El-Sen'e selam, hükümete kelam...

Geçtiğimiz gün son derece çarpıcı bir açıklama yapan Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu Çalışanları Sendikası (El-Sen) yönetimi, Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu'nun (Kıb-Tek) özerk ve siyasetten arındırılmış yapıya kavuşması için maaş kesintisine hazır olduğunu duyurdu.

Sonra da ekledi; "Kıb-Tek sorununu 673 çalışanın maaşlarına indirgemek, adil ve gerçekçi değil. Bunu biliyor, özerk Kıb-Tek için ilk fedakârlık yapması gerekenlerin biz çalışanlar olduğunu da kabul ediyoruz."

Maalesef bu ülkede her sorunu para ya da maaş üzerinden tartışmak zorunda olduğumuz için, büyük resmi kaçırmakta üstümüze yok diye düşünmekten kendimi alamıyorum.

Buna rağmen, sendikanın yakın tarihimizde hiç olmadık bir şekilde aldığı maaşını tartışmaya açması yine de bazılarını memnun etmemiş.

Bu arkadaşları gerçekten anlamakta zorlanıyorum.

Adamların maaşlarını yerden yere vurdunuz,; canları elinde direklerin üstünde çalıştıklarını, bir sürü arkadaşlarını toprağa verdiklerini göz ardı ettiniz, şimdi de çıkıp, 'Kıb-Tek sorunu maaşa indirgenmez ama buna da hazırız' dedikleri için canınızı mı sıkıyorsunuz?

Herhalde sendika çıkıp 'maaşlarımızı tartıştırmayız' demesini beklerdiniz.

Sonra da gelsin linç, gitsin cellat…

Be arkadaşlar, siz hiç hayatınızda, ya da KKTC'de, maaşını tartıştıran bir sendika, kurum ya da kuruluş gördünüz?

Ben görmedim.

Gören duyan varsa lütfen bize yazsın da aydınlanalım.

Ama sendikanın vurguladığı gibi konu maaş değildir.

Bu satırların yazarı da aynen böyle düşünmektedir.

Elektrik kurumu bu toplumun öz ve öz malıdır, değeridir.

Ve bugüne vatandaşın ensesinden özelde particilik, genelde de hükümetçilik oynayan arkadaşların durumu bu tartışmada maaştan önce gelmektedir.

Ama ondan daha da önce gelen, Kıb-Tek'in ne EL-Sen'in ne de görevde olan herhangi bir partinin malı olmadığı gerçeğidir.

O malın sahibi bellidir; halk.

Ve sırf kötü yönetiliyor diye halkın öz be öz malını birilerine satmak bu halka ihanet etmekten başka bir şey değildir.

Sendika da burada gayet akılcı bir şekilde çözümün nasıl olacağını söylemektedir.

Nedir o?

Özerkleştirme.

Yani basitçe söylemek gerekirse 'siyasetin pisliğinden kurtarma'.

Kaldı ki, bizim gibi küçük ölçekli bir ülkede, elektrik gibi tüm toplumun göbekten bağlı olduğunu bir şeyi, özele devretmek kelimenin tam anlamı ile akıl tutulmasıdır.

Bakınız, burada konu stratejik bir malın, su ekmek gibi gerekli olan bir malın özelleştirilmesidir.

Bizim gibi küçük ölçekli ekonomilerde böyle bir özelleştirme beraberinde tekelleşmeyi ve de pahalılığı getirir.

Tekelleşmeyi hemen getirir, zira ortada bir özel şirket olacaktır.

Pahalılığı zaten doğal olarak getirecektir, çünkü özel bir şirketin kar amacı gütmekten başka ne çıkarı olabilir?

Dahası, böylesine stratejik bir kurumun özelde bulunması, o şirkete o memleket içerisinde sayısız ayrıcalıklar da getirecektir.

İstediği fiyatı koyacak, istediği zaman akımı kesip, istediği gibi kararlar aldırabilecektir.

Petrol fiyatını beğenmedin?

Kes elektriği.

Vergiyi mi beğenmedin?

Kes elektriği.

Bir de sarı sendikacık ayarlanır akabinde, onlar da kamuoyunda çalar oynarlar, oh ne güzel, ne ala…

Yani sevgili arkadaşlar, dünkü köşe yazımda da belirttiğim gibi, nasıl su kaynaklarının özele verilmesi söz konusu değilse, elektriğinde özele verilmesi söz konusu değildir, akıl dışıdır.

Esas tartışılacak mevzu, El-Sen'in yaptığı açıklamada sorulan şu soru üzerinden olmalıdır;

"Biz maaşlarımızdan kesinti yapılmasına hazırız, peki siyasiler, popülizm ve kötü yönetimden, sorumluluktan hesap ve kelime oyunlarıyla kaçıp kişisel ikbal peşinde koşmaktan vazgeçmeye, Kıb-Tek'i özerkleştirmeye hazır mı?"

Evet, çok açık bir soru.

Bizim kasaba siyasetçileri buna ne der?

Var mı o yürek bu arkadaşlarda?

Hade gelin özerkleştirelim diyorlar işte.

Maaşları indirelim, elektriği ucuzlatalım…

Ama yok, varsa da maaşlar, yoksa da maaşlar…

Bakınız, ister inanın ister inanmayın ama su ve elektrik gibi stratejik şeylerimizi elimizde tutamadıktan sonra ne bu devletin ne de çözüm olursa kurulacak o diğer devletin bir anlamı olmayacak.

Kimse bu topluma bu fenalığı yapmaya kalkmasın.

Son olarak, El-Sen'i attığı bu adımdan dolayı kutlarım.

Hükümeti de bu konuda ses vermeye çağırırım…

Eğer sesi birileri tarafından kesilmediyse tabii…