Ben her şeyden şüpheliyim…

Yayın Tarihi: 19/07/16 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+
Dedik bu kadar çok çalıştık, yıllık izin alalım, 3-5 gün ortalardan kaybolalım, darbe oldu…

Darbe girişimi ya da…

Karpaz'ın burnunda telefonun bile çekmediği bir gecede yıldızların altında muhabbetin en derin yerinde geldi haber…

Kalkıp kaçmak istedim ama kendi arabamla gitmediğim için kaçamadım kamptan…

Dahası çocuklara 'kaçabiliriz ha babam' dediğimde bana çakıl taşı fırlattılar, 'darbeci' ilan ettiler, o da ayrı zaten…

En başından söyleyeyim de yanlış anlaşılmasın;

Darbelere kökten karşıyım.

Bunun yanı sıra Türkiye'de şu an oluşturulmakta olan diktatörce yapıya da kökten karşıyım.

Onun için Cuma gecesinden beri devam etmekte olan 'şeyi' dikkatlice değerlendirip, ne olduğunu anlamaya çalışıyorum.

Ancak kolay mı ne olduğunu anlamak?

Değil.

Bundan ötesi yaşananlar her bakımdan endişe verici hatta vahimdir…

Bir iç savaşın başladığının sinyalleridir…

Umarım yanılırım ama durum bu noktadadır ve Türkiye uçurumun kenarındadır…

Bir başka vahim durum ise bilgi kirliliğidir…

Mesela o gecenin sabahında zar zor aldığımız haberlerden birisi Boğaz Köprüsü üzerinde teslim olan darbeci askerlerden birisinin kafasının halk tarafından kesildiği yönündeydi.

Beni en çok geren haberlerden birisi de bu oldu zira askerin kafasının kesilmesi, Kubilay-Menemen olayı ile düşünüldüğünde çok feci bir mesajdır…

Dolayısıyla içimden dedim ki eğer Türkiye'de halk askerin kafasını kesiyorsa demek ki kimse güvende değildir…

Haber sonradan yalan çıktı ama korkusu dalga dalga yayıldı.

Bundan mada tüm bu yaşananların ne olduğuna dair hala daha sarih bir kararım yok.

Önce hükümetin kendi tiyatrosudur demek istedim ama diyemedim zira işin boyutu, katılanları ve yaşananları ile böyle bir mizansen kurulması imkansız gibi duruyor.

Yani bu kadar ince bir senaryoyu yazıp oynadılarsa bu adamların her biri Einstein kadar zeki olmalı…

Bence değiller onun için de hiç inandırıcı gelmiyor…

Ha ondan sonra paraleller mi acaba dedim ancak ondan da emin değilim.

Niye derseniz, böylesi bir yapılanma, Erdoğan'ın yaverine kadar nasıl uzanmış, nasıl hiç fark edilmemiştir sorusuna cevap bulmak zordur derim.

Yani tamam, bütün liderler en yakınındakilerin ihanetine uğrayarak giderler ama ne bileyim, FETÖ örgütü bu kadar güçlü olabilir mi?

70'ten fazla general, binlerce subay…

Olabilse bile çok daha önceden fark edilirlerdi diye düşünüyorum…

Ayrıca Ahmet Altan'ın da geçen gün yazdığı gibi, "bu kadar fazla komutan işin içindeyse, illa ki başka cuntalar da vardır" diye düşünmeden edemiyorum.

Bu arada darbenin saati üzerinden giden tartışmalara da hiç katılmıyorum zira darbelerin saati olmaz…

12 Mart darbesi, ille de saat konuşacaksak, öğle 13.00'te TRT'de okunan muhtıra ile başlamıştır mesela…

Kaldı ki, burada hedef Erdoğan olduğundan, ona yapılacak olan operasyonun saati zaten darbenin başlangıcı olurdu, oldu da…

Yani Boğaz Köprüsü kapatıldığı saatlerde, bir grup asker Marmaris'te Cumhurbaşkanını arıyordu…

Öte yandan gelen bilgilere göre darbenin saat 16 sularında deşifre olduğu, saat 18 gibi Genel Kurmay Başkanının çeşitli emirlerle yasaklamalar getirdiği ve bunun üzerine gerçek darbe saati olan gece 3'ün geri çekilmek zorunda kaldığı, operasyonun başladığı da yazılıp çiziliyor.

Öte yandan işin içinde bir de Amerikan bağlantısından söz ediliyor.

Amerika, Türkiye'de darbe yaptırdı iddiasına inanmamamız için elbette hiçbir nedenimiz yoktur.

Niye?

E 12 Eylül'ün o tarihe geçmiş 'our boys have done it' (bizim çocuklar başardı) lafı oracıkta durmaktadır da ondan…

Ancak, ne bileyim, aklıma pek yatmıyor sanki…

Yani bir yandan Büyük Orta Doğu Projesi'nin Netanyahu ile birlikte eş başkanı olduğu iddia edilen Erdoğan varken ve bölgede Amerikan çıkarlarını muntazaman korurken, inanmak zor…

Hele de son İsrail barışı ile birlikte böyle bir senaryo olması…

Anlayacağınız bilemiyorum…

Olayı şıp diye anlayan arkadaşlara ise imreniyorum…

Napayım, benim IQ sakat, yetmiyor anlamaya…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.