Olgunlaşamayan GYÖ'ler bataklığı...

Geçtiğimiz Mayıs ayının 29.günü, ara bölgede bir araya gelen iki lider, Mustafa Akıncı ve Nikos Anastasiadis, yaklaşık 4.5 saat süren bir toplantı yaptılar.

O toplantının sonunda açıklanan ve iki toplum arasında güven yaratılmasına yönelik 5 adet Güven Yaratıcı Önlem (GYÖ), o ana kadar yükselen 'barış umutlarına' tavan yaptıran bir hadiseydi, malumunuzdur.

Peki aradan geçen zaman zarfında bataklıkta kaybolan şeye dönüşen bu GYÖ'lerin akıbeti nedir?

Bu yazının konusu budur…

GYÖ 1: "Batıda Lefke bölgesindeki Aplıç ile doğuda Gazimağusa yakınlarındaki Derinya sınır kapıları açılacak. Başka sınır kapıları açılması için de çalışma yapılacak."

Son durum: Geçtiğimiz haftalarda bu konuda iki tane ses getiren, 'kapılarda mutlu son' diye haber yaptım. O günden bugüne bir gelişme olmadı ve ben yalancı çoban pozisyonuna girdim. Madem öyle şuracığa yazayım; yaptığım haberler kelimesi kelimesine üst düzey makamlar tarafından teyit edildi. Hatta 'nasıl duydun yahu sen, daha akşam kararı alındı' diye de esprisi yapıldı. Peki sonra ne gelişmeler oldu? 7 Ekim günü, teknik komite toplantısı sonrası açıklanacak bilgisi geldi. Ancak o da olmadı. Şimdi de 12'sinde (liderler görüşmesi) ya da 14'ünde (komite toplantısı) açıklanacak deniliyor. Göreceğiz.

GYÖ 2: İki taraf arasındaki elektrik dağıtım şebekeleri irtibatlanacak.

Son durum: bu konuda çeşitli haberler çıktı, hatta sınırda yapılan çalışmalarla ilgili resimler çekildi paylaşıldı. Elektrik Kurumu yetkilileri çeşitli yerlerde 'biz interkonnekte olmaya hazırız' şeklinde açıklamalarda bulundu ancak somut bir adım yok. Uzun kulaktan duyduğumuz bilgiler 'Rumlar elektriğin birleşmesini KKTC tanınacak korkusuyla ileriye götürmekten korkuyorlar' şeklinde. Bravo, eğer doğruysa, ki ateş olmayan yerden duman çıkmaz, bu kafa ile devam etsinler.

GYÖ 3: İki taraf arasındaki mobil telefonların karşılıklı dolaşımı sağlanacak. Kuzey'deki Türk operatörler ile Güney'de, Güney'dekilerle de Kuzey'de haberleşme sağlanabilecek.

Son durum: aldığım en yeni bilgi, konunun, güneyde bu işlerin başında bulunan ve Tasos Papadapulos tarafından göreve getirilen şahsın aynen elektrik konusundaki gibi, bu türden bir birleşmenin 'KKTC tanınacak' şeklinde ayak sürümesi nedeniyle bir milim ilerlemediği yönünde. Bu beyefendi, bir toplantıda 'siz zaten sistem olarak Türkiye'ye bağlınsınız, bizim muhatabımız onlar' diye ileri geri de konuşmuş. Ayrıca bir başka bilgi de bizim GSM operatörlerinden bir tanesinin birleşmeye uygunsuz olması. Bunun sağlanması için yeniden yatırım yapılması lazımmış. Bunu teyit edemedim ama söylenti bu. Bu arada müzakereciler bugün bu konuyu görüşeceklermiş…

GYÖ 4: "İki taraftaki radyo ve TV frekansları düzenlenecek, birbiriyle çakışmalar ortadan kaldırılacak."

Son durum: Bu konuda en son Kıbrıs Postası Vatan Mehmet imzalı bir haber yayınladı. Vatan'a konuşan Bilgi Teknolojileri ve Haberleşme Kurumu Başkanı Kadri Bürüncük "biz çalışmamızı yaptık, frekansları düzelttik ve açıkladık. Ancak Rumlar bu konudaki çalışmayı açıklamaktan kaçınıyorlar." Sebep? KKTC'nin frekansını tanırsa, KKTC'yi de tanır korkusu. Bravo, her konuyu böyle KKTC'nin tanınmasına bağlayarak süper ilerleyeceğiz zaten.

GYÖ 5: "Cinsiyet eşitliği komitesi kurulacak, cinsiyet ayrımcılığı ile mücadele edilecek."

Son durum: Bu komite kurulduğunda 'tüm üyelerin bayan olması şık olmamış' şeklinde eleştiride bulunmuş, linç edilmekten zor kurtulmuştum. Toplamda 2 kez toplanan bu komite ile ilgili geçen bir üyeyi aradık. Hani, bir gelişme, bir güzellik varsa yazalım diye ancak aldığımız cevap şu; 'hiçbir gelişme yok…'

***

Türkçede bir güzel atasözü vardır; "büyük lokma ye ama büyük laf etme…"

Hiç kusura bakılmasın ama bu lafı burada etmekten çekinecek değilim.

Bu sözüm, her iki lideredir, birini ayırdığım yoktur.

Zivaniya içip tiyatro izlemenize okey.

Halkın içine karışıp konsere gitmenize de okey.

Ama her iki toplumdan da çözüm isteyenlerin duygularıyla oynarmış gibi, bu yukarda saydığım şeyleri 'yapacağız' deyip de ne sebep olursa olsun yapamamak olmaz.

Beş tane GYÖ açıklandı, bir tanesi dışında (kapılar) dişe dokunur bir şey yok; kaldı ki o da belirsiz.

Ya bu işleri yapın ya da bizi boşuna heyecana sokmayın.

Son sözüm de budur…