Belirsizlik içindeki bazı olumlu belirtiler…

Yayın Tarihi: 24/07/16 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+
Türkiye'de devam eden çalkantılı durum sürerken, bizim kadim Kıbrıs sorununda ise önemli gelişmeler yaşanıyor.

15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasında yaşanan olağanüstü gelişmeler elbette ki gündemin birinci maddesi olmaya, yaşanan belirsizlik bitene kadar hop oturup hop kalkmamıza sebep olacaktır, bu kesin, ancak Kıbrıs sorununda son 2 hafta içinde yaşanan çok büyük gelişmeler de aynı etkiyi yaratacak gibi durmaktadır.

Türkiye'de yaşananların kendi oluşturduğu anlık ajandanın yanında, özellikle 2016 yılının başından itibaren her iki liderin defalarca taahhüt ettiği üzere 'yıl sonuna kadar çözüm' yönündeki ajanda da arada akamete uğrasa da akış içinde sürüp gitmektedir.

Yanlış anlaşılmasın, Türkiye'deki gelişmeler elbette ki Kıbrıs sorununun gidişatında hayati öneme haizdir, tamamen ayrı okunamaz ancak 2016 yılının çözümsüz olarak 'ıskalanması' ilgili hiçbir tarafın hayrına değildir.

Dolayısıyla Kıbrıs müzakereleri an itibarıyla son derece kritik bir aşamadan geçmektedir.

Öte yandan 29 Temmuz günü liderlerin yapacağı ve güvenlik-toprak gibi 'tabu' konuların ele alınacağı toplantı öncesi müzakere masasından iyi haberler gelmektedir.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın Cuma günkü görüşme sonrası yaptığı açıklamalardan da çıkaracağımız üzere yasama ve yargı konularında 'nerdeyse mutabık' kalındığını açıklaması son derece dikkat çekicidir.

Hatta ben biraz daha ileri gidip, söz konusu konularla ilgili kağıtlar üzerinde 'hiçbir kırmızı veya mavi' renk olmadığını-yani yüzde 100 mutabakat olduğunu- söylemek isterim…

Yasama ve yargı ile birlikte, yürütme konusunun da yüzde 90 oranla sonuçlandığı gelen bilgiler arasındadır.

Bu noktada en önemli tartışma konularından olan dönüşümlü başkanlığın Rumlar tarafından kabul gördüğünü sizlere bu satırlarda daha evvel yazmanın rahatlığı ile tekrardan ifade edeyim ki, bu konuda tartışılan şey süredir.

4-2 mi olsun, 5-2 mi olsun şeklinde bir tartışmadır bu…

Hal böyle iken, müzakerelerde büyük gelişmeler yaşanırken, elbette ki bir ileri safhaya geçmek aslında en beklenilen husustur.

Müzakerelerdeki en komplike başlık olan 'mülkiyet' konusunda çok önemli ilerlemeler yaşandığı, çeşitli formüller üzerinde durulduğu ama en önemlisi olan tazminatlar konusunda uluslararası toplumun bu konuda verdiği sözler ortada iken, yukarıda 'beklenilen' dediğim husus 'beşli konferans' çağırısının zamanının artık geldiğidir.

İşte yazımın başında da belirttiğim Türkiye'deki çalkantılı durumun ehemmiyeti bu noktada ortaya çıkmaktadır.

Öyle ki, henüz bir darbe girişimini atlatıp atlatmadığı bile belli olmayan bir Türkiye'nin böylesi bir konferans çağrısına nasıl bakacağı an itibarıyla belirsizdir.

Ama öte yandan, söz konusu darbe girişimi ve sonrasında yaşanan vahim gelişmeler tahtında uluslararası kamuoyunda ister istemez bir itibar kaybı yaşayan Türkiye'nin Kıbrıs sorununun çözümü konusunda atacağı kararlı adımların çok ama çok önemli olduğu aşikardır.

Hatta daha ileri gidip, Türkiye'nin uluslararası toplum arasındaki bu itibar kaybının yeniden düzeltilmesi konusunda Kıbrıs sorununun çözümünü yegane 'koz' olarak nitelemek bence hiç de yanlış değildir.

Yani anlayacağınız, gerek müzakere masasından gelen haberler, gerekse de diğer konularda yaşanmakta olan gelişmeler Kıbrıs sorununun çözümünün yolda olduğuna dair emareler olarak değerlendirilebilir.

Tabii, tam bu noktada, Türkiye-AB ilişkilerinde darbe girişimi sonrası başlayan 'idam' tartışmaları ekseninde ortaya çıkmaya namzet kriz ne olacak sorusunu sorabiliriz.

AB Türkiye'ye bu konuda son derece net şekilde 'bu iş (adaylık) biter' demiştir…

Türkiye ise AB'ye yönelik 'sakın bu konuda işime karışma' duruşundadır.

Eğer kriz büyür, Türkiye idamı getirir, AB süreci biterse, Kıbrıs sorununun da çözümsüz kalacağı çok olasıdır…

Bu minvalde işin içine diplomasi denilen şeyin girmesi, her iki tarafın da kazanacağı bir yolun bulunması gerekmektedir.

Kaldı ki, idam mevzusu tartışmaları daha çok su kaldırır niteliktedir.

Hele de darbecilerin davalarının yıl sonuna doğru başlayacak olması da düşünülürse, bu mevzunun biraz da 'by-pass' edilerek nadasa bırakılacağı düşünülebilir ancak bu konuda kesin konuşmak doğru olmaz…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.