Firavun'un ölümü...

Yayın Tarihi: 18/02/16 07:54
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

Firavun…

Lakabı bu idi…

Esas adı ise Butros Butros Ghali…

Ya da bizim telaffuzumuzla Butros Gali…

Onu, her BM Genel Sekreterini yakinen tanıdığımız üzere, Kıbrıs sorunu yüzünden tanıdık.

Büyükbabası Butros Gali'nin 1908'den suikast sonucu öldürüldüğü 1912 yılına kadar Mısır Başbakanlığı yaptığı Gali, 70 yıl süren İngiliz sömürge dönemini sadece İskoç viskisi ve purosu ile iyi anan birisiydi.

1922'de Kahire'de doğan, 1946'da Kahire Üniversite'sinden Uluslararası Hukuk bölümünden mezun olan Gali'nin yıldızı, Mısır'ın en önemli liderlerinden Enver Sedat'ın zamanında parladı.

Öyle ki Sedat onu Mısır-Suriye arasında kurulan ve adına Arap Sosyalist Birliği denilen yapının Merkez Komitesinde görevlendirmesinin yanı sıra, 1977'de İsrail'e yaptığı tarihi ziyaret sırasında da müzakere ekibinin en önemli parçası olarak yanında götürür.

İsrail-Mısır arasında imzalanan meşhur Camp-David anlaşması sırasında tarihte ilk kez uygulanan ve bir Henry Kissinger icadı olan mekik diplomasisinin en önemli aktörlerinden birisi olan Gali'nin söz konusu anlaşmada emeği azımsanmayacak kadar çoktur.

1977'den 1991'e kadar Mısır Dışişleri Bakanlığı görevinde de bulunan Gali, 1992'de BM Genel Sekreteri seçildiğinde, Afrika kıtasından bu göreve seçilen ilk diplomat olur.

Haliyle de o göreve gelince, önünde bulduğu kadim sorunlardan birisi de Kıbrıs sorunu olur.

Gali, kendinden önceki Genel Sekreter Perez De Cuellar'ın sunduğu rapor ışığında hemen kolları sıvar ve göreve geldiğinin daha 6.ayında adadaki tarafları New York'a davet ederek müzakere etmelerini ister.

Rauf Denktaş ve Yorgo Vasiliu, Gali'nin girişimleri ile 18 Haziran 1992'de New York'ta müzakerelere başladığında önlerinde bir harita bulurlar.

Türk tarafını tam anlamı ile şoke eden ve Güzelyurt ile Maraş da dahil 34 köyün Rumlara geri verilmesini ön gören bu harita, 1981'de sunulan Gobi haritasından beri bir ilktir.

Gali bununla da yetinmez ve BM'den (750 sayılı karar ile) haritasını başlangıç zemini olarak onaylatmaktan geri durmaz.

Dahası, Türk tarafının büyük tepkisine yola açan bu haritayı dönemin Türkiye Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Başbakanı Süleyman Demirel ve Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz ile istişare ederek sunduğu söylemekten de çekinmez.

O zaman büyük infial yaratan bu demecin ardından, hem Özal, hem Yılmaz hem de Demirel bunu yalanlarken, Demirel'in o ünlü "biz bu işin ne içindeyiz ne de dışındayız, sadece kenarındayız" lafı "Türkiye Kıbrıs'ı satıyor" tartışmalarını da beraberinde getirir.

Ancak Gali yoluna devam ederek, liderleri 2.tur için tekrardan New York'a çağırarak, 15 Temmuz 1992'de ''Gali Fikirler Dizisi'' (Kıbrıs'ta Bütünlüklü Bir Anlaşma Çerçevesine İlişkin Fikirler Demeti) diye anılan çözüm planını sunar.

Adına plan denmekten korkulan ve toplamda 100 maddeden oluşan bu plan, Kıbrıs'ta iki toplumlu iki kesimli bir Federal yapıyı öngörmesinin yanı sıra, 1960 Garanti Anlaşmalarının aynen devamını hatta bazı takviyelerle güçlendirilmesi dahil bir dizi Türk tezini aynen muhteva etmektedir.

Denktaş bu planın tam 91 maddesini kabul eder ve geriye kalan 9 maddesini de tartışmaya hazır olduğunu bildirir.

Gali bununla da yetinmez ve toplamda 14 maddeden oluşan bir ek de ortaya çıkararak Kıbrıs müzakere tarihinin ilk Güven Yaratıcı Önlemler (GYÖ) paketini de plana ekler.

Ancak araya, tıpkı bugünlerde yaşadığımız gibi, Rum seçimleri girer ve Vasiliu Şubat 1993'te rakibi Klerides'e kaybeder.

Vasiliu'dan çok daha şahin bir politikacı olan Klerides'i karşısında bulan Denktaş rahat bir nefes aldığını 'yakın çevresine' söylemekten çekinmez.

Zira eski dostu Klerides ile çok daha rahat suçlama ve diğer oyunları oynamaktan çekinmeyecektir.

Nitekim Denktaş'ın bu halini gören Gali onu sık sık "ya bu çözümü kabul et ya da Güvenlik Konseyi kendi çözümünü uygulayacak' diye tehdit etmekten de çekinmez.

Klerides ise Rum kamuoyunun baskısı altında eli kolu bağlı oturmaktan başka bir şey yapmaz.

O zamanın haberlerinde 1990 yılında o zamanki adıyla Avrupa Topluluğu olan (AT) başvuran Kıbrıs Cumhuriyetinin çözümden daha öncelikli gündem maddesi olarak göze çarpar. (Sonradan adı AB olan bu birliğe resmi başvuru 1995'te yapılır, 2004'te kabul edilir)

Ancak kader ağlarını elbette çoktan örmüştür ve Camp David gibi bir anlaşmayı bile kotarabilen Gali, iki eski kafadarın 'çözümsüzlük' girdabında boğulmaktan kurtulamaz…

Denktaş'ın ünlü "29+" toprak tavizini resmileştirdiği, Maraş'a karşılık KKTC'ye bir dizi ambargonun hafifletilmesi, Lefkoşa Havaalanının tekrardan açılması karşılığında, KTHY'nin buraya iniş yapabileceği dahil bir dizi orijinal GYÖ ile süslü bu paket Rum Ulusal Konseyi tarafından 8 Haziran 1994'te reddedilir.

Ret sebebi ise bugünkü gibi tanıdıktır; "KKTC tanınabilir…"

Denktaş ise yüzde 91'ini kabul ettiği bu paketin, söz konusu GYÖ'lerini 31 Mart 1994'te kabul ettiğini zaten bildirmişti.

Kıbrıs sorunun çöpe giden bir başka planının sahibi olan Gali kendi döneminde sadece Kıbrıs ile değil, Ruanda ve Bosna krizleri ile de uğraşmıştır.

1996'da 2.dönem Genel Sekreter olarak seçilememesinin sebebi de Bosna sorunu olur.

O dönemde Bosna'ya NATO Bombardımanı yapılmasına şiddetle karşı çıkan Gali'nin ipini çeken kişi "bu adamın gitmesi için canlı bir karga bile yiyebilirim" diyen zamanın ABD Başkanı Bill Clinton olur.

Böylece 10 geçici üyenin ful desteği ile tekrardan göreve önerilen Gali, daimi üye ABD'nin vetosu ile 2.döneme seçilemez ve yerine Kofi Annan gelir.

Ancak bu sert mizaçlı, hızlı diplomat için söylenenlerin hepsi de iyi şeyler değildir.

Öyle ki, Mısır Dışişleri Bakanlığı döneminde, 1991 yılında Mısır'ın Ruanda'ya sattığı ve daha sonra 1994 Ruanda Soykırımında kullanılacak olan toplamda 23 milyon Dolarlık silah anlaşmasının altında onun imzası vardır.

Nitekim Ruanda Soykırımı sırasında, onun görev süresinde, BM'nin aldığı 'pasif' tutumun sebebinin kendisi olduğu ölene kadar peşini bırakmayacak bir iddia olacaktır.

Öyle ya da böyle, eğer bugünkü müzakereler bir sonuca ulaşırsa, onun 1992'de sunduğu bu adına plan denilmekten korkulan 'fikirler dizisi' sayesinde büyük emeği olacağı muhakkaktır.

Kalça kemiğinin kırılmasına bağlı komplikasyonlar sonucu geçen gün hayata gözlerini yuman bu BM tarihinin en tartışmalı Genel Sekreterini Kıbrıslılar olarak her zaman hatırlayacağımız muhakkaktır…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.