Halkın Partisi...

Yayın Tarihi: 07/01/16 08:03
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Kurulduydu, kurulacaktı, kurulsun mu tartışmalardan sonra, en sonunda, dün Kıbrıs Türk siyasi hayatına yeni bir parti daha katıldı.

Öncelikle Halkın Partisi'ne başarılar diler, başta Kudret Özersay olmak üzere, tüm kurucularına hayırlı olsun dileklerimi buradan belirtirim.

Partinin kuruluşunun açıklanacağı basın toplantısına da icabet ettik dün…

Ve Kudret Hoca'nın kendine has, samimi ve yalın anlatımıyla yeni partinin çerçevesini, amaçlarını ve yapmak istediklerini dinledik.

Peki neler söyledi Kudret Hoca?

Hoca beni en çok ilgilendiren kısmında, yani Kıbrıs sorununun çözümü konusunda aynen şu ifadeleri kullandı;

"Kıbrıs'ta her iki toplumun da içine sindirebileceği, karşılıklı kabul edilebilir bir çözümü destekleyeceğiz. Hak ve menfaatlerimizin korunacağı, adadaki iki taraftan herhangi birinin kendisini "kaybeden" taraf olarak görmeyeceği dengeli, adil bir çözümün mümkün olduğuna inanıyoruz ve bu türden bir çözümü destekliyoruz. Bu çerçevede bugün yerleşmiş BM parametreleriyle iki taraf arasındaki ilgili ortak açıklamalara dayalı olarak devam eden müzakere sürecine destek vereceğiz."

Münasip mi?

Münasip.

Bir başka önemli konu olan, sivilleşme ve demokratikleşme konusunda neler söyledi peki?

"Türkiye ile savunma ve işbirliği antlaşması yapılması ve Anayasanının geçici 10. Maddesinin kaldırılması; askeri bölgelerin sayısının azaltılması, bir bölümünün yatırım ve istihdam alanına çevrilmesi, vicdani ret hakkının yasal olarak düzenlenmesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile sistemimizin uyumlu hale getirilmesi için diğer adımları hayata geçireceğiz. Türkiye ile olan her nevi ilişkinin kamu kurumlarımızın dahiliyeti ile çözülmesinde muhataplar arasındaki dengenin sağlanması için Türkiye'nin mevcut bakanlığı olan Kıbrıs İslerinden Sorumlu bakanlığına muadil müstakil bir koordinasyon bakanlığı oluşturacağız."

Geçici 10 maddenin kaldırılması, vicdani ret ve askeri bölge sayısının azaltılması…

Bu yazılanlar son derece önemli takdire şayan hususlardır.

Türkiye ile ilgili bir bakanlığın kurulması konusunda nasıl bir düzenleme yapılır bilemem ama bunun amacının 'karşılıklı mütekabiliyet' esasını özünde tutan bir nokta olarak değerlendirebiliriz.

Ayrıca savunma işbirliği anlaşması mevzusu, çözüm sonrası bir düzenlemeye işaret etmesi açısında önemli görülebilir.

Geçici 10 maddenin direk kaldırılmasını istemek, askeri bölgelerin azaltılmasını istemek ve ondan ötesi vicdani ret konusunda 'yasal düzenleme' öngörmek, 'bunlar sağcıdır' türküsünü tutturanları hayal kırıklığına uğratmıştır diye düşünmeden kendimi alamıyorum.

Hoca'nın açıklamalarının benim için bir diğer önemli konusu da su ve diğer kamu malları konusundaki değerlendirmeleridir.

Ne diyor Hoca?

"KKTC'deki tüm su kaynaklarının yönetimi su yasası çerçevesinde KKTC'nin yetkili makamlarında olmalıdır. Borularla gelen suyun kullanımı ve dağıtımı (işletilmesi) KKTC halkının yararı doğrultusunda kamu/belediye ve özel işletmelerin de içinde olacağı bir konsorsiyum modeli ile çözümlenebilir."

Başka ne diyor bu konuda?

"Karma bir model olarak tasarlanacak bu yapıda yerli yatırımcıların belirli oranda dâhil olacağı; tekelleşmeye neden olmayacak; belirli oranda bir yerli istihdamı mecbur kılan; ve merkezi idarenin ya da belediyelerin de belirli bir rol üstlenleneceği bir düzenlemenin gerekli olduğunu düşünüyoruz. Kuşkusuz o türden bir modelde en kritik nokta suyun fiyatına bir noktada kamu otoritesinin müdahale etme yetkisini elinde tutabilmesidir. Bizler bunun gerekliliğini savunuyoruz. İçme-kullanma-sulama su fiyatları KKTC yetkili makamları tarafından belirlenmeli ve denetlenmelidir."

Sağcı olduğu iddia edilen bir zihniyetten çıkmadığı açık olan bu hususların da yukarıda işaret ettiğim çevrelere iyi bir mesaj olduğunu düşünmekteyim.

Peki elektrik kurumu konusunda durum ne?

"Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu'nun (KIB-TEK) özelleştirilerek, kurumun ortadan kaldırılmasının yanlış bir strateji olacağına inanmaktayız. KIB-TEK'in yasal ve yapısal reformlarla istikrarlı ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşturulmuş şekli ile kamuya ait olması ve elektrik üretim faaliyetinde paydaşlardan biri olması ülkemiz için hem ekonomik hem de stratejik açıdan büyük önem arz etmektedir."

Hayda…

Ankara'nın adamı, elçiliğin kurduğu bir parti neler diyor böyle?

Özelleştirme olmasın diyor…

Yani arkadaşlar, önyargı, ezbere konuşma, birilerini karalama…

Bütün bu laga lugalar dün Hoca'nın ağzından çıkan kelimelerle buhar oldu ve uçtu…

Bence şimdi gerçek eleştiri zamandır.

İşte program, işte tüzük, işte kurucular ve işte parti…

Ha bu arada, o saçma sapan kadın ve gençlik kollarının olmayışı…

On puan diyorum buna da…

Neyse, bu konuyu daha çok konuşacağız, onun için burada son vereyim…

Bir kez daha hayırlı olsun…

Ve en son olarak;

Elbette ki bu işler konuşmaya değil pratiğe bakar…

Onu da yaşayıp göreceğiz…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.