Gülerim…

"En kısa zamanda gerekli tedbirler alınacak" denildiğinde…

"Çalışmalarımız sürmektedir" denildiğinde…

"Mecliste bu iş için komite kurduk" denildiğinde,

"Türkiye ile gerekli istişare yapıldı" denildiğinde,

"Türkiye'den uzman gelecek" denildiğinde,

"Bu konuda tüm istişareler yapıldı" denildiğinde,

Ama en çok da "incelemelerde bulundu" denildiğinde,

Çok gülerim…

Ağlayacak halimize gülerim…

TAK bülteninde,

İddia edildiğinde,

Öne sürüldüğünde,

Hele de savunulduğunda,

İster istemez gülerim,

Ağlayacak halimize gülerim,

Meclisin boş koltuklarına,

Ve o boş koltuklara konuşan vekillere,

Enkaz devralanlara,

Enkaz devredenlere,

"Vallahi sorumlu biz değiliz, onlardır" diyenlere,

"Gelen ağam,

Giden paşam,

Ver şu ineği,

Ben de sağam" diyenlere,

Bir gün solcu,

Ertesi gün sağcı,

Bir başka gün ihale takipçisi,

Cuma günü Müslüman,

Salı günü kabareci,

Çarşamba meyhaneci olanlara,

İster istemez gülerim,

Sürekli cek-cak ekli cümleler kuranlara,

Nereden beladan öğrendilerse artık,

Vizyon da vizyon diye ahkam kesenlere,

3 boyutlu vizyon,

4 boyutlu vizyon,

Sanırsın ki Mars yolculuğuna çıkmış,

O derece vizyon işte,

Duyunca gülme tutar beni,

Öte yandan,

"Günün sonunda" diye cümleler kuranlara,

Bir de "ihtiyatlı iyimser" olanlara,

Çok gülerim be usta,

İhtiyatsız kötümser olmak daha güzel değil mi sanki?

Ne bileyim,

Ortak müştereklerde buluşmasak,

Herkes kendi yoluna gitse,

Mutlu olsak,

Rahat etsek,

Sürekli gülsek,

Olmaz mı sanki?

Ama bunlara da gülerim işte,

"Çirkef yatağında gülistanlık" arayanlara,

"Kalın bağırsak" olup da,

Hala daha kendini

Bulunmaz Hint kumaşı sananlara,

"Dünyanın merkezi Dikilitaş'tır" diyenlere,

Gülerim işte,

Elimde değil,

Bu yazıyı yazmak için gösterdiğim efora,

Yarın yazacağım yazı için göstereceğim efora,

Kazanılmış haklara,

Ve daha kazanılması planlanan başka haklara,

Sıranın kendisine geldiğini,

Hatta çoktan gelip de geçtiğini fark edemeyenlere,

Ama buna rağmen sus pus olanlara,

Gülünmez de ne yapılır kuzum?

Ben de gülüyorum işte,

Gülmeyip de ne yapayım?

"Minareden at beni,

İn aşağıya kap beni" diyenlere,

Özellikle gülüyorum bu arada,

Bu tipler çok maceracı oluyorlar zira,

Ayrıca güzel espri de neme lazım,

Bundan mada,

Che tişörtü giyip de

Devrimci olduğunu sananlara,

İki tane Marx sözü ezberleyip de solcu olduğunu sananlara,

Sosyalist Parti olduğunu iddia edip de,

Özelleştirmelere karşı çıkmayanlara,

Liboşlara,

Fırsatçılara,

Popülistlere,

Havadan sudan konuşanlara

Ve çakma milliyetçilere,

Gülünür elbet,

Ben de öyle yapıyorum işte,

Gülüyorum,

Zaman zaman da,

Bıyık altı gülümsüyorum,

Yüzümde garip bir ifade,

Kafamda bin tane tilki,

Kalbimde hafiften bir sızı,

Ve yemyeşil ovalar filan,

Ama arada sırada aynaya bakınca,

En çok da kendi halime gülüyorum,

Aslında en iyisi de kendi kendine gülmek değil mi sanki?

Şimdi birisi çıksa,

"O zaman dans" dese,

Ben de "renk" desem,

Bir başkası "özgürlük" dese,

Bir diğeri "29 komşularına dağılır" dese,

En sonuncusu da foto finişte kaybetse,

İnsanlık halleri değil mi bunlar,

Gülünmez mi?

Ah ulan ah,

Ah,

Katıla katıla gülerim halime,

Halimize,

İnsanlığın tüm hallerine,

En çok da –den haline,

Gülerim işte,

Siz de bir güncük idare edin beni,

Gülün ağlanacak halimize…

Gülün…