Böyle iyi miyiz?

Yayın Tarihi: 09/11/15 07:54
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Kıbrıs Üniversitesi öğretim üyelerinden ekonomist Marios Zachariadis dün çok ilginç bir makale yazmış.

"Kıbrıs'ta çözümün finansal etkileri" başlıklı makalesinde, Zachariadis son derece doğru ve yerinde bir tespit yaparak, çözüm sonrası yaşanacak en büyük sorununun Kıbrıs Türk ekonomisinin kamu maliyesinin durumudur demiş.

Hakikatten de, şu an sorduğumuz o kadim soruyu çözümden sonra da en azından bir süre soracağımız aşikârdır.

Nedir o?

"Ne olacak be gardaş bu kamunun durumu? Ne olacak maaşlar bu ay?"

Bu soruyu ileri zaman kipi olarak Kıbrıs müzakereleri başarılı bir nihayete eriştikten sonraki şekliyle sorarsak, 'çözüm durumunda kuzeydeki kamunun çok ağır olan yükü ne olacak?" şekline everebiliriz.

Everdik diyelim, gerçekten ne olacak?

Şu bir gerçek ki, Zachariadis'in de makalesinde vurguladığı üzere, yıllardır 'ver guzzum yiyelim' şeklinde sübvanseye edilen ve 'çok kötü bağımlılığa' dönüşen bu ekonomi, çözümden sonra 'verici' kesimin devreden çıkmasıyla nere gider?

Aynı makalede vurgulandığı üzere, bir an için çözümden sonra da Türkiye'nin para vereceğini düşünsek bile, 'Kuzey Parça Devleti' şeklinde AB Kurallarının geçerli olacağı bir ülkede, bu derece büyük bir 'bütçe açığı', böyle bir sistem mümkün olmaz.

O zaman Troyka dediğimiz yapı başımıza çöreklenecek demektir.

Ve Troyka demek, neo-liberal politikalarla yoğrulmuş son derece acı reçeteler demektir.

Zaten Zachariadis de makalesinde, Kuzeydeki durumun son derece sürdürülemez olduğunu ve son derece radikal, sert önlemlerle anca rayına girebileceğini yazmış.

Ve sonra da eklemiş; "yapılacak olan bu reformların Kıbrıs Türk halkı tarafından anlanması ve kabul görülmesi hayati önem arz etmektedir."

O zaman soracağımız soru şudur;

Biz Kıbrıs Türk halkı olarak böyle ekmek elden su golimbadan yaşayıp, dünya haritaları üzerinde karalanmış bir bölge olarak devam edeceğiz yoksa elimizi taşın altına koyup yapılması gerekenleri mi yapacağız?

Bilirsiniz işte, her türlü hak için zırt pırt eylem yapan, doğum günü ödeneğine kadar işin cılkını çıkaran sendikalar bu duruma ne diyecek?

Türkiye'nin dayattığı ekonomik paketlerin aynısını hatta daha da acımasızını dayatacak olan AB'ye de aynı tepki gösterilecek mi mesela?

Yoksa çok eski bir halk deyişi olarak 'biz böyle iyi miyiz?'

Özellikle 1974'ten sonra bu topraklar üzerinde yaratılan 'devlete göbekten bağlı'; maaşını aldığı yerin çaldığı her düdüğe riayet edip, o yönde siyasi eğilim gösteren bir halkın çözümle birlikte 'ekmek bütün ama köpek de tok olsun' şeklindeki anlayışla hareket edemeyeceği muhakkaktır.

Ha diyeceksiniz, 'AB'nin ekonomi politikalarına karşı gelmemiz boynumuzun borcu değil midir?'

Öyle da, Kıbrıs sorununun çözümünün ertesi günü resmi olarak AB üyesiyiz ve AB'de işler bizdeki gibi 'ahbap-dost' ilişkisi üzerinden yürümez.

Koskoca Yunanistan'ın, Portekiz'in hatta komşumuzun bu Troyka denen şey karşısında nasıl diz çöktürüldüğünü gördük sonuçta.

İnanın bana, AB sistemi geldikten sonra yok öyle keyfi olarak mesai dışına taşan '1'e 2 ödemeli' kamu dalgaları…

Devlet dairesine gidip "Bak be gardaş yap bizim bu işciği" şeklinde dalgalar da olmaz…

Hele da vergi işlerinde…

"Bak halledelim bizim vergiciği da yarın seçim var, biz da seni görürük" şeklinde alengirli işcikler hiç yok.

"Grevdeyiz" deyip, okullardaki çocukları başıboş bırakmak mı?

Şakası bile olmaz.

Dediğim gibi, ceberrut bir düzende ceberrut şeklide yaşıyoruz.

Ve çözüm dediğimiz olay bizi bu ceberrut sistemden alıp, tüm dünyada evrensel olarak kabul edilen bazı prensiplerin geçerli olduğu bir başka sisteme koyacak.

Buna var mıyız?

Yoksa gerçekten böyle iyi miyiz?

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.