Gerginlik kimseye yaramaz, yaramayacak…

Yayın Tarihi: 31/08/16 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+
Haftalardır hükümet ile Cumhurbaşkanı arasında devam eden söz düellosu dün en sonunda büyük bir krize dönüştü.

Hayırlısı olsun.

Halbuki hiç gerek yoktu.

Neden derseniz bir kere ortada bu şekilde kamplaşmayı getirecek bir metin, bir uzlaşı kağıdı henüz yok...

Öyle bir kağıt yani bir çerçeve ya da taslak metin ortaya çıktığı gün elbette ki herkes ortaya kendi duruşu ile çıkagelir, ak koyun kara koyun da belli olurdu.

Ancak belli ki Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın toplantı sonrası son derece öfkeli ve sert bir şekilde ifade ettiği üzere hükümet ortaklarının herhangi bir açıklamadan memnun olmayacakları maalesef açıkça ortadadır.

Düşünün, ortada kendilerine an ve an ulaştırılan müzakere tutanakları yerine, Politis gazetesinin kendi kaynaklarına dayandırdığı bir habere inanmaya devam etmeleri nasıl bir mantık çerçevesinde değerlendirilebilir?

Ancak benim esasen gördüğüm tehlike, koalisyonun Kıbrıs sorunu ekseninde eski soğuk savaş dönemi mantığı üzerinden politika yürütmesidir.

Bu politikanın temel prensibi görüşmeleri toplum adına sürdüren müzakerecinin, yine oyları ile seçildiği toplumu masada satmak üzere olduğu paranoyası yaratmaktır.

Geçmişte, iletişim teknolojisi bu denli gelişmemişken ve de bu denli yaygın kullanılmazken bu türden çarpıtmalar iş görürdü.

Şimdi ise gerçeklerin ne olduğunu öğrenmek bir tık kadar uzaktadır.

Ama kime anlatacaksın?

2004'te çözüm olsa dağa çıkacak adamın fikri o gün ne ise bugün de aynıdır…

Dolayısıyla anlatmak maalesef mümkün değildir.

İşte bu minvalde eskiden beri tartışma konusu olan müzakere heyetine bir hükümet temsilcisi atama işi de bunun gibi bir şeydir…

Müzakere formatında böyle bir durumun mümkün olamayacağını nasıl anlatacaksın?

Müzakere masasına, sabahtan akşama kadar 'KKTC yaşayacak' diye yeri göğü inlettikleri devletin seçilmiş Cumhurbaşkanı'nın yanına 'aman memleketi satmasın' diye birini koymayı istemek nasıl anlatılabilir bir durum olur?

Ama işin gerçeği müzakere masasına "muhbir" tadında bir sandalye koymayı istemek bile aslında garabet bir şeydir…

Neden?

E senin sisteminin içinde yıllardır politika yapmış, topluma mal olmuş en sonunda da Cumhurbaşkanı seçilmiş birine gerek son zamanlardaki demeçlerle aleni olarak 'Rum hayranı, aciz, çözüm dilencisi' şeklide ölçüsüz sıfatlar yakıştırmanın, gerekse de masaya 'muhbir' tadında bir temsilci atanmasını istemenin nesi garabet değildir?

Gerçek olan şudur ki, masada oturan kim olursa olsun istese de memleketi satamaz.

Hele de müzakerelerde Türkiye'nin ulvi çıkarları söz konusu iken, masadaki en büyük aktörlerden birisi o iken, kalkıp da 'memleketi satıyorlar' şeklinde bir paranoya yaratmak abesle iştigaldir.

Bugün müzakere masasında oturan Cumhurbaşkanı beğensek de beğenmesek de bu işi Türkiye ile beraber götürmektedir.

Çokça spekülasyon konusu olan toprak ve garantiler başlıklarının çözümünün Türkiye'nin de dahil olduğu bir beşli konferansta çözüleceğini defalarca söyleyen bir Cumhurbaşkanı varken, söyledikleri Türkiyeli yetkililer tarafından defalarca teyit edilmişken hala daha neyin peşinde koşulduğunu anlamak mümkün değildir.

Dolayısıyla bugünden itibaren artık bir restleşme, bir kamplaşma ortamı içinde girmiş bulunuyoruz.

Gönül isterdi ki bunun olması yerine en azından ortaya bir metin çıkana kadar iki taraf iş birliği yapmaya özen göstersin…

Gönül isterdi ki her iki taraf da böyle alenen birbirini suçlamak yerine istişare edip aralarındaki ayrılıklara çözüm bulabilsin…

Ama olmadı…

Yine de hiçbir şey için geç değildir…

Yapılması gereken şey bu kritik süreçte kavga yerine uzlaşı yollarının aranması ve bulunmasıdır.

Umarım aklı selim en sonunda galip gelir yoksa bu gerginlik kimsenin hayrına olmayacaktır…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.