"Babamın benimle gurur duyduğu an..."

Yayın Tarihi: 03/09/16 14:27
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Geçtiğimiz akşamların birinde Maliye Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş ile bir yemekte bir araya geldik.

Serdar Abi ile hukukumuz çok eskidir.

Bir zamanlar fırtına gibi esen Kuzey Kıbrıs Kültür Derneği'nin satranç takımının belalı oyuncusu olarak ondan çok fırça yemişliğim de vardır.

Geçtiğimiz akşamki yemekte ise konumuz Kıbrıs sorunu ve müzakere heyetine konulmak istenen hükümet temsilcisi idi.

Serdar Abi sizinle aynı fikirde olmayabilir ama her zaman geniş bir tevazusu ile görüşlerinizi dinler ve kendi karşıt görüşlerini ortaya koymaktan çekinmez…

Bunu bilerekten "ne gerek var be başkan da ısrar edersiniz bu temsilci işinde" diye hafiften güncel konuya girdiğimde "olur mu yahu, tabii ki isteriz" diye karşı cevap verdi.

Ardından da eskilerden bir anekdot anlatmaya girişti…

Annan Planının en tartışmalı günleri…

Yer New York…

Masada Rauf Denktaş-TasosPapadapulos var…

Bugün hayatta olmayan ve adadaki çözümsüzlüğe emekleri çokça olan bu liderlerden Denktaş'ın müzakere ekibinde Serdar Denktaş da var…

Serdar Başkan, Baba Denktaş'ın sağında otururken, solunda da 2.Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat oturmakta…

Masada ise tam bir sinir harbi…

Tabii görüşmede zamanın Genel Sekreteri Kofi Annan ile temsilcisi Alvaro De Soto da mevcut…

Serdar Başkanın anlatmasına göre Genel Sekreter tarafların son pozisyonlarını anlamak için müthiş çaba içinde uğraşırken ne Denktaş ne de Papadapulos hiç oralı olmuyor.

Böyle olunca da görüşme bir noktaya kadar gelip tıkanıyor, herkes birbirinin yüzüne bakmaya başlıyor.

"O noktada bir şeyler yapmam gerektiğini" düşündüm diye anlatıyor Serdar Başkan.

"Masada oturuyoruz ama söz hakkımız yok. Eğer Baba Denktaş konuş derse konuşuyoruz. O izin vermezse kimse fikir beyan edemiyor. Tek yapabildiğimiz şey ise kağıtçıklara notlar yazmak."

"Şimdi bizim istediğimiz temsilcinin de olmayacak yani. Hani derler ya masaya gidecek bizim temsilci de lafa karışacak diye, alakası bile yok. Ondan anlatırım sana bu hikayeyi" diye de ekliyor.

Şöyle devam ediyor sonra:

"O an aklıma bir şey geldi. Kağıdın üzerine 'Genel Sekretere hem bizim hem de Rumların pozisyonlarının olduğu kağıdı vermeyi teklif et. Alınca da sadece kendisi görsün kimseye vermesin' diye yazıp babama verdim…"

Serdar Başkan bu anı duygusallaşarak anlatıyor…

"Babamın yüzünde muzip bir gülümseme belirdikten sonra, eline kalemi aldı ve benim yazdığım o notu aynen yazıp Annan'a uzattı. O anda Annan bunu hemen Papadapulos'a söyledi. Ancak Papadapulos 'ekibimle konuşmam lazım' gerekir derken bu kez Babam elindeki pozisyon kağıdını Annan'a verince, mecburi Papadapulos da vermek zorunda kaldı…O andan sonra da görüşmenin seyri değişti, kriz aşıldı…"

"Öyle olunca babam bana döndü ve 'seninle gurur duyuyorum' deyiverdi. Hayatımda babamın benimle gurur duyduğu ilk andı…"

Ardından hep beraber tuvalete inmişler hatta…

Serdar Başkan ile Baba Denktaş tuvalette iken bir bakmışlar Papadapulos da orada…

"Eh" diyor Serdar Başkan, "babam Tasos'u öyle görür de ilişmez mi?"

"Ne dedi yahu" diye heyecanla sordum tabii…

Verdiği cevap tam Denktaş'lıktı;

"Ne oldu be Tasos, işemekten başka işe yarar mı seninki?"

Elbette oturduğumuz masada bir kahkaha tufanı esti tabii…

Arkasından da esas konuya geri döndü başkan…

"İşte bunun için istedik hükümet temsilcisini. Ortaya değişik perspektifler çıkarsın, hep aynı yönde fikirler olmasın diye…"

"Kulağa mantıklı geliyor ama format uygunsuz be başkan" dedim ben yine ama bana "olur mu yahu, ille ki bir yol bulunur. Yarın Cumhurbaşkanı ile görüşünce tekrardan söyleyeceğim" diye cevap verdi…

Tabii bütün bunlar ertesi gün sarayda Cumhurbaşkanı ile gerçekleştirilen toplantıdan sonra anlamsızlaştı.

Şimdi iplerin koptuğu bu noktada yeniden yakınlaşacak bir yol bulunabilir mi bilmiyorum…

Ama bildiğim şey Serdar Denktaş'ın öyle deli gözü bağlamış faşist biri olmadığıdır.

Aynen Mercedes sürmeyen, kendi Mazda arabasını kendisinin sürüp işine gidip gelen biri olduğunu bildiğim gibi…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Ulaş BARIŞ yazıları