Anlamayana dedikodu saz, sivrisinek az…

Yayın Tarihi: 19/08/16 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile düzenlediği basın toplantısında dikkat çeken en önemli şey, her iki liderin de '2016 yılı çözümsüz geçerse, 2017 ile birlikte fırsat penceresi kapanır' minvalindeki ortak düşücesi oldu.

Elbette çözüm için ölüp bitmeyenler ile çözümcü görünüp de felaket tellallığı yapanlar basın toplantısındaki Namık Kemal alıntısına kafayı takmış, geyiğin dibine darı ekmekle meşguller.

Efendim Akıncı halkına Namık Kemal alıntısı ile 'dedikoducu' demiş…

Bak sen…

Yazının bulunmasından beri duyduğumuz en şaşırtıcı şey bu oldu herhalde.

Ne yani Kıbrıslı'nın ne kadar dedikoducu olduğu bilinmiyor mu?

Meyhanede bile otururken tuvalete gideni arkasından delik deşik etmiyor muyuz?

Bir haber Karpaz'dan çıkıp Limnidi'ye gelene kadar ilk haline ölümüne yabancılaşmıyor mu?

Eee?

Bu dedikodu ağının FETÖ gibi bir soruşturmada nasıl sonuçlara yol açacağı, ne günahsız insanları yakacağı öngörülmüyor mu?

Bal gibi de öngörülüyor ama arkadaşların derdi Akıncı'yı yere vurmak.

Ha bana sorarsanız Akıncı'nın konuşması güzel miydi diye, size pek değildi derim.

Bir kere bu kadar uzun konuşması,bu kadar fazla methiye düzmesi gereksizdi.

Öte yandan Erdoğan'ın huzurunda "biz darbe gecesi başkaları gibi sabahı bekleyip, kimin kazanacağını görüp de destek vermedik, hemen destek olduk" diye bazılarını kastetmesi çok uzaklardan vurulup doksana takılan bir gol misaliydi.

Bundan başka toplantıda ne konuşuldu, sonuç ne oldu diye soracak olursanız, size kocaman bir hiç diye cevap vermek durumundayım.

Halbuki Cumhurbaşkanı Akıncı Ankara'ya giderken Ercan'da yaptığı toplantıda gündemin garantiler olduğunu söylemişti.

Toplantı sonrası ise yapılan açıklamalarda garanti lafı neredeyse geçmedi.

Peki toplantıda ne oldu?

Bunun cevabını henüz alamadık.

Ancak biraz mantık yürütecek olursak, Rumların artan bir şekilde "garantiler varsa çözüm yok" yönünde politika gütmeyi artırması, ısrarlı şekilde Güzelyurt meselesini ortaya atmasının sebebi bu iş 'baddos' olursa suçu Türk tarafına yıkmaktan başka bir şey değildir.

Bu bağlamda Akıncı'nın yılbaşına kadar olan sürede '2. Mr. No'olarak ilan edilmesi hiç de şaşırtıcı olmaz.

Dolayısıyla bu tehlike ortada iken Türk tarafının renk vermemesi 'taktik' icabı sayılabilir.

Öte yandan Rumlar, sistematik bir şekilde bu yukarıda saydığım konular üzerinden giden bir yol izlemekteyken, Türk tarafı ise bana göre yapıcı bir politika izlemekte ve konulara 'daha sessiz' kalmaktadır.

Bizim çözüm için ölmeyen kesimin-aynen Rumlar gibi- esas sinir olduğu nokta da zaten budur…

Ancak konu şudur ki zaman daralmaktadır.

Federal Kıbrıs tezinin tarihin çöplüğüne gitmesine az bir zaman kalmıştır.

Bunları defalarca yazmış birisi olarak tekrar etmekten çok büyük hicap duymakla birlikte maalesef durumun bu olduğunu bildirmek zorundayım.

23 Ağustos-14 Eylül arası yapılacak olan 7 görüşmeden ortak bir anlayış çıkarılmazsa ve bu anlayış New York'taki BM Genel Kurul toplantısına taşınamazsa Kıbrıs sorunu bir daha asla çözülmeyebilir.

En azından federal temelde çözülmeyecektir.

O yüzden gelinen noktada her iki lidere de çok ama çok fazla iş düşmektedir.

Cesur adımlar elzem, korkusuz kararlar şarttır.

Ancak bunların olması için çok daha önemli, çok daha kritik bir şey lazımdır…

Halk desteği…

Bakıyorum da bizim çözümcü geçinen güçlerin enerjisi ofisten çevreye, kahkaha gazından sokağa atılan köpeklerin durumuna kadar bir sürü şeye yayılmış, Kıbrıs sorununa 'üf' diyen yoktur.

Herkeslerde bir umutsuzluk, bir bananecilik sürmekte, 'bu iş yine olmaz' şeklinde negatif kelamlarla günler geçmektedir.

Çok fazla uzatmadan kısa yoldan şunu diyeyim;

Siz zannedersiniz ki çözüm armut misali pişecek ve ağzınıza düşecek çok yanılırsınız.

Siz zannedersiniz ki çözüm olmazsa bu hampa düzeni devam edecek, maaş gelecek siz da afiyetle yiyeceksiniz çok yanılırsınız.

Bu ülkede ya adil ve kalıcı bir çözüme ulaşırız ya da kendinizi içinde 84 numaralı il kodu olma ihtimali dahil bir dizi kötü bilinmezlikle baş başa bulursunuz.

Karar sizin.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Ulaş BARIŞ yazıları