınarak, ilk öngörüldüğü şekli üzerinden, yani alternatif güzergâhlar değil, orijinal güzergâhlar üzerinden olacak şekilde karara bağlanmıştır.

Şimdi durup da Lokmacı Kapısı konusunda yaşananları bu olayla karşılaştırmak istemiyorum ama söylemezsem içimde kalır; bu konu, o konu gibi yıllar değil, aylar içerisinde çözümlenmiştir.

O eleştirileri yapan arkadaşlar, bu konu ile ilgili bir iki kelam edip memnuniyet belirteceklerdir diye düşünüyorum…

Çünkü bunlar çözüme giden yolda mihenk taşlardır, olumlu gelişmelerdir, desteklenmelidir…

Odak noktası Kıbrıs sorununun çözümüdür, gereksiz ve yıpratıcı tartışmalar içine girmek değildir.

Bu şekilde tartışmalar içine girmenin kimseye faydası olmayacaktır.

Ayrıca bu iki kapının açılması çözüm oldu anlamına da gelmemektedir.

Daha gidilecek çok yol olması yanında, o konudaki nihai kararı verecek olan halklardır.

Bu satırların yazarı 'iki evet' çıkmasını arzulayabilir ancak kimseye gidip de evet deyin diyecek değildir.

Hoş, desem ne olacak sanki?

Ben basit bir vatandaş, basit bir gazeteciyim sonuçta.

Onun için herkesin aklı kendine yardır, gerekli vicdan muhasebesi son kertede yapıp kendi kararını kendisi verecektir.

Bu minvalde, sağlıklı tartışma yapmak, kırıcı olamamak en güzelidir zira eğer bir referandum olursa, onun ertesi günü, sonuç her ne olursa olsun yine birbirimizin yüzüne bakacağımız gerçeği bakidir.

Sonuç eğer pozitif olursa, ortaya çıkan ürünü hep bir elden yaşatmak yine hepimize düşecektir.

Ve negatif çıkarsa, elimizde ne kalırsa onu daha iyiye taşımak yine bize düşecektir.

Zira ne olursa olsun aynı gökyüzü altında aynı havayı soluyoruz.

***

Bu arada herkesin bayramını kutluyorum…

Ben bu konularda biraz duygusal takılıyorum, sürekli eski bayramları özlüyorum.

Herkese öncelikle sağlık diliyorum…

Ardından sevenleri ile mutlu zaman geçirme…

En sonunda da, gelecek yılki bayramın Birleşik Federal Kıbrıs çatısı altında olmasını diliyorum…

Sanırım bu sonuncusunu en başta kendim için diledim ama idare edin…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.