Yangın...

Yayın Tarihi: 21/06/16 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Memleketin kuzeyinde de güneyinde de maalesef aynı tip kafalar statükoya sahip…

Hal böyle olunca saçma sapan uygulamalar konusunda yapılanlar arasında pek bir fark olmuyor.

Misal bu son Trodos yangını…

12 yaşında bir çocuğun dedesinin evinin bahçesindeki kuru otları ateşlemesi ile Cumartesi günü başlayan yangın benim bu satırları yazdığım Pazartesi öğleden sonra hala daha devam ediyordu.

Bundan önce Pazar sabahı Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı muhatabı NikosAnastasiadis'i arayıp yardım teklifinde bulunmuş.

Ne kadar güzel bir davranış…

Ondan önce sözcüleri birbirlerini aramış yardım konusunu konuşmuş.

Hatta Türkiye'den, Mersin'den yangın uçağı getirilmesi konusu bile masaya gelmiş, Türkiye yardıma hazırmış.

Ancak Rum Lider "bizim yeterli yangın söndürücümüz var, teşekkür ederiz, duruma göre değerlendiririz" deyip konuyu geçiştirmiş.

Biliyorsunuz, 27 Haziran 1995'te bütün Beşparmak Dağımızı yanıp kül eden yangında Rumların teklifine burun kıvırmıştık…

Tam 4 gün boyunca 8 bin hektar orman çatır çatır yanmıştı…

Hiç olur muzdu Rumlardan yardım alalım?

Yansa daha iyi idi herhalde, öyle de oldu…

O yanan ormanların yeniden eski haline gelmesi için kaç yıl geçmesi lazımmış biliyor musunuz?

Tam 300 yıl…

Geçen yıl Akıncı göreve geldikten kısa süre sonra Maraş yangını çıktı hatırlarsınız…

Akıncı'ya 'çakmak' için mahana arayanlar, çiçeği burnunda Cumhurbaşkanını yerden yere vurmuşlardı…

Neden?

Rumlardan yardım istemedi diye…

Fakat işin aslı ne idi?

Yardım istenmiş, ancak askeri makamlar güvenlik sebebiyle uygun görmemiş, bunun üzerine İngiliz üslerinden yardım alınmıştı…

Bu bizim kendi iç irade, statü sorunumuz sonuçta…

Ama Akıncı'nın iyi niyeti orada da burada da ortada işte…

Bu iyi niyetini de Pazar sabahki telefon görüşmesinde muhatabına "daha önce iki tarafta da meydana gelen yangın felaketlerine müdahale edemedik artık bu konuda işbirliği yapmalıyız" diyerek ispat ediyor…

Anastasiadis ise bu teklifi "yangının durumuna göre bakarız…" diye geçiştiriyor…

Niye?

E canım Kuzeyden gelecek olan bir yardım sonrası güney kamuoyu en azından bir kısmı ne der?

"Sahte devleti tanıdık… İşimiz sahte devlete mi kaldı?"

Nereden mi biliyorum?

E bizim kafalar da aynıdır…

"Rum mu söndürecek be bizim yangını, istemeyiz!"

Demedik mi bunu 1995'te?

Dedik ya dedik…

Aha böyle diye diye adadaki tüm ormanları yakıp yıktık…

Tam da bu yüzden Kıbrıs sorunundan nefret ediyorum zaten…

Varsın bütün ormanlar yansın ama iki taraf birbirini görmezden gelmeye devam etsin…

Her yangında biraz daha yok olan ortak servet…

Öylesine küçük bir adada yaşıyoruz ki Trodos üzerine kül olan her ağacın yokluğundan nasıl ki Karpaz'daki adam etkilenecek, Beşparmak üzerinde kül olan her ağaçtan da Baf'taki adam etkilenecek…

Anlamıyoruz işte…

Uçsuz bucaksız Rusya değiliz ama uçsuz bucaksız bir siyasi aptallık ve siyasi öngörüsüzlük sahibiyiz o kesin…

Bundan öte tipik Kıbrıs sorunu hastalığı olarak bu yangınlara yardım edememe hastalığımızdan da gına geldi.

Yani her yangında aynı haberler…

"Yardım tekli etti… Ama olmadı…"

Ara bölgede ya da başka yerlerde beraberce dans ediyoruz, şarkı söylüyor, yiyip içiyoruz ancak nedense yangın söndüremiyoruz…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.