UBP Kurultayı...

Yayın Tarihi: 05/11/15 07:51
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Geçtiğimiz Pazar yapılan UBP Kurultayına görevli olarak katıldığım için normalde bu yazıyı Pazartesi günü yazmam lazımdı ama araya başka şeyler girdiği için kısmet bugüne kaldı…

UBP'yi iyi tanırım diyemem.

Ama birçok sempatizanını tanırım, sever sayarım.

Başkanı Hüseyin Özgürgün ise mahalleden abimizdir.

Açıkçası 'Hüseyin Abi' diye hitap ettiğim, sevdiğim saydığım birisidir.

Fikirlerini, politikasını ve duruşunu-özellikle de çözüm konusunda- ise hiç sevmem.

Konu bu değil ama.

Beğenseniz de beğenmeseniz de Ulusal Birlik Partisi bu memleketin en büyük siyasi oluşumlarından birisidir.

Ve kim ne derse desin geçtiğimiz hafta sonu yaptıkları kurultay Kıbrıs Türk siyasi tarihi açısından bir milattır.

Zira delege yerine üye sistemi ile bir kurultay yapmak bugüne kadar ne görülmüş ne de duyulmuş bir şeydir.

Bu konuda ortaya atılan 'naylon üye', 'hile' ve 'şaibe' iddialarını bir kenara koyarak yapılan kurultaya demokrasi şöleni diyemem ama bir panayır havasında ve çok katılımlı geçtiği kesindir.

Delege sistemi denilen, bana göre en az Kıbrıs'ın Kuzeyindeki sistem kadar 'ceberrut' olan bir sistemin yerine getirilen üyelik sistemi olumludur, ileri adımdır.

Delege sistemi parti içinde 'ayrıcalıklı üye' demekten başka bir şey değildir çünkü...

Hep derler ya, 'Derviş Eroğlu 600 delege ile 20 sene memleket yönetti' diye, işte delege sisteminin getirisi bu türden şeylerdir.

Dolayısıyla oy sayımındaki zorlukları bir kenara koyarsak direk tabanın oy verdiği bu katılımcılığı artıran sistem benim nazarımda olumlu bir şeydir.

Sayım konusuna gelince;

Evet, elde saymak şeffaflık açısından önemli olabilir ancak gelişen teknoloji bize daha hızlı olanaklar sunmaktadır.

Yani akıllı telefonlara yüklenecek, belki de benim 13 yaşındaki oğlumun bile bir saatte yapabileceği bir aplikasyonla sabahlara kadar oy saymak yerine, 1 dakikada sonuç alınabilir, kendileri ile beraber biz basın mensupları perişan etmeye hiç gerek kalmazdı diye düşünüyorum.

Kaldı ki parti meclisi seçimi optik okuyucu yöntemi ile yapılırken, başkanlık seçimi neden elde sayılmıştır anlamak zordur.

Aslında bu soruyu sorduğum herkes 'şaibeden' dolayı dedi, olabilir.

İyi de birbirlerine bu kadar güvenmeyen insanlar nasıl olup da aynı siyasi çatı altında siyaset yapıp, iktidar olup halka hizmet verecektir bilemiyorum.

Öyle ya da böyle, UBP bir ilke imza atmış, yeni üye sistemi ile 6 bin küsur kişiyi hem de Pazar gibi bir 'yeme içme' –hatta avın ilk günü Lefkoşa'da bir salona getirmiş ve oy verdirtmiştir.

Dikkat ettiyseniz buraya kadar işin şekli üzerinde yazdım.

Peki şemali?

O da şu;

UBP Kurultayında Derviş Eroğlu, Rauf Denktaş ve Salih Miroğlu gibi sembol isimlerin portreleri asılmamıştır.

Dahası bu portreler, ilk gün gösterilen tepkiden dolayı ikinci gün 'kesin asılır' düşüncesine rağmen asılmamıştır ve bu da UBP'deki 'ağır abi' döneminin kapandığına işaret gibidir.

Ağır abiden kastım Derviş Eroğlu'dur ve onun 'ona oy vermeyin de kime isterseniz verin' mesajını inceden gönderdiği Hüseyin Özgürgün ilk turun ve muhtemelen kurultayın galibi olmuştur.

Bu da ikinci bir işaret olabilir mi?

Vallahi öyle görünüyor.

(Yeri gelmişken, o gün kurultayda başkan adayları arasında kravat takmayan tek kişinin Özgürgün olduğunu da ince bir ayrıntı olarak yazayım.)

Ha önümüzdeki Cumartesi gün yapılacak 2.turdan sonra UBP'de yeni bir çatlak oluşur mu oluşmaz mı bunu şimdiden söylemek zor.

Ancak her ne olursa olsun, UBP-CTP Hükümeti bozulmayacak, devam edecektir.

Niye?

Çünkü 'ilahlar' Kıbrıs müzakereleri bir neticeye varıncaya dek öyle istemektedirler de ondan.

Yani?

Hükümet en az Mart 2016'ya kadar devam edecektir diye düşünüyorum…

Uzun lafın kısası, UBP'nin başta çözüm olmak üzere, politikalarını asla benimseyen birisi değilim.

Fakat gördüğüm ve izlediğim, UBP'nin bir şekilde kabuk değiştirmeye çalıştığıdır.

Eğer UBP bu değişimi kendi içinde bir şekilde sağlar, kadrolarını gençleştirirse, halk arasındaki gücünü korumaya devam edecektir.

Yok, Cumartesi gününden sonra yine husumete düşer ve kurultay mahkemeleri kurulursa ortaya şu ankinden daha büyük bir kaos çıkacaktır.

Sonuç olarak kaosun sebebi-aynen CTP'de şu an yaşandığı gibi-değişim sancısından başka bir şey değildir.

Ve burada önemli olan şey değişimin halk yararına olup olmayacağıdır.

Bütün mevzu budur.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.