Kafalar karıştıkça karışıyor...

Ulaştırma Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu'nun dün Havadis'te Baykan Gürses Özdağ'a yaptığı açıklamaları 2-3 kez okudum ama anladığımı söyleyemem.

Tahsin Bey diyor ki "sözleşmede ödeme şartı yok ama denetim ücretini şirket ödeyecek…"

Nasıl yani?

Bakan Bey diyor ki "o kısım sözleşmede eksik bırakılmış, unutulmuş ama ödeyecek…"

Öyle mi?

Kim eksik bırakmış peki?

Ercan'ı 13.maaş için satan İrsen Küçük Hükümeti.

Bu nasıl bir iş?

Nasıl bir sözleşme?

Aklımızı karıştık sonra karışsın diye mi yapılıyor bu açıklamalar?

Yine aynı röportajda Tahsin Bey "İlgili şirkete talep ettik, o da ben ödemem dedi. Sözleşmede yazmıyor dedi. Biz de tekrar yazı gönderdik ve ödeyeceksiniz dedik. O itirazını kaydederek, şerh koyarak ödemeye başladı. T&T şirketi 2 ödeme yapmış oldu" diyor.

Madem sözleşmede yazmıyor, neden ödemesini istiyorsunuz?

Zaten Taşyapı'nın sahibi de "ödemem" diyor.

E ödemeyince ne olacak?

Mahkemeye gidilse, hâkim sormaz mı "nerede yazıyor ödeyeceği" diye?"

Röportajda benim sorduğumu Baykan da soruyor;

"Taşyapı'nın de sahibi ödemeyeceğini söyledi…"

Tahsin Bey ise "iki ödeme yapmışlardır. Türkiye Cumhuriyeti'nden de ödenmesini talep ettik. Sadece şirkete talep etmedik. Yapamayacaklarını söylediler…" diye cevap veriyor.

Türkiye Cumhuriyeti mi?

Ne alaka?

Şirket özel bir şirket değil mi?

Neden Türkiye'ye 'sen öde' dediniz o zaman?

Anlamak imkânsız gerçekten de…

Baykan çok gerekli bir soru daha soruyor devamında;

"Sözleşmeden doğan bu boşluğa rağmen sizin bunu talep etmeniz hukuka uygun mu?"

Son bir haftadır memleket çalkalanırken, ortada bir sürü iddia varken ve en önemlisi sözleşmede boşluk olduğunu savunulurken, ilgili bakanın konuyla ilgili bin tane hukukçu aradığını düşünmeniz normal olmalı değil mi?

Ama bakınız Tahsin Bey ne cevap veriyor;

"Hiçbir hukuki görüş almadım…"

Sözleşmede boşluk var diyorsunuz, zamanında eksik bırakıldı diyorsunuz, ardından Ercan'ı alan şirkete kendi kafanıza göre bir denetimci şirket buluyorsunuz, parasını da ödettirmek istiyorsunuz ancak bu konuda hiçbir hukuki görüş almıyorsunuz.

O değil, geçen hafta meclis kürsüsünden ilgili Ercan'ı denetleyecek olan şirketi kesinlikle tanımadığınızı bilmediğinizi söylüyorsunuz ancak Levent Özadam'ın geçen Cumartesi günkü köşesinde yazdığı üzere, şirketin sahibi olan-ve 2 ayda 8 kez adamıza gelen denetimci şirket sahibi Ömer Elmas'ı havaalanından bizzat karşılayan bakanlık yetkilileridir diyor!

Buna bir yalanlama gelmiyor…

Öte yandan denetim işi ile ilgili üç şirketten fiyat aldım diyorsunuz, diğer iki firmanın ismi ortalarda yok, açıklamıyorsunuz…

Ve tüm bu soruların cevapları ortalarda yokken, bu işi gözler önüne seren Ombudsman Emine Dizdarlı'ya "haddini bil; özür dile" şeklinde ayar çekiyorsunuz ve bununla da kalmayıp Havadis'in manşetinden "Siyasilerden birisi Dizdarlı'yı kullandı…" diye iddiada bulunuyorsunuz…

Peki ama kim?

Eğer birinden şüphe ediyorsanız bunu da söylemeniz gerekir.

Zira ortada dönen suçlamalar yenilir yutulur gibi değildir.

Ve sizin Ombudsman'a yaptığınız suçlama da yenilir yutulur gibi değildir.

Yani Ombudsman'ı birileri kullandıysa, ona bu açıklamayı yaptırdıysa ve bu ispat edilirse, Emine Hanım o görevde bir dakika bile duramaz.

Hoş, Sayın Bakanım, sizin de bu kadar iddiadan sonra görevde durmanız hiç münasip olmaz ama biz diyarda istifa etmek gibi dünyevi bir şey yok…

Sonuç olarak, her ne olursa olsun bu konuda kamuoyu vicdanı rahatsızdır.

Açıklama yapılmak zorundadır ama yapılan açıklamalara bakılırsa işler aydınlığa çıkacağına, karıştık sonra karışmaktadır.

Ercan konusunda ne gibi bir film dönmektedir?

Herkesin öğrenmek istediği ama bir türlü muvaffak olamadığı husus budur.

Korkarım ki bu mevzu en sonunda KKTC Meclisinin klasik 'meclis araştırma komisyonu' işlemine tabi tutulacaktır.

Zira hepimizin malumudur, eğer bir konu çözülmek istenmezse, meclis komisyonlarına havale edilip ardından da yıllar içinde 'sonuç' alınamadan bitirilir.

Aynen KTHY olayı gibi, parayla oy satın alma olayı gibi…