Ağa ile seyis...

Yayın Tarihi: 11/02/16 08:08
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Rahmetli kayın babam anlattıydı…

Zamanın birinde, Sivas ellerinde geçmiş bu olay dediğine göre…

Köyün birinde bir ağa bir gün uzak bir başka bir köye gitmek için yola çıkmış…

Yanında da seyisini almış…

Seyis önde, ağa atın üstünde yola koyulmuşlar…

Az gitmişler, uz gitmişler, dere tepe dümdüz gitmişler…

Tam diğer köye varacakken at birden bire abdestini edivermiş…

O sırada, hikaye bu ya, ağa dönüp seyisine sormuş;

"Seyis, sana bu boku yeme karşılığı, sen ağa ben de seyis olurum desem kabul eder miydin?"

Çok şaşıran seyis "aman ağam hiç olur mu öyle şey" diye cevap vermiş.

"Yok" demiş ağa, "ciddiyim. Hem bu köyde kimse beni tanımaz, dolayısıyla seni herkes ağa zanneder."

Israr eden ağa karşısında çaresiz kalan seyis en sonunda atın bokunu yemeye karar vermiş…

Böyle seyis olmuş ağa, ağa olmuş seyis…

Neyse, uzatmayayım, köye varmışlar, gayet güzel ağırlanmışlar…

İşleri bitince de seyis kılığındaki ağa önde, ağa kılığındaki seyis ise atın üstünde köylerine doğru yola çıkmışlar.

Çıkmışlar çıkmasına ama seyisi bir derttir almış…

İçinden "hadi diğer köyde kimse ağayı tanımazdı, bu işi yutturduk ama bizim köyde bu iş sökmez. Acaba eski rolüme dönmezsem ağa beni vurur mu?" gibisinden kuruntudan ölmek üzereyken imdada yine at yetişmiş…

Tam köye yaklaşmışken at bir kez daha büyük abdestini edivermiş…

Seyis hemen atılmış, ağaya seslenmiş;

"Eğer demiş bu atın bokunu yersen, tekrardan sen ağa ben de seyis olurum…"

Ağa bakmış bakmış…

Bir yandan dürüstlük, bir yandan giden ağalık…

En sonunda atın bokunu yemeye karar vermiş…

Böylece ağa kılığındaki seyis tekrardan seyis; seyis kılığındaki ağa da tekrardan ağa olmuş…

Yola devam etmişler, tam köye girerken seyis karnından düşündüklerini dilinden söyleyivermiş;

"Yahu ağam, madem bu işin en sonunda sen yine ağa, ben de yine seyis kalacaktım, bütün bu bokları neden yedik?"

***

Öncelikle yukarıda kullandığım bazı sözcükler ve benzetmeler için özür dilerim ancak, su konusunda geldiğimiz noktayı daha iyi anlatan bir hikâye aklıma gelmedi doğrusu…

Yani sen yaklaşık 3 aydır, 'özel asla olmaz' de, 'dik duruş' de 'eşyanın tabiatına aykırı' de sonra da karşımıza 'kamunun' tamamen süs olduğu bir kamu-özel ortaklığı ile gel…

Çıkan haberlere göre su özelleştirilecek…

Kamu ise bu projeyi denetleyecek…

Hangi kamu?

Denetleme konusunda uzman KKTC kamusu…

Hani derler ya, kelin ilacı olsa kendi kafasına sürecek diye, bu da tam o hesap…

KKTC, es keza kendi kendine malik, kendi iradesi kendinde bir yapı olsaydı zaten bugüne kadar çoktan kendi ayakları üzerinde durur, belki bu isimle değilse bile başka bir isimle dünya devletleri arasındaki yerini alırdı.

Ama olmadı.

Bu dakikadan sonra da asla olmaz.

Hayır, can sıkan nedir mesela bilir misiniz?

Bu projenin üzerinden geçtiği her yerin tapusu Türkiye Devletine verilmiştir hem de hiçbir kamulaştırma izni alınmadan.

Da bizim kamu, bu koçanı 'kurtarıcısındaki' malı denetleyecekmiş işte…

Ve şimdi liberal makyajcı takım karşımıza çıkmış, bu projeyi bizim kamunun denetleyeceğini söylemekte ve buna alkış tutmamızı beklemektedir.

Yahu yürüyün gidin…

Bir halkın zekâsıyla bu kadar dalga geçilmez diyeceğim ama kabahatin büyüğü biz de zaten…

Neden?

Sizi seçtiğimiz için…

Kamu-özel ortaklığıymış…

Ağa da aynı…

Seyis de...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.