Mart 2016... Ya da 'kadife ayrılık'...

Yayın Tarihi: 21/10/15 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Geçtiğimiz Pazar günü Rum Lider Nikos Anastasiadis "eğer gerekli adımlar atılmazsa Mart 2016'da referandum hayaldir" dedi.

Adanın her iki tarafındaki çözüm karşıtlarını göbek attıran bu açıklamadaki söz konusu tarih, yani Mart 2016, bir tesadüf değil.

Niye?

Zira daha evvel de telaffuz edilmişti de ondan.

Mesela geçtiğimiz haftalarda da CTP-BG Genel Başkanı Mehmet Ali Talat, "Mart 2016'da referandum" diye bir açıklama yapmıştı.

Gerçi kendisi ile yaptığım röportajda söz konusu açıklamanın 'çarpıtıldığını' belirtmişti ama olsun; Mart 2016 lakırdısı tesadüf olamazdı.

Nitekim dün Türkiye basınında hükümete yakın gazetelerin bazı köşe yazarları birdenbire "Kıbrıs meselesinde her çevreden gelen bu iş çözülecek mesajı" aldıklarını yazdılar.

Örnek vermek gerekirse, dün Yeni Şafak'tan Abdülkadir Selvi ile Haber Türk'ten Soli Özel bu konuda yazıp çizmişler.

Daha geniş bir yazı yazan Selvi'nin ifadeleri şöyle;

"Suriye konusundan Kıbrıs'a atladın demezseniz bir tarih de orada vermek durumundayım. Kıbrıs müzakerelerinde 2016 yılının Mart ayına kadar, "Ortaklık Hükümeti" kuruldu kuruldu. Türkiye bunu destekliyor. Ama Mart ayı geldi ortak hükümetinde anlaşmaya varılamazsa Türkiye, artık o defteri kapatmakta kararlı. Kıbrıs müzakerelerinde Rumlar en çok "Bizim bir devletimiz vardı, bunu Türklerle paylaşacak mıyız?" sorusuna kilitlenmiş durumdalar. Türkler ise garantörlük hakkının işletilmesinden yana. Zamanla Rumların kendilerini azınlık durumuna düşürmesinden endişe ediyorlar. Tabi bu engeller aşılamaz da "Ortaklık devleti" kurulamazsa Türkiye, KKTC ve Kıbrıs Rum yönetiminin barış müzakerelerine başlamasından yana. Bu işin daha fazla uzatılması anlamlı bulunmuyor" (Yeni Şafak, A.Sevi, 20 Ekim)

Selvi bu lafları, geçtiğimiz ay Rusya'ya giden Erdoğan'ın ziyaretinde bizzat Cumhurbaşkanının ağzından duyduğunu da ifade etmiş.

Mart 2016…

Anastasiadis, Talat ve Erdoğan'ın telaffuzu aynı…

Soli Özel de şöyle ifadelerde bulunmuş;

"Ancak ilişkilerin (AB-Türkiye) önündeki en büyük engel olan Kıbrıs meselesinde her çevreden gelen bu iş çözülecek mesajını da dün aldık. Bu durumda beklenti mart ayına kadar Kıbrıs Rumlarındaki "Devletimizden nasıl vazgeçeriz" kaygısının yenilmesi ve bir anlaşmaya varılması. Mart ayında da çözüm bulunmaz ya da referandumda reddedilirse Kıbrıs'ta artık iki devletli çözüm dışında seçenek kalmayacağı."(Haber Türk, 20 Ekim)

Rumların ucu açık müzakere niyetinde oldukları ve müzakerelere zaman limiti konmasına son derece karşı oldukları bilinen bir gerçektir.

Cumhurbaşkanı Akıncı'nın daha önceden "Mayıs 2016 doğal takvimdir" açıklamasında da Rum Liderliği başta olmak üzere, çözüm yanlısı ve karşıtı muhalefetten de tepki gelmiş, "geçmişin hatalarının tekrarlanmayacağı" ifade edilmişti.

Neydi o hata?

Annan Planındaki durum…

Yani iki taraf anlaştı anlaştı; anlaşılmayan yerleri BM Genel Sekreteri Kofi Annan dolduracak, 1 Mayıs 2004'ten (Rumların AB'ye resmi, kabul edilme tarihinden önce) metin referanduma götürülecekti.

Öyle de oldu…

Boşluklar Annan tarafından dolduruldu ve şu an hayatta bulunmayan her iki lider de (Denktaş-Papadapulos) plana hayır dedi…

Sonucun ne olduğunu hepimiz biliyoruz.

Peki şimdi ne olacak?

Daha evvel de yazıp çizdiğim için, tekrar yazmakta beis görmüyorum.

Kıbrıs müzakerelerinin "ucu açık" sürmesi artık katlanılabilir bir durum değildir.

Sürdürülebilir hiç değildir.

Neden?

Zira etrafta zivaniya içip beraber yemek yiyen; tiyatro ve konsere giden, dostluklarını sergileyen iki lider varken, onlardan hızlı bir çözümden başka hiçbir şey beklenmez de ondan.

Ve Mustafa Akıncı "aylar içerisinde çözüm" diye defalarca açıklamalarda bulunmuşken, Anastasiadis'in çıkıp da "Mart 2016'da şartlar oluşmazsa referandum olmaz" demesi, işin içine limon sıkmaktır.

Hal böyle olunca da, Türkiye'nin en yetkili ağzı çıkar ve size "Mart 2016'da oldu oldu, olmadı 'kadife ayrılık'" der, pirincin taşını hep birlikte ayıklarız.

Önümüzdeki Kasım ayı işte bu yüzden kritiktir.

Ne söylerseniz söyleyin, ne yaparsanız yapın taraflar arasında bir 'al-ver' yaşanması zaruridir.

Bir şeyi almak için, bir başka şeyi vermelisiniz.

Durum budur.

Yoksa bu iş 'kadife ayrılığa' doğru gitmektedir…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.