Sorulmayan soru...

Yayın Tarihi: 02/12/15 07:54
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Türkiye-AB zirvesinin ardından, Pazartesi günkü Rum gazeteleri 'korku senaryosu gerçekleşmedi' diyerek 'zafer' edası ile çıktı.

Süreci yakinen takip eden, özellikle vize muafiyeti konusu ve müzakere başlıklarının açılması noktasında 'nasıl bir zafer' diye düşünmeye başladım.

Allahtan, ertesi gün, yani dün, Cyprus Mail gazetesinde çıkan baş yazı bize durum hakkında esas bilgiyi verdi.

Başyazıda "Türkiye, AB'den istediklerini, Kıbrıs'ın kırmızı çizgilerini ayaklar altına alacak şekilde elde etti" diye ifadelerde bulunulurken, Türkiye'nin bir başlığının Aralık, sayısı belli olmayan diğer başlıklarının bir çoğunun da Mart ayında açılacağı haber verildi.

Dahası, söz konusu başlıkların Rum tarafının bloke ettiğinin bilindiğini ancak AB'nin bu konuda Kıbrıs'ın genel itirazını duymazdan gelip, Mart 2016 diye zaman koymaktan da geri durmadığının belirtildiği başyazıda, söz konusu başlıkların açılması için çalışmaların bizzat AB Komisyonunun kontrolünde yapıldığı da yazıldı.

Yine gazete, bu noktada o hep beklenilen 'Türkiye Güney Kıbrıs'ı tanımadan dondurulan başlıklar açılamaz' şeklindeki tezin artık geçersiz olduğunun da görüldüğünü belirtirken, Başkan Anastasiadis'in dün yaptığı 'Türkiye Kıbrıs Cumhuriyeti'ne karşı yükümlülüklerini yerine getirsin' açıklamasının bir mana ifade edemeyeceğini iddia etti.

Böylece yandı mı keten helva?

Yandı.

Ancak söz konusu yazının daha da ilginç ifadeleri şunlar;

"Brüksel, 2.Dünya Savaşından beri yaşadığı en büyük kriz olan 'mülteci krizi' ile mücadelede tek çaresinin Türkiye ile aktif işbirliği yapmaktan geçtiğinin farkında bir görüntü çiziyor. Bu durumun da Ankara'nın eline çok güçlü bir koz verildi ve Türkiye'ye AB üzerine konuları 'dikte etme' gücü verdiği var… AB'nin 28 ülkenin çıkarı yerine sadece Kıbrıslı Rumların çıkarlarını gözetmesini beklemek bir hayal…Gerçek dünyada böyle bir şey olmaz…"

Hal buralardayken, Rum Lider Nikos Anastasiadis Pazartesi sabahı resmi twiter hesabından "Türkiye'nin AB perspektifini destekliyoruz ancak kendilerinden Kıbrıs Cumhuriyetine karşı yükümlülüklerini yerine getirmesini bekliyoruz…" şeklinde yukarıda da belirttiğim açıklamanın akıbeti ne olacak?

Aslına bakarsanız dün, Cumhurbaşkanlığı Sarayındaki Davutoğlu-Akıncı basın toplantısına giderken, eğer söz alabilirsem soracağım soru bu olacaktı.

Gelgelelim fırsat bulamadık, soramadık.

Hâlbuki ben 'Sayın Davutoğlu, Rum Liderin bu açıklamasına istinaden düşünceniz nedir? Yükümlülükleri yani ek protokolü (limanları açma) uygulamak ajandanızda var mı?' diye soruyu soracaktım.

Ama olmadı, sadece 3 soru soruldu ve hiçbiri de bu konuda değildi.

O sorulardan birini soran Rum Gazeteci, garantiler ve 'çözüme ne kadar yakınız' şeklinde cevabı zaten belli olan bir soru yerine bunu soramaz mıydı?

Sorardı ama sormadı.

Böylece dünkü toplantının Kıbrıs sorunu ile ilgili açıklamaları bir başka 'dilek ve temenniler programı' tadında geçip gitti.

Ancak bu Kıbrıs sorunu sanırım bende sendroma döndü.

Her toplantıdan, her görüşmeden, her açıklamadan bir medet umuyor, içim hep bir heyecanla doluyor…

Sonra da havası kaçmış bir lastik gibi ortada kalakalıyorum…

Dünkü toplantı da böyle oldu.

Şimdi bugün Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un Güneydeki toplantısına katılacağım.

Yarın da ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin ziyaretini takip edeceğim.

Takibe devam yani, bakalım artık…

Bir gün bir yerde hayırlı bir haberle karşılaşırım diye umudum yerinde…

Zira umut en son ölür…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.