Talihsiz açıklamalar...

Yayın Tarihi: 27/01/16 10:13
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

"1960'ta kurulan devleti toplumsal federasyon olarak telaki ediyorlar, ama şimdiki coğrafi federasyon; iki toprak, iki halk ve iki egemenlik... Onlar birleşip uluslararası alanda tek egemenlik olacakmış, bunu nasıl yapacaklarını çok merak ediyorum…"

Bu sözler Türkiye'nin Lefkoşa Büyükelçisi Derya Kanbay'a ait…

1990'lardan beri Kıbrıslı Türklerin ortaya koyduğu, merhum Rauf Denktaş'ın bile 'federasyon bizim tezimizdir' diye vurguladığı, sittin senedir çözmek için uğraştığımız sorun için sunduğumuz bu teze Derya Kanbay'ın bakışı bu…

Bunu da geçtim, Türkiye Hükümeti, başta Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Davutoğlu, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu olmak üzere federasyon tezini tamamen destekleyip, buna 'Türk tezi' diye sahip çıkıp 2016 yılında çözüm öngörmelerine rağmen, onların Kuzey Kıbrıs'taki temsilcisinin bu şekilde düşünmesi ve bunları açıkça paylaşması oldukça dikkat çekicidir.

Ancak Sayın Kanbay'ın dün bir kabulü kabulü sırasında sarf ettiği 'şahinlik' kokan açıklamalarının tek dikkat çekici noktası bu değildir.

Mesela şunu demiş;

"Kuzey'e Güney'den çok sayıda turistin geldiğini biliyorum. Birçok lokantada rahat rahat yemek yediklerini, gezip dolaştıklarını, eğlendiklerini, hatta bazı yerlerde Türkler'in bahçelerine girip 'bu ev bizim' diye çığlıklar attıklarını da biliyorum."

Derya Kanbay elbette ki kendi fikirlerine sahiptir, olayları bu şekilde görebilir.

Ve doğrudur da, bu türden olaylar yaşanmıştır…

Ancak 1974 yılında yaşanan savaşın acı sonucu koparılıp atıldıkları yerlerini ziyaret eden Rumları genelleyerek 'turist' olarak nitelemek doğru olur mu?

Bence olmaz…

Konuşmasının bir yerinde ise "bunları fanatiklik olsun diye söylemiyorum" demiş…

Allahtan fanatiklik yapmamış zira bir de yapsaydı vay halimize artık…

Uzatmadan, Derya Kanbay'ın açıklamalarına devam edelim…

Mesela Annan Planı hakkındaki düşünceleri şöyle sıralamış;

"Birleşmiş Milletler, Kıbrıslı Türklere sormadan kendince bir çözüm planı çıkardı, Annan Planı... Rumlara ne kadar sordular onu bilmiyorum ama onlar işin içindedir.

Bu planları okutmadan, anlatmadan sizlerin önüne attılar, dediler ki 'bu hayırlı olacak; evet diyelim'. Halkınız yüzde 65-66'sı 'evet' dedi. Rumlar baktı ki içinde istemediği ufak-tefek şeyler var. 'hayır' dedi. Hem de yüzde 75 oranında…"

Devamında ise şöyle diyor Derya Kanbay;

"Liderler, yapılan müzakerenin sonucunda ortaya çıkacak uzlaşma belgesini okuyup 'tamam bu benim halkım için uygun' deyip, dönüp toplumlarına 'buna siz de bakın ve oylayın' dediği zaman siz Kıbrıs Türk halkının bunu Annan Planı'ndaki gibi aceleye getirerek, okumadan değil... dikkatli okuyup... çünkü bu büyük bir sorumluluk... Bundan sonra 'bizi itip kalkıp 'evet' dedirttiler, tehdit edip 'hayır' dedirttiler denmesin. Denmemeli..."

Kendisine Kıbrıslı Türkler nasıl anlatıldı bilemiyorum ancak 2002-2004 yılları arasında Annan Planı tartışmaları ile ilgili keşke hakkımızda biraz araştırma yapsaydı diye düşünmeden edemiyorum.

Eğer araştırsaydı nerdeyse 2,5 yıl boyunca, ortaya çıkan 5 değişik versiyonu olan bu planı gün 24 saat, hafta 7 gün durmadan tartıştığımızı ve en sonunda sokaktaki en basit vatandaşın bile 'Mutadis Mutandis'in' ne olduğunu bilir hale geldiğini elbette görecekti.

Annan Planı ortaya çıkmasında birçok Kıbrıslı Türk siyasetçi ve diplomatın, başta istemeye istemeye de olsa Rauf Denktaş'ın bile payı vardır.

Yani bize sorulmadan, tartışılmadan bir plan ortaya çıkarılmamıştır. Zaten planın 5 kez değişmesi bunun açık ispatı olarak durmaktadır…

Ayrıca, Annan Planı döneminde, Türkiye'nin plana verdiği desteğin boyutlarını da hatırlatmak isterim.

Böylece Kıbrıslı Türkler, Annan Planını amiyane tabirle 'deli gibi' tartışmışlar ve en sonunda ortaya "65 Evet, 35 Hayır" şekilde bir tablo çıkarmışlardır.

Ve bu 2,5 yıllık süreç hiçbir şekilde aceleye getirilmiş bir süreç de olmamıştır.

Derya Kanbay'ın sert açıklamalarından Eide ve yıldızlar metaforu nasibini almış bu arada…

"Dünyadaki yıldızların adada çözüm bulunması için ittifak içinde olduğu söyleniyor. Bunun nedenlerini adanın 500 kilometre, 1000 kilometre uzağına baktığınızda görebilirsiniz. Dolayısıyla bu yıldızların Kıbrıslı Türklerin kara gözleri için 'çözüm yapalım' dediğine inanmıyorum. Menfaatleri, planları var."

Davos'ta 'uluslararası toplumun desteğini hissettim' diyen Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı bu ifadelere ne der acaba merak etmiyor değilim.

Sonuç olarak müzakerelerin içinde bulunduğu kritik durumu da düşünürsek, fanatik Rumların ekmeğine yağ süren bu açıklamaları en basitinden 'talihsiz' olarak nitelemek yerinde olur…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.