Çözüm iradesi nerede?

Yayın Tarihi: 27/11/15 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Tarih 1 Şubat 2010…

Ara bölgede izdiham var…

Hatta öyle bir izdiham var ki zaman zaman itiş kakışlar ve tartışmalar bile yaşanıyor…

O zamanlar Cyprus Today gazetesinde çalışıyorum.

İzdihamın sebebi BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon'un adaya gelişi ve o zamanki liderlerle birlikte yapacağı ortak basın toplantısı.

O zamanki liderler kim?

Dimitris Hristofiyas ile Mehmet Ali Talat…

Sadece gazeteciler değil tüm ada ortak açıklamadan bir şeyler bekliyor.

Somut, elle tutulur bir adım, bir açılım, bir gelişme…

Saatler geçiyor, liderler ve Ban hep birlikte bizim de içinde bulunduğumuz beyaz çadıra geliyorlar.

Tarihi bir ana tanıklık edeceğiz diye içimiz içimize sığmıyor.

Çadıra ilk gelen yüzünde buruk bir gülümseme ile Talat.

Ve duvar gibi suratıyla sevimsiz Hristofiyas…

O gün bize ortak açıklama diye yutturmaya çalıştıkları şeyden bazı satır başları ise şöyle;

Ban: "Görüşmeleri olumlu bir şekilde sonuçlandırmak için gelecek dönemde daha fazla kararlılık ve cesarete ihtiyacımız olacak…"

Talat: "Bir buçuk yıldır görüşüyoruz ve bazı konularda ilerleme sağladık. Farklılıklarımız olduğu da bir gerçektir. Genel olarak söyleyecek olursam başladığımız noktadan daha yakınız…"

Hristofiyas: "Bir anlaşma üzerinde karar verecek olan bizleriz, çözüm için kararlıyız…" (1 Şubat 2010, TAK)

Aradan kaba bir hesapla 5 yıl 9 ay geçmiş.

O gün doğan çocuklar bugün ilkokul 1.sınıfa olmuş, denilen lakırdılara bak…

Ne çözüm için irade gösterildi, ne de ilerlemeler oldu.

Olan ilerlemeler ise satır aralarında kayboldu gitti.

Zira tüm süreç 'bütünlüklü çözüm' denilen bir şeyin esiri oldu; hala daha da öyle…

Sonra Talat devrildi yerine Derviş Eroğlu geldi…

Koca bir 5 sene harcandı gitti…

Güneyde ise Mari patladı, Hristofiyas ikinci kez aday olamadı, yerine Anastasiadis geldi…

Arada yapılan Greentree, New York ve binlerce görüşmeyi saymıyorum bile.

Sonra kuzeyde Eroğlu da devrildi ve yerine Mustafa Akıncı geldi…

Ama biz en başa dönelim;

Çarşamba günkü Akıncı-Anastasiadis 'ortak' açıklamasına bir bakın…

Ve yukarıda anlattığım olaydaki denklemden Hristofiyas ile Talat'ı çıkarın, yerlerine Akıncı ile Anastasiadis'i koyun.

Ban'ı çıkarın, onun yerine de Eide'yi koyun, aşağı yukarı aynı şeyler…

(16 Kasım'da saldırılar olmasa, Çarşamba günkü açıklamanın tek elle tutulur noktası olan Eğitim Komitesi işi de olmayacaktı; bunu da acı bir gerçek olarak yazalım…)

Siz bizimle dalga mı geçiyorsunuz?

Akıncı'nın gelmesiyle birlikte sönen barış umutları birdenbire yükseldi, bir umut doğdu.

Ve bu satırların yazarı bu konuda bin tane yazı yazdı ve o yazılarında hep Kasım sonunu gösteren iddialarda bulundu.

Dedi ki, 'ya ilerlemeler açıklanır ya da sorunlar olduğu söylenir…"

Şüphesiz denildiği gibi oldu…

Sorun var denmedi ama ilerlemeler de açıklanmadı…

Hatta Akıncı "47 yılda olmayan ilerleme 5 ayda oldu" dedi ve sonra ekledi; "gizlilik gereği açıklayamayız…"

Niye?

E canım sonra iki tarafın çözüm istemeyenleri dellenirmiş…

Spekülasyon yaparmış…

Ya çözüm isteyip somut bir adım için yanıp tutuşanlar?

E canım onların başı kel, dişlerini sıksınlar…

Peki ne oldu açıklanmadı da?

Serdar Denktaş ne dedi mesela?

"47 yılda olmayan gelişme 5 ayda olduysa ortada şüpheli bir durum vardır…"

Hadi bakalım, buyurun buradan yakın.

Adam kendine göre haklı değil mi şimdi?

Niye açıklanmıyor?

Anastasiadis mi korkuyor?

Yoksa bizim taraf mı?

Halbuki şak diye açıklayın, olsun bitsin.

Tepki gösteren göstersin, çıldıran çıldırsın…

Destek veren versin…

İki de kalan durumu değerlendirsin…

Çözümü konuşmuyor muyuz?

Öyle sanıyoruz.

Daha evvel de yazdım, yine tekrar edeyim;

Ya çözümle uğraşacağız ya da çözümsüzlükle.

Çözümle uğraşacaksak o zaman bu ilerlemeler açıklanacak.

Ha eğer ilerleme oldu da 'aman açıklamayalım, spekülasyon olmasın' derseniz, o zaman nerede sizin 'cesur' adımlarınız?

Nerede sizin 'tabuları yıkacağız' nutuklarınız?

Nerede sizin çözüm pencereniz ve çözüm perspektifiniz?

Nerede?

Daha GSM işini, radyo frekansı işini, Derinya ve Aplıç işini halledemeyen sizlerin çözün iradesi nerede?

Soruyorum, sormaya devam edeceğim.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.